Bazen canı sıkılır insanın… Neden sıkıldığını da anlayamaz. Arkadaşlarıyla birliktedir, sevdikleri yanındadır, istedikleri de yapılıyordur. Ama bir şey eksiktir. Hisseder sadece… adını koyamaz ama…
Aslında her şey yolundadır ve her şey olması gerektiği gibidir.
Bir arayış başlar ne aradığını da bilemez. Sezgisel bir biliş vardır. Özü aslında ne istediğini bilir. Bilinçli zihni akıl yürütür, mantığını kullanır, geçmiş deneyimleri devreye sokar. Aklı karışır, beyni yorulur. Zihni susmak bilmez. Ego devrededir rahat ve güvende olmayı ister. Kolay çözümler arar, bulur da… Geçici zevklerin peşine düşer. Ama tat vermez, tatmin de olmaz.
Kendine soluk aldıracak bir işaret, bir ışık, bir ses arar. Dünyaya sığamaz. Kişilerden sıkılır, ortamlardan uzaklaşır. Ahh o beklentiler, hayal kırıklıkları, içini daraltan öfke nöbetleri…
İlk başta istemez yalnızlığı… çünkü bilir “Yalnızlık kendiyle yüzleşmektir, çirkin yanlarını kucaklamaktır” Diyeceğim hep etrafında birileri olur. Onu oyalayan ya telefonun diğer ucundadır ya sosyal medyadır ya da aptal kutusudur. Bu bir süreçtir. Özü, yalnızlığın bir hediye olduğunu bilir. Kalabalıkların içinde bile yalnızlığını hissetmeye başlar. İçe doğru usul usul çekilir. Yalnızlık öyle bir şey ki… İnsan nihayetinde kendiyle kalabilmeyi başarabilir. Lakin zordur bu noktaya gelebilmek. Kendini her haliyle görmeye ve bilmeye istekli olmak. Zavallı acınası yanlarını farketmek, beceriksiz, işe yaramaz yönlerini görmek. Başkalarından sakladığı kendine bile itiraf edemediği gölgeleriyle yüzleşmek, hemhal olmak… Kısacası insanın kendini yargısızca kabul etmesi zordur.
Ama acınası keyifli bir yolculuktur da. Bu şuna benzer: Çoğumuz yaşamıştır. Bazı olaylar o kadar canımızı acıtır ki gün boyu gözümüz çıkana ağlarız. Sonrasında bir rahatlık, feraflık yaşarız. Hafifleriz. Sanırım içimizdeki zehri atan en güzel şey gözyaşıdır. Acıyla keyif dans eder ve ağlamak güzeldir.
Artık tek başına kendiyle kalabilmeyi öğrenmeye başlar insan. Kimseye ihtiyaç duymaz, daha seçicidir. Kendisini geliştireceğini düşündüğü ortamları seçer ya da öyle insanları arar bulur. Yalnızlığını sever. Yalnızlığında eksikliğini duyduğu yönleriyle yüzleşir. Görmezlikten geldiği gölgeleri ortaya çıkar. Bu bir farkediştir. Kendini farketme sürecidir. Her farkediş ve kendiyle yüzleşme “Dışarda hiç bir şey var.” anlayışına götürür. Yani her şey içerdedir. Hayatın içinde yaşanan her ne varsa; kişiler, olaylar, durumlar kendimizin en iyisi olmada aynalık ederler. Belki eskisinden daha fazla can yanabilir ama farkındalık gelişmiştir. Bu farkındalık eğer izin verirse kişiyi dönüştürecektir. Tırtılın kelebeğe dönüşmesi gibi…
Sonrasında kendini olduğu haliyle anlayıp kabule geçer. Başkalarını suçlamayı bırakır. Şikayet etmekten vazgeçer. Sorun olarak gördüğü şeylerin aslında sadece bir bakış açısı olduğunu anlar. Başkalarındaki onu üzen kırgınlıkların, için için kabaran öfkenin, kendisinin birer yansıması olduğunun bilincine varır. Kendinin dışında onu üzen her neyse hepsi ona dair ve onunla ilgilidir. İşte bunu anlamak bu bilinçle bakmaya başlamak muhteşem bir duygudur. Bu bir kabulleniştir. Olanı olduğu haliyle kabullenmek ve onaylamaktır. Aynı zamanda onaylanmaktır. Anlaşılmaktır.
En nihayetinde uyanış başlar.
Yalnızlık insanı olgunluğa götürür. Bir zaman savaş sürer. Geçmişin acıları, geleceğin kaygıları insanı kontrol etmek ister. O artık farkındadır, kabullenmiş ve anlayışın getirdiği yeni bir bilinç kazanmıştır. Yalnızlık, kendini bilmeyi öğretir.
Yalnızlığından beslenen insan, kendinin iyi yanlarını ortaya çıkarır. Kötü yanlarını da kabul eder. Güzellikler çoğaldıkça alan açılır ve sevgiyle dolar. Çirkinlikler yüzünde minik bir ben gibi olur. Ona özellik katar. Kendisiyle barışık, dengeli olur. En iyi yanlarını keşfeder. Bu keşif mutluluğu getirir. Mutluluk, kendinin en iyisi olabilmenin, beraberinde ailesine, çevresine, ülkesine kısacası insanlığa yararlı olabilmenin ifadesidir. Açıkçası kendinden memnun olmadır. Kendi kendinin değerini bilme halidir.
Bu yazı yalnızlığın bir hediye olduğunun farkına varanlara adanmıştır.
Sevgiyle ve aşkla..
HAVVA UYAR
30.06.2019