“Sarı yaylam, yaylamadım kar iken, Palazını avlamadım tor iken, Bu cihanda acı ölüm var iken, Geride kalanlar yansın ağlasın..” Fil Ahmet böyle yakmış türküsünü yıllar önce, yaylasını yaylamadan gidenlere. Bir de o kadar çok ki yaylasını yaylamadan gidenler, hangi birini...
“Barcın yaylasında üç güzel gördüm, Bir birinden üstün, şivga fidandır Aklım şaştı, ganip belim büküldü, Kaşlar hilal, gözler ahu cerandır.” KARACA OĞLAN. Karacaoğlan’ın bu dizelerini Mustafa Ertaş öğretmenin Karacaoğlan Torosların Gönül Güneşi, adlı kitabından aldım. Ünlü ozanımızın şiirde söz ettiği...
Ağca kızlar göç eyledi yurdundan, Koç yiğitler deli oldu derdinden, Gün öyle sonu da belin ardından, Saydım, altı güzel indi pınara. KARACAOĞLAN Alt başlıktaki, bin yıllık göç geleneği, dememe bakmayın siz. Aslında binlerce yıldan söz etmek gerekir. Çünkü biz Türkler,...
Günlük yaşamımız içinde yolda sokakta konuşmuş olduğumuz dilimiz, dinleyip duyanlarca yerine göre öylesine iki ayrı uca çekilip yorumlanabiliyor ki ortaya çıkarılan sonuçlar, kendi içimizden geçenlere göre iyiye de yorulabilir kötüye de yorulabilir duruma düşüyor, diyerek önce kendi attığımız bu başlıkla...
Gelişen teknoloji yaşamımızı değiştirdi, biçimlendirdi, büyük kolaylıklar getirdi ama çok büyük değerlerimizi de yitirmemize neden oldu. Tabi burada sadece teknolojiyi suçlamak işin kolayına kaçmak olur, değerlerimizi koruyamama konusunda bu devletin yöneticilerinin de büyük basiretsizlikleri, aymazlıkları oldu. El dokuması halılarımız bir...
Güz ayları eylül, ekim eski zamanları hatırlatır bana. Gevenlinin tepelerinde kara bulutlar dolanmaya başlayınca kışın yaklaşmakta olduğunu anlardık. Yaylalarda gündüzün serinliği gece ayaza dönüşürdü. Yayladan köye göçün zamanı demekti bu. Yoz, sağmal, kuzu birleşir tek bir sürü olurdu. Sonra bir...
İçinde yaşadığımız iki yüzlü bu yaşamın öte yüzüne geçip gitmeden önce helalleşmek için beni görmek istemişti, gittim ancak helalleşemeden ona iyi olduğunu, iyileşeceğini söyleyip benden istediği bir iki içeceği satın alıp geçici olarak kaldığı eve geri döndüm… Düştüğü ve kalçasında...
Babam Neşri Atlay’ın Kurtuluş Savaşı günlüğünden 30 Ağustos 30 Ağustos 1338 Başkomutanlık Muharebesi; Erkence aldığımız emir üzerine yürüyüşe geçtik. Yunanlılar tarafından yakılan bir köyü de geçtik ve ileride bir çamlık arkasında toplandık. 9. Alay da geldi, fakat 13. Alay yok,...
Bu ülkenin her bir ferdi “Anka”dır. Yanar ama küllerinden yeniden doğar. Biz “Anka” olduktan sonra ateş bize neyler… Bizi daha bilge, daha ölümsüz, daha cesur, daha kararlı, daha sabırlı yapar en fazla. Kıymetli dostlar, Simurg, Zümrüdüanka veya sadece Anka; kökeni...
Eskiden çok sık gittiğim bir yerdi Karaman Taşkale. Ambarların altında mağaramsı bir evim bile vardı. Halı atölyelerini gezip cadılarımı gördükten sonra orada kalırdım. O zamanlar Taşkale’nin şenlikli günleriydi. En az beş altı halı atölyesi vardı, cadılarım şenlik şamata içinde halı...
İlk memur olarak atandığım yer Hocantı idi. Orada iki buçuk yıl kaldım. 1952 yazında Dağpazarı’na tayinim yapıldı oraya gittim. Orada evlenme zamanımın geldiği, artık evlenmem gerektiği kuvvetle söylenmeye başlandı. Anam çok istiyordu evlenmemi, fakat elinden bir şey gelmezdi, doğal olarak…...
Anamla babam ayrıldıktan sonra biz anamla beraber Ömer dayımın evinde otururken anam babasından kalan, akrabalarının bakımında olan bütün mallarına sahiplendi. Davarı, koyunu, ineği, devesi, kısrağı, tarlaları varıdı. Ömer dayım askerden geldi. Karısı Ayşe teyzem bir sene evvel ölmüştü. Kızı Emine...
Hasılı ertesi gün Karaman’a, ikindi üzeri Mut yönüne giden bir kamyona bindim gece Mut’a geldim. Mut’ta kimse yoktu. Azmi abim Gedikköy’de oturuyordu. Ebem, babam, Türkan halam da beraberdiler. Dedemin evinin balkonunda kuru tahta üzerinde, açıkta yattım. Sabahleyin kardeşim Oğuz geldi...
Sabah yemekhanede anons edildi: “Sağlık koluna gitmek isteyenler birinci büyük binanın önünde toplansınlar” diye. Ben de gittim. Eğitim başımız İshak Toker elindeki kâğıda baktı, bana: ”Doğan, senin adın burada yok” dedi. Ben de “İmtihana girmek istiyorum” dedim. İshak Bey, benim...
Okul yaşantısını, yeni bir çevre, hiç görmediğim, alışık olmadığım bir yaşantı dolayısı ile ilk günler biraz yadırgamış isem de, her biri ayrı çevreden gelmiş, ayrı kültür içinde yetişmiş, art niyet nedir bilmeyen tertemiz, saf, içtenlikli köy çocuklarının içten kabulleri ile...
Bu günlerde her şey şaka gibi, birileri aklımızla dalga geçiyor, halkı saf/salak yerine koyuyorlar. Adam almış eline mikrofonu, tarımda dünya birincisi olduğumuzu ilan ediyor. Yıllar önce olsa inanılırdı, tarımda kendi kendine yetebilen sayılı ülkelerden biriydik. Birinci değil ama sonuncu olduğumuzu...
Tatköyü’nün bu gününü değil, genellikle elli yıl öncesini anlatıyorum. Günümüzde artık farklı bir yaşam tarzı var. Kıyaslamak bile mümkün değil. Peki, o günler mi güzeldi, bu günler mi? Diye, bir soru sorsak, nasıl bir cevap aramamız gerekir. Dünlere takılıp kalan...
Öyküleriyle Karacaoğlan Şiirleri – Ali Uysal Karacaoğlan genelde iyimserdir. İç dünyası aşkla sevgiyle dopdoludur. O, yalnız kızları sevmez. Gönül dünyasının konukları yaşamın tüm güzellikleridir. Yeşil başlı ördekler, gökte dizim dizim turnalar, gür sesleriyle dağlara anlam saçan keklikler ve benzerleri onun...
Günümüzde göçer yaşamını sürdüren, geçimini koyun ve özellikle kara kıl keçileriyle sağlayan yaklaşık iki yüz oba var. Nisan ayının ortaları ile eylül sonları bu obaların yaylaya ve kışlağa göç ettikleri aylardır, yaklaşık üç ayları göç halinde geçer. Göç yolları, yaşadıkları...
Abim Orhan Karaman için: Son “Ağabeyciğim” Orhan Karaman’ı da gönderdik. En son telefon konuşmamız kendisi yoğun bakıma girmeden önceydi. Benim geçmiş olsun sözüme “Geçmiş olacak birşey yok.” demişti. Herhalde ben üzülmeyeyim diye öyle söylemiş. Geçen yaz yaylaya beni görmeye gelmişti,...
YİTİRDİĞİMİZ DEĞERLER: EL DOKUMASI HALILAR Gelişen teknoloji yaşamımızı değiştirdi, biçimlendirdi, büyük kolaylıklar getirdi ama çok büyük değerlerimizi de yitirmemize neden oldu. Tabi burada sadece teknolojiyi suçlamak işin kolayına kaçmak olur, değerlerimizi koruyamama konusunda bu devletin yöneticilerinin de büyük basiretsizlikleri, aymazlıkları...
O yaz yine herkes göçünü sarmış yaylanın yolunu tutmuştu. Biz ve iki aile dışında kimse kalmamıştı köyde. En kötüsü de oyun arkadaşlarımın hepsi aileleriyle birlikte çıkmıştı yaylaya. Köy sessiz, sokaklar boş ve son derece sıkıcıydı. Üstelik Eylül’e de çok vardı....
Günümüzden beş yüz yıl önce Bulgar (Bolkar) dağı üstünde Yörük obaları yaşardı. Her obanın bir beyi olurdu. Oba beyleri güçlü kişilerdi. Çevrelerinde sayılır sevilirlerdi. Çevrede birçok sorun oba beyleri tarafından çözülürdü. Ad koyma, düğün gibi törenlerde hep en başta en...
Türkçemizde sesli harflerle ilgili kurallar vardır. Bu kuralları tam anlayabilmek için sesli harflerin sınıflandırılmasını bilmek gerekir. Düz sesliler, yuvarlak sesliler, geniş sesliler, dar sesliler, geniş düz, dar yuvarlak… Bu konuya hiç girmeyelim isterseniz. Ezberleyip öğrenilmesi kolay değil. Her sesli harften...
Canım okurlarım böylesine geniş kapsamlı bir konunun bilgisayarın daracık sayfalarına sığdırılamayacağını kabul edersiniz. İçinde dolaştığımız konu birkaç ciltlik kitapla anlatılabilecek genişlikte. Öyleyse bizim amacımız ne? Bizim amacımız böylesine önemli bir konuya dikkatinizi, ilginizi yönlendirmek. Dil bilginlerinin Türkçemizi dünya dilleri arasında...
Dil bir ulusun temel direğidir. Dilini tanımayan ulusunu da tanımaz. Dilini sevmeyen ulusunu da sevmez. Bu gerçeği çok iyi bilen yüce önderimiz Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini atarken dilimize özel bir önem, özel bir yer ayırmıştır. Bu gerçeğin gölgesi altında ben...
Üzerinde yer aldığı tepenin adı Balapoğlu-Balabolu olarak geçmektedir. Yerleşme M.S. 2. yy. ortaları ile 3. yy. başına tarihlenmiştir. Roma Dönemi’nde iskân gördüğü anlaşılan kent; coğrafi ve stratejik önemi nedeniyle müstakil bir şehir olmuştur. Daha sonra Bizans İmparatorluğu’nun ve zaman zaman...
Bu yılın bahar aylarını hiç yaşamadım diyeceğim ama diyemiyorum çünkü bir mikrop cümle alemi dize getirdi ve resmen evlerimize hapsolduk. Çocuklarımızın, sevdiklerimizin kokuları bile özletti bize bu küçük mikrop ve hala gidici değil, her gün can almaya devam ediyor. Her...
Bu gün yaylaya göçüyorum. Hoşça kalın. Bin dokuz yüz otuz üç yılında köyümüzde yaşanan bir olay var. Sevgi çeşitlerini olduğu gibi yansıtıyor. Vatan, millet benzeri her çeşit sevgiyi de bu kapsamda düşünebiliriz. O nedenle siz dostlarıma anlatmayı uygun buldum: Otuz...
Pandemi (Covid-19) Sürecinde Tarımda Neyi Öğrendik ve Neyi Öğrenmeliyiz? Tarım tüm dünyanın vazgeçilemez bir sektörüdür. Ekonominin temel yapı taşlarındandır ve de en önemlisi yaşamın devamlılığını sağlayandır. Çevreyle bir bütünlük içerisindedir. Tarım temel üretim maddesi olması yanında sanayi sektörünün de temel...