“Gönül Çalab’ın tahtı,
Çalap gönüle baktı
İki cihan bedbahtı,
Kim gönül yıkar ise…”
Yunus Emre, yaradanın yeryüzüne de gökyüzüne de sığmadığını, ancak inanmış kulunun/kullarının kalbine sığdığını; insanın yüzüne ve bedenine değil, manevi kalbine bakarak değerlendirdiğini, duru türkçesiyle ne güzel ifade etmiş.
Yunus’un dilinde Çalab; Allah’ tır, Hakk’ tır.
Allah köken itibariyle Arapça, Çalab’ın kökeni belli değil, ama eski Türkçe’de kullanıldığına göre büyük ihtimalle Türkçe’dir. Esasen Yunus bir medeniyet dilinin kurucusudur. ‘Çalab’ adını öylesine coşkulu, derin bir tasavvufi anlayış ve ruhaniyetle kullanmıştır ki, tek ve mutlak olan yaradanı zihinlere ve gönüllere nakşetmiştir. Nitekim günümüzde Allah adı yerine sıkça kullanılan ‘Mevla’, ‘Yaradan’, ‘Tanrı’, hatta ‘Rab’ kelimeleri de öyle değil mi?
Gönül, bir diğer ifadeyle manevi kalp iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı tartan manevi uzvumuzdur. Yunus; mısralarında gönül, aşk, Allah sevgisi, güzel ahlak, dostluk temalarını işler ve sözün önemine vurgu yapar.
Söz üzerine;
“Söz ola kese başı, söz ola kese savaşı.”
“Az söz erin yüküdür, çok söz hayvan yüküdür.
Gönül, dost ve sevgi üzerine;
“Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için,
Dost’un evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim.”
“Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil,
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil.”
İlahi aşk üzerine;
“Aşkın aldı benden beni, bana sana gerek seni,
Ben yanarım dün ü günü bana seni gerek seni.”
Mısraları ne kadar güzel ve anlamlıdır.
*********
Yunus Emre’nin yaşadığı dönemin, Anadolu Selçuklu Devletinin dağılmaya ve büyük- küçük Türk Beyliklerinin kurulmaya başladığı; Anadolu Türklüğünün Moğol akın ve yağmalarıyla, iç çekişmelerle, siyasi otorite zayıflığıyla, ayrıca kıtlık ve kuraklıkla perişan olduğu yıllara rastladığı düşünülürse, onun duygu dünyası, düşünce yapısı, din ve kültür anlayışı, toplumsal hassasiyeti, söz ve şiirleri daha bir anlam kazanmaktadır.
Böyle bir ortamda, Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli, Ahi Evran-ı Veli, Ahmet Fakıh gibi ilim ve irfan ışıklarıyla birlikte Yunus Emre, Allah sevgisini, aşk ve güzel ahlakla ilgili düşüncelerini, her türlü batıl inanca karşı, gerçek islam tasavvufunu işleyerek Anadolu’da Türk Birliğinin oluşmasında önenmli görevler yapmıştır.
*********
Son yıllarda ülkemizin geçirdiği zorlu süreç göz önüne alındığında, 2021 yılının “Yunus Emre ve Tükçe Yılı” ilan edilmiş olması önemli ve anlamlıdır.
Bu herkese öylesine bir sorumluluk yüklüyor ki, Yunus Emre’nin asırlar öncesinden o güzel Türkçeyle bugünün Türkiye’sine ders çıkarılacak sözleri, öğretileri herkesçe irdelenmelidir.
Siyasetin dilini ve yaşanan kutuplaşmayı göz önüne alırsak, bilhassa siyasetçilere ve siyaset dünyasına önemli dersler vardır. Çünkü bu konularda toplumda farkındalık yaratmak, gençliğe örnek olmak başta onların görevidir.
Tabi ki; fert olarak, toplum olarak, siyaset adamları ve yöneticiler olarak herkese görev düşmektedir.
Yunusca sevmek, Yunusca davranmak dileğiyle…
SEVELİM SEVİLELİM ŞİİRİ
Hak cihana doludur, kimseler Hakkı bilmez
Onu sen senden iste, o senden ayrı olmaz
Dünyaya gelen geçer, bir bir şerbetin içer
Bu bir köprüdür geçer, Cahiller onu bilmez
Gelin tanış olalım, işin kolayın tutalım
Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz
Yunus sözün anlar isen, mani’sini dinler isen
Sana iyi dirlik gerek, bunda kimseler kalmaz.
@kpınar 050221