Hep hayal etmiştim. Doğduğum köyde seçmen olmak. Yıllar
sonra köyüme ev yaptırdım. Oturmaya başlayınca ikametgahım oluverdi. Bu seçimde
ilk defa köyümde oy kullanıyordum.
İki gün önceden gittim. Gitmişken bahçede çalışmak
istiyordum. Martın sonunda yağmur ve ardından kar geldi. Kar bereket derler ya,
öyle oldu. Kar lapa lapa yağdı. Doğa apak oluverdi. Yeni başlayan yeşillik
beyaza döndü. Sobaya odunu koyduk, ateşledik. Sobanın başında seyir terası gibi
doğayı izledik. Ara sıra pencereyi açıp, kar esintisini içimize çektik.
Pekmezimiz vardı, pencereye biriken kardan, karlı pekmez yapıp içtik.
31 Mart günü yollar kardı. Oy verme yeri eve 150 metre.
Yürüyüş batonlarını aldım, karları eze eze aşağı köy meydanına ulaştım.
Evlerden, kentten oy vermeye gelenler ile dolmaya başladı.
Havuzlu kahve oy verme yeri seçilmişti. Sandık kurulmuştu.
Sandığa gittiğimde oy verme devam ediyordu. Köy muhtarı Mustafa Gölgelioğlu
seçmen kartımı verdi. İçeri girdim oyumu kullandım. Muhtar, Büyük Şehir, İlçe
belediye başkanı, ilçe belediye meclisine tercihlerimi yapıp, zarfa koydum ve
sandık kurulu huzurunda sandığa oyumu attım.
İçimde bir sevinç vardı. Sanki havalarda uçuyordum. Öyle ya;
bir hayalim gerçek olmuştu. Doğduğum, nüfusa kayıtlı olduğum GÖKBELEN köyünde
oy kullanmak, işte bu mutluluğun resmi idi.
Çarşıyı dolaştım. Dostlar ile sohbet ettik. Sonra eve
yöneldim. Eşim Nuran Üçyıldız Bodrum seçmeni idi. Ama son anda buraya gelince,
oy kullanamadı. Bir şey daha olmuştu. Bu seçimde eşim ile birlikte hiçbir seçim
çalışmasına katılmamıştık. 1999 mahalli seçimlerinden bu yana, hep seçim
çalışmalarına aktif olarak katıldık. Bir beklentimiz yoktu. Kaybettik,
kazandık. 1999 yılı kayıp yılı idi. 2002, 2004 seçimleri başarılı seçimlerdi.
2004 mahalli seçimleri ardından bir teşekkür beklerken, yapmakta olduğum belde
başkanlığı görevinden alınıverdik, sonra partiden ihraç. Bir yıl sonra yüksek
disiplin kurulu kararı ile üyeliğim geri verildi. Ama heyecan kalmadı.
Alevi örgütlüğüne girdik. Bu görev sırasında bile seçimlerde
demokrasi görevini yerine getirdik. Ama 2014-2019 arasında öteki olmayı
yaşadık. Verilen sözler, sonra kıvırmaları gördük. Sonra hiçe sayılmayı
yaşadık. İşte bu nedenle 2019 yerel seçimlerde izleyici olduk.
Mersin, Ankara, İstanbul, İzmir, Aydın, Antalya , Ardahan,
Adana, Çanakkale, Bolu, Diyarbakır, Van ve Tunceli ( Dersim ) seçim sonuçlarına
sevindik. Yaşadığımız kent Silifke‘de seçim sonuçlarını 20 gün önce biliyorduk.
Bu da geçmiş dönem siyaset yapma kültüründen edindiğimiz birikimdi. Kin, nefretin,
başarılı çalışma ile yok olduğunu gördük. Kazanan Mücahit Aktan oldu. Ona da
hayırlı olsun dedik.
Türkiye‘de yeni bir dönem başlıyor. Büyük kentlerde sosyal
demokrat yerel yönetimler görev yapacak. Onlar sevgi, hoşgörü içinde görev
yaparlarsa, başarılı olurlar. İnsan odaklı bir yerel yönetim anlayışı, çağdaş
yerel yönetim şekli de budur. Mehmet Maçoğlu yerel yönetim anlayışının özü de bu.
Üretime yönelik bir çalışma. Ülkenin buna ihtiyacı var. Üreten Türkiye, bunun
önü açılacak. Kahin olmaya gerek yok. 2020 haziranında buluşmak üzere, seçilen
yerel yöneticilere başarılar diliyoruz. Yolları açık olsun.