Hanns Eisler’in çok sevdiğim ünlü bir sözü var: “Sadece müzikten anlayan bir kişi aslında müzikten hiç anlamıyordur.” Bu sözü her alana uyarlayabilirsiniz. Sadece ekonomi bilgisi, kimya bilgisi, ziraat bilgisi veya sadece hukuk bilgisi sizi iyi bir ekonomist/kimyager/ziraatçi veya hukukçu yapmaz. Alanında iyi olmanın yanı sıra farklı disiplinlerle düşünebilme yetisi çok önemlidir. Felsefe, teoloji, farklı sanat dalları, tarih, toplum/fen bilimleri vs. Ayrıca bir bireyin hobileri (spor, müzik, sanat, hayvanlara veya doğaya ilgi vs.) olması çok önemlidir. Farklı disiplinlerle düşünebilme yetisi olmayan bireyler başarılı olamaz. Farklı disiplinlerle düşünebilme esneklik ve uyum kabiliyetini artırır. Fikirleri zenginleştirir. Yeniliğe ve değişime adapte olabilme kabiliyeti esneklik gerektirir. Günümüzde sağlamlık, katılık veya sertlikten değil esneklikten geçer.
Başarısız yöneticilerin en büyük özelliği yasal yetkilerinden güç alıp otoriteye kayması ve etrafına emirler yağdırmasıdır. İyi bir başkan emir veren değil yetki veren insandır. Eskiden tek elden emir vermek gerçekten işe yarıyordu. Bilgi sınırlı ellerdeydi. Ama bugün bilgi toplumunda başkalarının bilgi ve donanımlarını yok sayarsanız ya da yararlanamazsanız başınız belaya girer. Lider bir yandan gerçekçi iken diğer taraftan da geleceğe dönük hayal kuran insandır. İnsanları ortak bir amaca yöneltmek, motive etmek, hedefler belirlemek, olumlu sonuçlar elde etmek ve kurumunuzu mevcut durumundan ileriye taşımak sizi lider yapar.
Lider sadece yaşadığı coğrafyayı iyi bilen değil dünyadaki gelişmeler konusunda öngörüsü olan kişidir. Liderlerin en önemli özelliklerinden biri de iyi bir dinleyici olmalarıdır. Konuşmaktan çok iyi bir dinleyici olmayı tercih eder. Dinlemediğiniz her kişi ya da kulak tıkadığınız en küçük sorunlar kartopu etkisiyle yarının daha büyük sorunlarına zemin hazırlar. Kötü yöneticiler sadece duymak istediklerini söyleyenleri dinler. İyi yöneticiler ise dinlemesi gerekenleri dinler.
Başkanlık koltuk değil hizmet makamıdır. Hizmet anlayışı içerisinde yürütülen başkanlık liderliğe dönüşür. Ama siz yönetimde olduğunuz dönemi mekanik olarak geçirirseniz ve rutinin dışına çıkmamışsanız, o koltukta oturmuşsunuz ama ne yaptığınız belli değil demektir. İşe ruhunuzu katmamışsınız ve sadece süre doldurmuşsunuz demektir. Toplumda hepimiz hangi işi yapıyorsak yapalım aslında birbirimize hizmet ediyoruz. Bu anlayışla yapılan işten bir katma değer çıkar.
Ekonomik sistem geliştikçe ve kurumlar arttıkça her düzeyde başkanlık sayıları da artmıştır. O kadar çok başkanlık makamı var ki saymakla bitiremeyiz. Ne kadar başkan o kadar çok toplantılar yapmak demektir. Toplantılara karşı mıyım? Tabi ki hayır… Ama sonuçları eylem yönelimli olmayan verimsiz toplantılara, bunların sergilenmesine ve hatta şov haline dönüştürülmesine karşıyım. Ünlü bir markanın çok sevdiğim bir reklam sloganı var: “Sadece yap (Just do it)” diyor. Bu sözü gerçekten çok seviyorum. Tarih nutuk atanları değil yapanları not düşüyor. Herkes başkan olabilir ama herkes lider olamaz. Bizim başkanlara değil gerçek liderlere ihtiyacımız var.
