DOLAR
34,3826
EURO
36,8470
ALTIN
2.970,27
BIST
9.184,82
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin
Çok Bulutlu
24°C
Mersin
24°C
Çok Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
22°C
Pazartesi Açık
22°C
Salı Açık
23°C
Çarşamba Az Bulutlu
22°C

Mehmet AKPINAR

İMBİKTEN SÜZÜLENLER

İBİLİ GOCA

06.07.2019
A+
A-

Kızıl Dağın eteğinde, Aktepe’nin güney ucunda , Göksu Vadisine nazır, seyranlık, iki gözlü bir kulübeden ibaretti evi. Önünde büyükçe bir çam, güneyindeki düzlükte türlü meyveleri olan geniş bir bahçesi vardı; çeşit çeşit incir, üzüm, elma, kayısı, karpuz, kavun, biber, patlıcan, domates eksik olmazdı. İbiraam Ağa köyünde ilk meyve bahçesi yapan, pekmez kaynatmak için Şıhrana (Şırahane) kuran kişilerden biri idi. Yeni ve farklı şeyler yapmayı severdi.

Şıhrana ayrı bir zevkti onun için. Ağustos ayı gelince, daha üzümler olgunlaşmadan sabırsızlanır, hazırlıklara başlardı. Atına biner, taa uzaklardan pekmez toprağı ve odun kütükleri getirirdi. Şıhrana harlanınca hiç sönmez, gece- gündüz yanardı. Bir taraftan üzüm çiğnenir, diğer taraftan pekmez kaynatılırdı. Şıhrana’ da kepçe ile pekmez savurmak ayrı bir iş, bağ teveğini külah yaparak pekmez  köpüğü içmek ayrı bir zevkti. Komşular sıraya girer; az- çok herkes pekmezini kaynatırdı. O vakitler pekmez satmak adet değildi, herkes kendi ihtiyacını görürdü.

İbiraam Ağa yürürken uçkuru sağa sola sallanan uzun paçalı ak donla bahçede dolaşmaktan müthiş keyif alır; karpuz, kavun, üzüm , kayısı ne varsa toplar eve getirir, konu komşuya, hatta yoldan gelip geçene ikram ederdi.

Evin önündeki seyranlık çam gölgesi onun istirahat yeri idi. Bacak bacak üstüne atarak uzanır, arada bir de türkü tuttururdu. Evinin alt kısmından Ermenek- Mut yolu geçer,

aşağı köylerden at ve eşek ile çarşıya giden veya dönenleri tanısın, tanımasın çağırır; yetiştirdiği meyvelerden ikram ederdi. Sohbeti çok sever, insanlara takılmaktan, şakalaşmaktan pek hoşlanırdı.

Bir gün komşu köyden bir arkadaşı ile sohbet ederken, aklına bir muziplik geldi. Dedi ki;

-Sen bir ayağını kaldır, ben üç ıslıkta yere indiririm!

Arkadaşı hemen atıldı;

– Hayır indiremezsin!

İndirirsin indiremezsin derken iddiaya tutuştular. Arkadaşı tek ayak üstünde beklerken İbiraam Ağa bir ıslık çaldı, bahçeyi şöyle bir dolandı; bir süre sonra ikinci ıslığı çaldı ve dolaşmaya devam etti. Bir taraftan da göz ucuyla takip ediyordu. Bu arada arkadaşı tek ayak üstünde beklemekten yorulur ve ayağını yere indiriverir. İddiayı kaybetmiş; oyuna gelmek ve kaybetmek zoruna gitmiştir. 

Arkadaşı fırsat kollamaktadır. Bir zaman sonra yine bir sohbet anında lafı döndürüp dolaştırıp;

– İbiraam ben senin aklında ne var bilirim! Der.

İbiraam Ağa kendinden emin hemen atılır;

– Hayır bilemezsin!

Bilirsin bilemezsin derken yine iddiaya tutuşurlar… Arkadaşı lafı döndürüp dolaştırır;

-Senin aklında Allah korkusu var! Der.

İbiraam Ağa itiraza hazır bir refleks ile

 – Yok! Deyiverir.

Arkadaşı keyiften dört köşe;

 – Ha deli ha! Der ve böylece ödeşirler.

İbiraam Ağa çocukları çok sever; onlarla türlü oyunlar kurar, türkü söyler, ikramlarda bulunurdu. Bir yakalarsa elinden kurtuluş yoktur. Hele bir efenek alması (bir çeşit gıdıklama)  var ki, evlere şenlik! Bağır, çağır; gözlerinden yaş gelinceye dek bırakmaz… Kiraz Garı içerden seslenir; “Goca! Çocukcağızı öldüreceğin, yeter gayri!”

Boş boğazdır, hoş sohbettir; yeri geldiğinde kavgacıdır. Biraz inat, biraz da muzip tarafı vardır. İlk gelinine 7 sene söyletmelik vermedi, gelini de yanında hiç konuşmadı; söyletmelik almadan konuşmak iyi karşılanmazdı.  Kaynanası Kiraz Garı 7 yıl geline aracılık etti, ta ki   İbiraam ağa bir tencere alana kadar!.. 

Velhasıl İbiraam Ağa,  nam-ı diğer İbili Goca; eli açık, misafirperver, lafını esirgemez, gözünü budaktan sakınmaz; hem sevilen, hem kızılan bir kişilikti.

Maalesef 1968 yılı eylül ayında Mut-Silifke istikametinde meydana gelen bir trafik kazasında daha 63 yaşında iken hayatını kaybetti. Ölümü herkesi yasa boğdu. Cenazesi çok sevdiği Şıhrana’nın  yanındaki ağaçların arasında çaput çul, kaput bezi gerilerek yıkandı ve köy mezarlığına defnedildi. Can gecesi, üç cuma ve kırkıncı gecesi yemek verildi; Kur’an, mevlit okundu, dualar edildi. 52. gecesi de ihmal edilmedi.

 Ruhu şad, mekanı cennet olsun!..  Dedem!

                                                                                        Mersin, 06.07.2019

                                                                                        Mehmet AKPINAR          

ETİKETLER:
Yazarın Diğer Yazıları