Ataşım yanmadan tütünüm tüter,
Bulutun havaya ağdığı gibi.
Yârin bahçesinde bülbüller öter,
Ayın on dördünde doğduğu gibi.
O yâr bize yine name yollamış,
Arif olan sözlerinden anlamış.
Al yanaklar domur domur terlemiş,
Rahmetin güllere yağdığı gibi.
Karac’oğlan der ki: Yâr başın tacı,
Ayrılık şerbeti zehirden acı.
Kıvrım kıvrım olmuş zülfünün ucu,
Mor menekşe boynun eğdiği gibi.
KARACAOĞLAN