Siyasetin
özünde aslına bakarsanız ahlak kavramı sadece bir söylem olarak yer almaktadır.
Eylem olarak siyasetin hiç bir yerinde maalesef ahlak kavramına rastlamayız.
Toplumsal hayatın içindeki beşeri ilişkilerin değerlendirilmesi noktasında iyi
ve güzel olarak tanımlayabileceğimiz değerlerin ortak bir noktada buluşarak
genel bir kanaat olarak benimsenmesine ahlak diyebiliriz.
Siyasetin
ana prensibi gücü ele geçirmek ve gücün sürekli olarak elde kalmasını sağlama
çalışmasıdır. Temel ilkenin emretme gücünün elde bulundurulması olması
siyasetin ahlakla olan ilişkisini bu noktada çetrefilli bir hale sokmaktadır.
Siyasal
ahlak, siyasal yapıların, kurumların, rollerin, düşüncelerin ve eylemlerin;
toplumsal yaşamın imkanlı, uyumlu, olumlu ve verimli sürmesini sağlayacağı
düşünülen normlarıdır. Başka bir tanımlamaya göre ise devlet ve ülke
yönetiminde yönetenlerin ve yönetilenlerin uygulamaları, uymaları gereken
kurallar, ilkeler ve yöntemler demektir.
Siyasal
ahlak konusunda sorulması gereken en önemli soru; siyaseti meslek olarak seçen
insanların neden siyasetten vazgeçemedikleridir.
Çünkü
günümüzde siyaset maddi gücü de elde bulundurmanın en önemli vesilesidir.
Kendilerini zengin eden bu meslekle birlikte taraftarlarınıda zengin etmek
gerekmektedir. Makamlar, mevkiler, işler ve ihaleler kendilerini
destekleyenlere dağıtılmalıdır ki; kendi güçleri ve zenginlikleri de sürekli
artsın.
Liderin başarısı; onun çok iyi bir insan,
erdemli ve ahlaklı olması değil iktidarı ele geçirmesi ve onu elde tutmasıdır.
İktidar gücü ahlakî değerleri zaafa uğratabilir; çünkü güç baştan çıkarıcıdır.
Bu yüzden ahlakî kriterlere göre siyasetin yargılanması önemlidir.
Genel
olarak toplumda, siyasetin bulaşılmaması gereken, ama aynı zamanda istifade
edilmesi gereken bir olgu olduğu yönünde bir tartışma vardır. Toplumun bu
konuda kafası henüz net değildir. Siyasetin pis, kaygan, kaypak, bulaşılmaması
gereken bir olgu olarak algılanmasına karşın siyasetçi toplumda gittiği her
yerde saygı görür, topluluklarda sözü dinlenir, önünde ceket iliklenir,
mitinglerine binlerce kişi katılır. Günlük yaşamda siyasetçi için kullanılan
olumsuzluk siyaset biliminde görülmez.
Toplumumuzda
ahlaklı ve erdemli bir siyaset özlemi var. Ama fertlerin siyasetçilerden, başka
bir deyişle yönetilenlerin yöneticilerden istekleri maalesef çok erdemli
istekler değil.
İş
ise bana, ihale ise benim şirketime, öncelik her zaman benim yakınlarıma
anlayışı ahlaki bir anlayış değildir.
Siyaset
sahnesindeki rakip organizasyonların birbirlerine karşı ahlaklı davranmaları bu
konumuzun bir başka maddesidir.
Gücü
ele geçirince ahlaklı davranmak çok daha önemli bir meseledir.
Vaatler
ile toplumun önüne çıkan bir çok siyasetçinin daha yolun başında iken
erdeminden tavizler verdiğini ve bununda kabul gördüğünü bilmek maalesef
siyasetin ahlaklı olmasını isteyenleri üzüyor.
Duruşu,
ilkesi ve inancı olan, ahlaklı, erdemli ve dürüst siyasetçilerin artması ve
toplum tarafından kabul görmesi en büyük dileğimizdir.
MUHAMMET
KAYHAN