Mersin Şehir Hastanesi doktorları ve MBB çalışanları, Yerköprü Çağlayanı ve Nure Sofi türbesini ziyaret etti.
İlçemiz Mut’ta bulunan tarihi ve doğal güzellikler yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmeye devam ediyor. İlçemizde tarihi ve doğal güzellikleri görmeye gelen son ziyaretçiler, Mersin Şehir Hastanesi doktorları ve Mersin Büyükşehir Belediyesi çalışanları oldu.
Mersin Şehir Hastanesi doktorları ve Mersin Büyükşehir Belediyesi çalışanları, ilçemizdeki doğal güzelliğiyle ünlü Evren Mahallesindeki Yerköprü Çağlayanı ve Yalnızcabağ Mahallesi Değirmenlik Yaylasında bulunan Karamanoğulları Beyliği kurucu atası Nure Sofi türbesini ziyaret ettiler.
Nure Sofi türbesi restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından, bölgeye gelen ziyaretçi sayısında artış yaşandı. Bu yaz sezonunda turlarla beraber gelen ziyaretçi sayısının bini aştığı belirtilirken, Yerköprü Çağlayanı da yine ziyaretçi sayısını her geçen gün arttırıyor.
Yerköprü ve Nure Sofi türbesini ziyaret için ilçemize gelen Mersin Şehir Hastanesi doktorları ve Mersin Büyükşehir Belediyesi çalışanlarına, Karamanoğulları Tarihi Araştırmacısı Eğitimci Yazar Şerafettin Güç bölgenin tarihsel tanıtımında rehberlik yaptı.
Ziyarete gelen gezici gruba rehberlik eden Şerafettin Güç, ziyaretçilere Nure Sofi türbesiyle ilgili olarak, “Mut Değirmenlik Yaylası kamuoyu tarafından fazla bilinen bir yer değil. Buranın önemi 260 sene tarih sahnesinde kalmış bir beyliğin kurucu atasının ve eşinin mezarının burada bulunması. Buna hep beraber sahip çıkmamız gerekir. Burası sadece Mut’a bağlı bir yer değil. Tamamen evrensel bir yer. Neden evrensel dersek; bugün Dünyada konuşulan dillerin sıralamasında beşinci dil olan Türkçeyi ilan eden kişinin dedesinin burada olması.” dedi.
Güç, açıklamasının devamında, ziyaretçilere şu bilgileri verdi:
“Kim bu derseniz, Nure Sofi torunu Şemseddin I. Mehmet Bey zamanında Konya Selçuklu sarayında böyle bir şartlı isteğin varlığını en eski iki kaynak Yazıcızade Ali’den (1423) ve İbni Bibi (1281 el-Evâmirü’l-Alâiyye) eserinden öğrenilmektedir.
Al Avâmir-ül Alâiye adlı Farsça eserinde, Karamanoğullarının Konya’yı zabt ettiklerinde kurulan divanda tutulacak tutanakların başına şöyle yazılmasını istediklerini bildirmektedir: ‘Bâdel-yevm ber-divan, ber-dergâh, ber-barigah, der-Meclis, der-meydan, çün be-zeban-ı Türkî, zeban-ı diğer nedâret.’
İbni Bibî’nin, eserinde naklettiği bu fermanı Yazıcı-zâde, ‘Tevârih-i Al-i Selçuk’ adlı eserinde şöyle tercüme etmiştir: Şimdiden girü hiç kimse ne kapuda ve divanda ve meclis ve seyranda Türkî dilinden gayri dil söylemeye.
Fermanın şuan ki kullanımı (TDK tarafından 2000 yılında sadeleştirilmiştir): Bugünden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk dilinden başka dil kullanmaya.”
İki gün boyunca bölgeyi gezecek olan grup, buradan Ermenek bölgesine geçerek Karamanoğulları Beyliği eserlerini yerinde görmeye devam edecekler.
Mehmet GÜRBÜZ