ELMAPINARI – NAVDALI
Genel Bilgi
Eski adı Navdalı’dır. Navdalı 1860’lı yıllara kadar köy olmayıp, oradaki araziler Mut Beylerine aittir. Mut kazası Müdürü (Beyi) Deli Ahmet Bey, 1835 yılında öldürülünce devlete çok borcu çıkmış, buradaki kadılarca tahsil edilemeyen borçların tasfiyesine sonradan getirilen Maliye nazırı olan Yusuf Paşa, Deli Ahmet Bey’in borçlarına karşılık tarlalarını seçmenlerine verip, onlardan parasını alarak borçlarını kapatmış, Navdalı tarlalarını da Çivi köylülerine vermiştir.
Çivi köylüleri, kendilerine epeyce uzak olan Navdalı’ya gidemeyince hisselerine düşen tarlalarını Hacı Abidin Paşa torunu Mehmet Bey’e satmışlardır. Mehmet Bey tarlaların işletmesi için çevredeki köy ve yörüklerden çiftçiler getirerek, şimdiki köyün olduğu yere evler yaptırıp yerleştirmiştir. Bunlar: “Ceritli, Topallılar, Karaman Ali, Kiyalar, Anamurlu Beyce Koca ve Kardeşi Karaca Koca” olup, köyün çekirdeğini bu aileler oluşturmaktadır. Sonradan Mehmet Bey varislerinden tarla satın alıp köye yerleşenler de olmuştur.
Mut’un eski Milletvekillenden Fikri Mutlu’nun kardeşi Süleyman Hoca, Gırağılı Molla Mehmet, Gencelili Avcı Ali, Goduş ve Şaban Çavuş Balkan harbi sırasında Makedonya göçmenlerinden Koca Ramazan, Ali Çavuş Dambıracı da köye yerleşip kalanlardandır.
Köyün 2005 yılı nüfus sayımına göre 42’si kadın, 42’si erkek olmak üzere nüfusu 84; hane sayısı 40’dır. İl merkezine 210, ilçe merkezine 45 km uzaklıktadır.
Köy halkı tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlamakta olup, adi fiğ, elma, hububat ana tarın ürünlerindendir. 2006 yılı sonu itibariyle yaklaşık 74 sığır, 1300 koyun, 150 keçi, 12 at, 254 tavuk, 4 ördek mevcudu vardır.
Köyde, içme suyu ve su deposu, umumi WC mevcuttur. 15 km stabilize, 35 km asfalt yolu vardır.
1998 yılında kadastro çalışmaları tamamlanan köy 41969 dönümdür.
Navdalı ve çevresinde Roma dönemi öncelerine ait iki mezarlık, Yağlı, Kavak, Gürlevik, Kızılekenek ve Çeşme boğazında da Bizans yapı kalıntıları bulunmaktadır.
KÖYÜM
Halıl İbrahim yurduna deve göçmüyor
Su çekilmiş göl yerinde ördek uçmuyor
Daş oluktan koyun kuzu geçmiyor
Ne deyıpte ağlayayım söyleyın dostlarım
Uzun kavak çamurdan geçilmez olmuş
Su kurumuş körkuyudan içilmez olmuş
Metresin kevenleri yakılmaz olmuş
Ne diyipte ağlayayım dostlar
Yağlıda koyunlar sulanmaz olmuş
Yurtlara konulup göçülmez olmuş
Kaşık kesmez yoğurtlar çalınmaz olmuş
Ne deyipte ağlayayım dostlar
Saliha KARABAŞ (Şeker Ahmet’in Kızı)
Fotoğraf: Gökhan Yıldız