NEVŞEHİR’in Hacıbektaş ilçesinde, bu yıl 15-18 Ağustos tarihleri arasında düzenlenecek 56. Ulusal 30. Uluslararası Hacı Bektaş Veli Anma Kültür ve Sanat Etkinlikleri kapsamında, düzenleme kurulu tarafından 2019 yılı ‘Dostluk ve Barış Ödülü’nün, Türk Halk Müziği sanatçısı Musa Eroğlu’na verilmesi kararlaştırıldı.
15-18 Ağustos tarihleri arasında Hacıbektaş ilçesinde düzenlenecek olan 56. Ulusal 30. Uluslararası Hacı Bektaş Veli Anma Kültür ve Sanat etkinliklerinde 2019 yılı Dostluk ve Barış Ödülü’nün Türk Halk Müziği sanatçısı Musa Eroğlu’na verilmesine karar verildi. Konuyla ilgili açıklama yapan Hacıbektaş Belediye Başkanı ve Hacı Bektaş Veli Anma Kurulu Başkanı Arif Yoldaş Altıok, “Her türlü düşünsel, felsefi, sanatsal etkinliklerle, bir yandan uzak kökleriyle Anadolu aydınlanmasını irdeleyip ortaya çıkarırken bir yandan da bu kültürün önemli kollarından birini, hatta bu kültüre damgasını vurmuş, bu yayınla tarihe mal olmuş Alevi-Bektaşi geleneğini inceleyip ortaya çıkartan; yurdun bütünlüğüne ulusun birliğine ve dünya barışına katkı sunan kişilere verilen ve bu yıl 26. kez düzenlenecek törenle verilecek Hacı Bektaş Veli 2019 yılı Dostluk ve Barış Ödülü’nün Türk Halk Müziği sanatçısı Musa Eroğlu’na verilmesini kararlaştırıldı” dedi.
7 kişiden oluşan seçici kurul tarafından yapılan belirleme ile 2019 yılı Hacı Bektaş Veli Dostluk ve Barış Ödülü, 16 Ağustos 2019 tarihinde Eroğlu’na verilecek.
Musa Eroğlu 1944 yılında Mut‘a bağlı Kumaçukuru köyünde doğar. Doğup büyüdüğü köy bir Tahtacı köyüdür. Alevî-Türkmen zümrelerinden biri olan Tahtacılar için müzik, diğer tüm Alevi zümreleri gibi, yaşamın en önemli bileşenlerinden birini meydana getirir.
Bu durum Musa Eroğlu’nun köyü Kumaçukuru’nda da böyledir. Kumaçukuru’nda müzik, bir eğlenme ya da zaman geçirme aracı olmaktan çok daha fazla anlamlar içerir. Burada geleneğe, kültüre ve inanç dünyasına dair kodların yer aldığı ve kuşaktan kuşağa aktarıldığı bir ifade biçimi şeklinde algılanan müzik, yaşamın doğal bir parçasıdır. Bu nedenle köyde herkes müzikle iç içe yaşar ve köydeki erkek nüfusun hemen hepsi, başta bağlama ve keman olmak üzere çeşitli enstrümanları çalıp türkü söyler.
Musa Eroğlu da böyle bir ortamda, çok küçük yaşlardan itibaren sağlam bir müzik geleneğinin içinde yetişir. Geleneğin canlı bir şekilde yaşanıp yaşatıldığı bir kültür ortamında kendi kendisini geliştirir.
Çocukluk ve ilk gençlik yıllarında köyde çobanlık, ağaç işçiliği ve ırgatlık yapan Musa Eroğlu, köylerinde okul bulunmaması nedeniyle, ilkokul için üç yıl Bağcağız, iki yıl da Palantepe köyüne gider. Aktif öğrencilik yaşamını burada tamamlar. Köydeki iş sahası darlığı ve geçim sıkıntısı nedeniyle gençlik yıllarından itibaren Mut ve Karaman çevresinde, özellikle düğün müzisyenliği yaparak müzikten para kazanmaya başlar. 1966 yılında Manisa Kırkağaç’ta başladığı askerlik görevini, İstanbul Tuzla’da tamamlar. İlk birkaç günü dışında tüm askerliği boyunca müzisyenlik yapar. Tuzla’da askerken bandoda görevlendirilir.
Burada hem nota öğrenip teorik müzik eğitimi alır hem de hafta sonu izinlerinde İstanbul müzik “piyasa”sını yakından tanır. Askerlik görevini tamamlayınca köyüne dönse de burada kalmak istemez. Askerlik dönüşü çok kısa süre Gaziantep ve İskenderun’da çalıştıktan sonra köyünden tamamen ayrılır ve Ankara’ya yerleşir. Burada bağlama çalıp türkü söyleyerek yaşamını kazanırken başta Âşık Veysel olmak üzere türkü kültürünün önemli isimleriyle tanışıp dostluklar kurar.
Musa Eroğlu; besteci, derlemeci, türkü yazarı, yorumcu ve halk bilimi araştırmacısı kimliklerinin yanı sıra köklü bir ekol hâline gelmiş bağlamasıyla da yıllardır Türk kültür hayatına emek ve hizmet vermektedir.
1970’lerde Ankara Radyosunda “mahalli sanatçı” olarak program yapar. İlerleyen yıllarda Yurttan Sesler korosunun çalışmalarına da katılır. İlk plak çalışmalarına askerlik yıllarında İstanbul’da başlar ve birkaç tane 45’lik plak yapar. 1979 yılında ise „A Kuzum“ isimli uzunçalar plağını çıkarır. 1970’li yıllardan bugüne solo ve çeşitli isimlerle birlikte 40’a yakın türkü albümüne imza atar. Yavuz Top, Arif Sağ ve Muhlis Akarsu’yla birlikte hazırladığı 7 kasetlik “Muhabbet” serisi türkü kültürü açısından önemli bir dönüm noktası kabul edilir.
Ayrıca UNESCO için hazırladığı, semahlardan oluşan „Bin Yıllık Yürüyüş“ adlı albümler ve Fransa’da etnik müzikler üzerine çalışan bir kurum için hazırladığı „Anadolu Müzikleri“ adını taşıyan albüm gibi uluslararası çalışmaları da bulunmaktadır. 1970’lerden beri radyo ve televizyonlarda sanatını icra eden Musa Eroğlu, Kültür Bakanlığında da araştırmacı-uzman olarak görev yapar ve buradan emekli olur.
Müzik çalışmaları dışında çeşitli sosyal sorumluluk projelerinde de yer alır.
Bu konuda en dikkat çeken çabası, memleketi Mut’ta kurduğu ormandır. Devletten kiralanan geniş bir alan üzerinde tüm masrafları kendisi tarafından karşılanan ve ülkenin geleceğine armağan edilmiş olan bu ormana 100 bin civarında fidan dikilmiştir. Bu ormanın bakımıyla günümüzde de bizzat sahada yer alarak yakından ilgilenmektedir.
Mut Belediyesi tarafından Mut’ta bir caddeye Musa Eroğlu adı verilmiştir. Ayrıca Mutilcemiz.Net’in ve Mut RengaRenk Gazetesi‘nin başlattığı „Musa Eroğlu sağlığında bir anıt ile taçlandırılmalıdır“ kampanyası sonucu Mut Belediye Başkanı Nebi Yılmaz tarafından adına 52 m2 bir park ve içerisinde Musa Eroğlu heykeli, sosyal tesisi, futbol sahası, basket, voleybol ve tenis kordu bulunan bir tesise MUSA EROĞLU SEVGİ PARKI ismi verilmiştir.
Genel olarak türkü eksenli kültür çalışmaları, özel olarak da kültürel bir miras olarak gördüğü türküleri güncelleyerek geleceğe aktarma çabası nedeniyle, Gazi Üniversitesinde Mehmet Çevik tarafından hazırlanan “Türkü Kültüründe Değişim Süreci ve Musa Eroğlu” adlı doktora tezine konu olur. Bu doktora tezinden hareketle oluşturulan Anonim Bir Türkü: Musa Eroğlu adlı kitapta yaşamı ve sanatı incelenir.
1998 yılında devlet sanatçısı unvanına layık görülen Musa Eroğlu, hâlen memleketi Mut ve Ankara’da yaşamakta ve müzik çalışmalarına devam etmektedir.
Fotoğraf: Mahmut Özdemir