1961 Anayasası hep tartışılmış; bol gelmiş, dar gelmiş ama bilinen bir olay var ki; hala o anayasa bugünkü anayasadan daha çağdaş.
Kim ne derse desin. 1961 Anayasası çağın en iyi anayasası idi. 12 Mart, 12 Eylül ve sonrasında hep geriye götürüldü. Demokrasi kalmadı. Onun için 27 MAYIS hala önemini kaybetmeden yaşıyor.
27 Mayıs deyince; belleğimde iki olay belirir. Bu iki olayı sizlerle paylaşmak diledim.
MUT – SINAMIŞ’A İNKİLAP ÇEŞMESİ
20 Mayıs 1960 tarihinde rahmetli Cemal Gürsel yurt gezisine çıkar. Mut’a geldiklerinde aracın tekeri patlar. Şoför lastikleri sökerken; oradan geçen Şoför Hasan (YILDIRIM) ve Muhammet GÜR yardıma gelirler. Hemen oracıkta Şoför Hasan lastikleri söker, değiştirirler. Bu arada söyleşi başlar.
Cemal Gürsel sorar:
” Yaşantınızdan memnun musunuz?”
” Nasıl olalım. Köyümüzün içinden aşağı köylere su geçirdiler. Köyümüz Halk Partili olmadığından bize suyu vermediler. Şimdi katırlar ile su taşıyok. “
“Gün gelir, düzelir bunlar. “
” Tek derdimiz bu, her gün Hak Muhammet Ali’den yardım diliyik.”
Bir hafta sonra 27 Mayıs İhtilali olur. Muhammet Gür telgraf çeker..
” İnkılabınız hayırlı olsun Paşam. Bizim köyün suyunu unutmayın.”
Mut Kaymakamlığına bir telgraf gelir.
” Hacınuhlu Köyü Sınamış Mahallesinin su sorunun çözülmesi. Bunun için ödenek çıkarılması.”
Kısa bir süre sonra mühendisler ve Kaymakam Sınamış’a gelir. Keşif sırasında bir köylü ortaya çıkar.
” Mühendis bana dedi ki, şu vanayı buraya koyuyorum. Bir gün bu devran döner. O zaman suyunuzu bağlarsınız. “Hemen vananın olduğu yere kazmayı vurur. Bir gün sonra bir ekip gelir, suyu bağlar. Ödenek olduğundan bir çeşme yapılır. Adını 27 MAYIS İNKİLAP ÇEŞMESİ koyarlar. 12 Eylül döneminde bu çeşmeyi yıkmak isterler. Köylü buna izin vermez. Bu çeşme akmasa da hala orada duruyor. Birileri yazının üzerini sıva ile kapatmış. Hala evlerde Atatürk, İsmet İnönü, Cemal Gürsel ve Ecevit’in resimleri durur. Şimdi Sınamış mahallesi Yeşilyurt köyü olmuş. Zeytin, Kaysı, erik, şeftali, incir üretmeye devam ediyorlar. Bir kısmı yurt dışında. Mut’un köyleri içinde parmakla gösterilecek, çağdaş ve kültürlü bir köy.
YEŞİLYURT köyünün aydın insanları haydin o çeşmenin sıvalarını kazıyalım. İNKİLAP Çeşmesi ortaya çıksın. Muhammet Gür, Şoför Hasan rahat uyusun.
SİLİFKE KIRTIL KÖYÜNDE CAN ERİĞİ COŞKUSU
Biz o yıllar ilkokula gidiyorduk. Korucuk mahallesinde tek can eriği ağacı Felteş Dede’nin bahçesinde var. Okul yolumuz üzerinde erik ağaçları yere değer. Bir taş atarız. Kulağı hassas olan Felteş Dede taş atmaya başlar. Kafamızı sıyırsa da dökülen erikleri toplarız. Sararmış, küçük fark etmez. Aşağıda çocuklar paylaşır yeriz. İşte bir gün Felteş Dede bir sepet can eriği toplamış geldi. Dudun dibinde oturan çocukları çağırdı.
” Açın bakıyım avuçlarınızı”
Can eriği yemeğe can çocuklar, sıraya girdik. Avuçlarımız doluncaya kadar bizlere dağıttı. Sonra artanını da orada bulunanlara üçer, beşer verdi.
“Ne oldu Felteş Dede? ” dedik.
” Çocuklar bu gün, ihtilal oldu. Onun şerefine dağıtıyorum. Yiyin afiyetle.”
Komşu köyden öğretmen Kerim Çelik çocuklarını almış gelmiş köye. Sonradan öğreniyoruz ki; o köy enstitülü öğretmenimiz sevincini Felteş dede ile paylaşmaya gelmiş. Dudun dibinde tüm köylüler merakla radyoyu dinlerken; biz çocuklar ağzımız, şapur, şupur ederek can eriklerini yemeye devam ediyorduk. Bu uzun süre devam etti.
Gitti bahçeye tekrar sepeti doldurdu. Uzun yıllar her 27 Mayıs’ta Felteş Dede dudun dibinde bizlere can erklerini dağıtmaya devam etti. Sonra fidanlar geldi, kara eriklere aşılar yapıldı. Herkes kendi eriklerini yedi. 12 Mart, 12 Eylül geldiğinde bize kimse ne erik, ne goruk ikram etmedi.
Mayıs ayı gelende, her sulu erik yediğimde bu iki olayı anımsıyorum.