ÇAĞLAYANGEDİK
Genel Bilgi
Kışla Köyü’nün bir mahallesi olan “Gedik” önce
Gedik adında bir köy olmuş, 1994 yılında da “Çağlayangedik” adını
almıştır.
2005 yılı nüfus sayımına göre 64’ü kadın, 53’ü erkek olmak üzere nüfusu 117;
hane sayısı 40’dır. İl merkezine 140, ilçe merkezine 25 km uzaklıktadır. 1974
yılında kadastro çalışmaları tamamlanan köy, 2508 dönümdür.
Köyün başlıca geçim kaynağı tarımdır. Zeytin ve kayısı üretimi yapılmaktadır.
Köyde, 2006 yılı sonu itibariyle yaklaşık 20 sığır, 15 koyun, 10 keçi, 3 at,
128 tavuk mevcuttur.
içme suyu, su deposu, köy konağı ve umumi VVC’si bulunmaktadır. 25 km asfalt
yolu vardır.
ÇAĞLAYANGEDİK
Adı: Çağlayangedik
Nüfusu: 117(53 Erkek, 64 Kadın)
İlçeye Uzaklığı: 29 km.
İle Uzaklığı: 133 km.
Konumu: Mut’un güney-dogusunda ve Mut-Silifke karayoluna 1 km. mesafede olup: karayolunun 28.km.’sinde bulunan Sarıkavak yol ayrımının karşısından sağa ayrılan asfalt yolla ulaşır.
İnternet Adresi: Yok.
Tarih:
Mut’un Cumhuriyet döneminde kurulan köylerinden biri de Çağlayangedik’tir.
1959 nüfus sayım cetvelinde köyün adına rastlanılmamasına rağmen, 1970’teki sayımda 231 nüfuslu bir köy olduğu görülür.
Buna göre 1950’li yıllardan sonra kurulduğunu tahmin edebiliriz.
Coğrafya:
Mut’un güney-doğusunda ve Mut-Silifke karayolunun alt kısmında bulunan üç köyden(diğer ikisi Kşılaköy ve Haydarköy) ortada bulunanıdır.
Tarım bakımından elverişli ve sulnabilir düz bir arazi üzerine kurulmuştur. Zeytin,incir,Nar ağaçları ve üzüm bağları içine yayılmış olan evleri uzaktan tam olarak görebilmek güçtür.
Bitki örtüsü daha ziyade bahçe ağırlıklı olmasına rağmen; çam ve kavak gibi ağaçlarda dikkati çekmektedir.
Nüfus:
Mut’un, nufusu azalan köylerinden biri de Çağlayangedik’tir.
1970’te 118 kadın ve 113 erkek olmak üzere toplam 231 nüfusa sahipken; beş yıl sonraki sayımda %-19,48’lik gerilemeyle 186’ya düşmüş; bu düşüş sonraki yıllarda da devam etmiştir.
1970: 231
1975: 186
1980: 190
1985: 155
1990: 172
1997: 137
2000: 130
2007: 117
Sosyal ve Ekonomik Hayat:
Mut-Silifke asfaltıyla Göksu ırmağı arasında yer alan köylerden biridir. Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.
Köyde tarımsal sulama sorunu yaşandıgı için bahçeler düzensiz ve bakımsız bir görüntüye sahiptir.
Yaygın olarak yetiştirilen tarım ürünleri zaytin,incir ve kaysıdır. Bunların yanı sıra köy içinde ve evler arasında nar, asma(üzüm), erik, dut gibi çeşitli meyve türleride dikkati çekmektedir.
Köyde sebzecilik yaygın olmamakla beraber, en azından köylüler kendi ihtiyaçlarını karşılayacak kadar domates, biber ve fasulye gibi sebze türlerini yetiştirmektedirler.
Köyün bir diğer geçim kaynağı hayvancılıktır. Küçükbaş hayvancılıgın yapılmadığı köyde, süt ve et(büyükbaş) hayvancılığıda sınırlıdır.
Köyde sağlik evi veya ocaği yoktur.
İlköğretim okulu olmasına rağmen, taşımalı eğitim-öğretime tabi olduğu için faal değildir.
Köyün içme suyu yeterli fakat sulama suyu yeterli değildir.
Kaynak: Mutlu Köyler – Ensar Köse
BİR KÖY BİR ÖYKÜ/9
ÇAĞLAYANGEDİK KÖYÜ
Çağlayangedik Köyü, Mut’un Silifke yönündeki bir köydür. Köye gitmek için, Kurtsuyu’ndaki tatlı tırmanıştan sonra hemen sağa sapılır. Mut’a uyaklığı 27 km.dir. Sağı solu ağaçlık, dar, asfalt bır yolla girilir köye. Sulama suyu çok yeterli olmasa bile, yeşillikten evler görülmez sanki. Mut’un ormanla ilişkisi olmayan köylerinden birisidir. Ama eskiden çamlarla çevrili olduğu da bilinmektir. Dikme olsa da köyün içindeki birkaç yerde çam ağaçları görülmektedir. Okulun önünde de ona yakın büyük çam ağacı vardır. Haydar, Çortak, Kurtsuyu ve Kışla köyleriyle komşudur. Batı yönünde Göksu vardır kiö bu da Gülnar sınırıdır. Köy muhtarı Veli Karaman’dır. Köyün ekonomik ve sosyal ilişkileri daha çok Silifke ve Mersin’ledir. Saat başı Mut’an ve Silifke’den dolmuş gelmektedir. Hane sayısı 70, nüfusu kışın 70, yazın 130’a yaklaşmaktadır. Hep göç vermiş bir köydür. Köyde, 20/30 arasında geçimini köyde sürdüren bir tek genç yoktur.
En çok göç Mersin ve Silifke’ye olmuştur. Bir iki kişi de Mut’a çalışmaktadır. Bu yüzden köy yaşlılar köyüdür. Şu anda 17 tane dul kadın vardır. En yaşlı kadın Elif Tekin 90, en yaşlı erkek İbrahim Çevirgen 87 yaşlarındadır. Köy meydanlığında iki katlı köy konağı vardır. Üstü Muhtarlık, altı Kahvehanedir. Ama kahvehane kapalıdır, çalıştıran yoktur. Yine köyün ortasında minareli köy camiisi vardır. Konağın ve camiinin önünde köy çeşmeleri vardır. Bakkal yoktur. Köy tuvaleti vardır. Camiinin önünde, susuzluktan pek büyüyememiş bir çınar vardır. Ama köyün büyük çınarı, Kışla yönündeki köyün sonundadır. 14 öğrenci kurtsuyu’na taşımalı olarak gitmektedir. 3 lise öğrencisi vardır. Yıllardan beri okumadan çok, zanaata önem veren bir köydür. Bu yüzden 6 öğretmen, 2 astsubay, 4 uzman çavuş ve 1 veterinerin dışında memuru yoktur. Bunlar da son yılların eseridir. Boş kalan okulda köy imamı oturmaktadır. Mezarlık Kışla yönünde, köyün dışındadır. Köyün geliri bütünüyle mezveciliktir. Bunlar sırasıyla zeytin, kaysı, nar ve üzümdür. Kendi tüketimleri dışında sebze ekilmemektedir. Bir tek bile küçükbaş hayvan yoktur, bir kişide iki tane inek vardır. Sütü dışarıdan almaktadırlar. Ekin eken kalmamıştır. Çul, çuval dokuyan yoktur. Genelikle meyve odunu yakmaktadırlar. Çok evde güneş enerjisi vardır. Düğünler artık şehiede yapılmaktadır. 5 kişide eşek, 4 kiside at, 2 kişide
traktör, 9 kişide çapa motoru (tak tak) vardır.
Köyün içme suyu Kayabaşı köyünden gelmektedir. Saatlidir ve parsını Köy
Muhtarlığı toplamaktadır. Sulama suyu, anayolun köy köy sapağından sonraki 50
metre ilerisinden, sol dipteki Yılanlı Deresi denilen yerden çıkmktadır. Bu su,
haftanın iki günü de Kışla Köyüne akmaktadır.
Köyün kuruluşuna ve adına gelince; köylülerin anlattığına
göre; eskiden Dimitri diye bir ermeni yaşarım burada. Buralar onunmuş. Sonra
buradan sürülmüş o adam. Yerleri de devlet tarafından 20 yıl ödemeli, Kışla’dan
Şaban Kiya ve Efkaf Çiftliğinden Kerim Mehmet’e satılmış. Sonra buraların bır
kısmını, eskıden Çortak sınırları içinde olan, eski Kışla köyünün insanları
almış. En azından bir asırlık tarih. 1967 yılına kadar şimdiki Kışla köyünün
bir mahallesiymiş (Gedik mahallesi) burası.
1967 yılında, Bayram Demir’in muhtarlığı döneminde halkoylaması yapılmış,
ayrılma kararı çıkmış. Kışlalılar istemese de, mahkeme kararıyla Kışla’dan
ayrılımış. Çağlayangedik adı ise; zaten buraya Kışla yönündeki iki tepenin
arasındakı gedikten dolayı eskiden beri ” Gedik ” denilmektedir. Ama
Gedik adıyla da Mut’un başka bir köyü vardır. Bu gedik denilen yerde de sulama
suyu çağlayarak akmaktadır. İşte Çağlayangedik adı bu yüzden verilmiştir.[Kışla
yönündeki tepeye Öksürük Tepesi, arkasındaki yakaya Çaltılı Yaka, köyün
arkadındaki tepeye de Arpa Tepesi denilmektedir. Dereleri ise, Yılanlı Dere,
Oluk Deresi, Çayırın Dere ve Sarı Goyak’tır, Büyük çınarın olduğu yere de
Gedikbaşı denilmektedir. Yaşanmış bir olaya gelince: Bayram Demir köy
muhtarıdır. Bu yörenin köylerinin de elektrik sorunu vardır. Dokuz köyün
muhtarı toplanıp Ankara’ya, Köy İşleri Bakanı ile görüşmeye gidecek olurlar.
Köyde de Kemal Tosun’un Dolmuşu vardır, o da Ankara’ya dolmuşu bakıma
götürecektir. Anlaşırlar.
Kış günüdür; yollar kardır, buzdur. Dolmuşcu, “Kalorifer var” dese de ikiye bir
kaloriferi çalıştırır gibi yapsa da kalorifer bozuktur aslında. Muhtarlar tir
tir titremektedirler. Sonunda Ankara’ya Otogar’a varırlar. Daha ala şafaktır
ortalık. Dışarıda kar yağmaktadır, bıçak gibi keskindir Ankara’nın soğuğu. Bir
kahvehaneye sığınırlar. Garson durmadan çay getirir bunlara. Muhtarlar tepki
gösterirler. Garson, “söğüt gölgesi değil burası arkadaş, ya içeceksiniz ya
çıkacaksınız” der. Dışarı soğuk, içeri durmadan çay. Çaya katlanırlar. Gün şafkararak
bakanlığa varırlar. Görüşlerini yapıp dışarı çıkarlar. İkindin saat 16.30’da da
otobüsle geri döneceklerdir. Bayram Demir’in kalın bir kaputu vardır, başına
iyicene çeker. Bu arada da Kışla Muhtarı Durmuş Ali Suna’ya , “Sen buraların
kurdusun, haydi bakalım” diye takılır.
Durmuş Ali de, “Buranın tuvalati yerin altındadır, gidecek olan gitsin” der.
Tuvalete kim girdi, kim girmedi bilmez Bayram Demir, ortalık kalabalık, başında
kaput, gider ha gider, gider ha gider. Bir polis kulübesine çıkavarır. Polise,
anlatır durumu, “Ben otogara gideceğim, arkadaşlarımı yitirdim” der. “Ohoo! Sen
çok gelmişsın” der polis de. Epey geride bir polis kulübesinin daha olduğunu,
dönerek oraya varmasını, ordan otobüsle gitmesini söyler. Oraya varır.
Koltuğunun altı kitaplı bir öğrenci buna bakarak “Emmi sen nerelisin?” der.
Bunun da cebinde epeyce para vardır, huylanarak azarlar genci.
Genç yanlış anladığını söyleyerek yenıden sorar. “Mutluyum” der bu da. O da
“Ben Karamanlıyım” der. Yardımcı olur buna. Otobüs gelir içi doludur zaten,
binecek olanda çoktur. İtişe kakışa binerler. Binerken Bayram Demir’in yaka
cebindeki gözlük kırılır. Delikalnlı, otogara yaklaştıkca uyarır bunu, sonunda
da, “Tamam emmi, geldik, in gayri” der. Ama yer kar dolu, birden inemez bu.
Otobüs yürür. Genç bağırıp sürücüyü ayarlar. Otobüs yeniden durur ve iner. Tam
otogarın kapısı. Bir bakar, muhtarlar kapıda bekleşirler. Kendi aralarında da
konuşurlar. Kışla muhtarı, “Yahu bu adamı bulalım sonra bizi rezil eder” der,
Çortak muhtarı, “İt gibidir o, yitmez, cebi de para pul dolu, bir şey olmaz,
taksi tutsun gelsin” der.
Velhasıl, 9 muhtar kayıp vermeden geri dönerler.
Kaynak kişiler: Köy Muhtarı Veli Karaman, Bayram Demir, İbrahim Çevirgen, Kemal
Tosun, Elif Kiraz, Ümmü Kocabaş, İsmet Kocabaş…
Kaynak: Mut Çıtlık Kültür Sanat Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 19
Çaglayangedikliler