DOLAR
32,2234
EURO
35,0837
ALTIN
2.503,62
BIST
10.643,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin
Az Bulutlu
24°C
Mersin
24°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
25°C
Pazar Az Bulutlu
25°C
Pazartesi Açık
26°C
Salı Açık
26°C

Serpil TOMAK

İÇİMDEKİ YAZILAR

MUT’UN KAYISI ÇİLESİ/ KAYISI FESTİVALİ/ 5 TL FİKRİ’NİN YALANLARI

A+
A-

Bu başlık atma işi yazıda maalesef bende çok sıkıntılı gelişiyor. Neden teke indiremiyorum ya da seçemiyorum bilmiyorum. Çünkü üçü de yazımızın içeriğine çok uyuyor. O nedenle bu üç seçenekten hangisi uyuyorsa başlığı siz atın istedim.

Mut’ta sosyal faaliyetler tabi ki şehirlerin olanaklarına kıyasla daha kısıtlı. Şöyle ağzımızın tadıyla çiftçilerin, gençlerin, herkesin kutlayacağı bir kayısı festivalimiz vardı. Ama o da olmayacak gibi. Çünkü bu yıl kayısının rengi siyah. Ne denir bilmem ki… ACİL DURUM. Çok acil herkesi bu iş çözmeye davet ediyorum: Başta Mut Belediyesi, Ticaret ve Sanayi Odası, Ziraat Odası, Tarım Bakanlığının ilgili birimleri ve diğer sivil toplum kuruluşları.

Mut’ta nereye gitseniz, hangi kapıyı çalsanız size şahane erik ve kayısılardan ikram edilir. Mut deyince ilk akla gelen ürünlerden biri coğrafi işaret ile taçlandırılmış Mut kayısısıdır. Bugünlerde yolunuz Mut’a düşerse her köşesinde ve her köyünde yeşil kayısı bahçelerinin olgunlaşmış meyveleri ve doğanın tüm cömertliği ile size renk şöleni sunduğunu görürsünüz. Ayrıca her bahçede güneşten yanmış ama aydınlık yüzleri ile çiftçilerimizin, bahçe emekçilerinin meyve toplayan; yorulunca da aynı ağacın gölgesinde kimisinin uzanmış, kimisinin ekmek arası yaptığı yemeğini yiyen, kimisinin de yorgunluk çayını içtiğine tanıklık edersiniz. Bizim güzel çiftçimizin ve birçok evin tek geçim kaynağı kayısı hasadıdır. Mazotunu, gübresini ve ilacını alır. Bir yıl boyunca bahçesini gözler, çapalar, ilaçlar, budamasını yapar, sulamasını yapar, hava durumunu takip eder. Bir gökyüzüne bakar birde toprağına/ağacına bakar. Yani evinin ikinci çocuğudur ve üzerine titrer.

Ve bir yılın sonunda 12 ay boyunca geçimini sağlayacak paranın avucuna düşmesini bekler. Kötü bir tabir belki bu “avucuna düşme” ama yaşanan gerçek tam olarak da budur. Komisyoncular mı desek simsarlar mı desek bir çift dudağının arasından çıkan rakama mahkum edilmesi mi desek?  Dahası da var. Ödeme şartlarını ve vadesini de komisyoncular belirler. Komisyoncunun işi yaver gitmezse bazı çiftçiler alacağının hepsine kavuşmama riski her zaman vardır. Dolandırılma riski de her zaman vardır. Anlayacağınız işler ters gittiği her koşulda bu işin bedelini çiftçi emekçisi öder.

Geçim gücü büyük ölçüde tarıma dayalı çiftçiliğin merkezi Mut’ta her yıl kayısı festivali düzenlenir. Bu yıl da Mayıs ayının sonunda geleneksel Kayısı Festivalinin kutlanması planlanıyor. Soruyorum sizlere Kayısı Festivalini kimlerle kutlayacaksınız?

  • İçinde kayısı ve yok edilmeye çalışan kayısı üreticisi/emekçisi olmadan mı kutlayacaksınız?
  • Sakız parası bile etmeyen 5TL’yi çekinmeden çıkan ağızlarla mı kutlayacaksınız?
  • Kayısının tadını çıkaran koyunlarımız da bu festivale dâhil edilecek mi?
  • Eli kayısıya değmemiş, güneşten yanmamış, kayısıyı sadece yediği tabakta gören, fikri çok ama icraatı olmayan zihniyetlerle mi kutlayacaksınız?

Görüştüğüm bazı kayısı üreticileri ağaçlarını kesmeyi planlıyor. Köylüyü yönlendirmesi gereken kurum ve kuruluşlar maalesef sınıfta kalıyor. Köylü kendi sınırlı olanakları ve bilgisiyle yönünü bulmaya çalışıyor. Komisyonculara, bu zincirin diğer halkasında yer alan şirketlere, kamu otoritelerine ve sivil toplum kuruluşlarına sesleniyorum. Bu yaklaşım değişmezse –çiftçiyi öldürdüğünüz için- yakında kutlayacağınız bir festivaliniz olmayacak, sömüreceğiniz üretici kalmayacak. Ama yiyecek gıdamız da kalmayacak.

Şaka gibi ama gerçek! Daha doğrusu trajikomik bir durum… Yüksek enflasyonun yaşandığı bir ortamda markette hangi ürüne dokunsak yüksek fiyatlardan elimiz yanıyor. Ama kayısı 5 TL. Sudan ucuz. Enflasyonu kayısı ve çiftçi ile mi yeneceğiz yoksa çiftçiyi mi yiyeceğiz. Şiddetle tavsiye ediyorum. İnternette izleyin: “5 TL Fikri’nin Yalanları” Güldür Güldür Show. Çok komik gerçekten… Ama bizim hikâye hiç komik değil!

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Ali Önder dedi ki:

    Aday adaylığınızdan dolayı sizi tanımak için yazınızı okudum.
    Öncelikle yazınız bir editörün elinden geçmesi lazım.
    İçeriğe gelince; ben çoğu kişi gibi korkakça fikrini söyleyemeyen, aksine iltifat edenlerden değilim.
    Uzatmadan bir şey söyleyeyim. Kayısının değerlendirilmesi, saklanması, nakliyesi ve pazarlanması konusunda halkın hemen hemen tamamı yanlış bilgi sahibi. Yazıda geçen kurumların hiçbirinin görev tanımlarında kaysının değerlendirilmesi konusu geçmez.
    Çözüm önerisi isterseniz ayrıca yazarım. Bilerek ve iddialı söylüyorum seneye bundan da kötü olacak.

  2. Gani Küçüktürk dedi ki:

    Bu işi çözecek kurumlar arasına Mut Kaymakamlığı, Mersin Valiliği Büyük Şehir Belediyesi de dahil olmalı. Onlarında üreticiye karşı sorumlulukları olmalı.