Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin
Az Bulutlu
25°C
Mersin
25°C
Az Bulutlu
Perşembe Çok Bulutlu
26°C
Cuma Parçalı Bulutlu
26°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
25°C
Pazar Parçalı Bulutlu
25°C

TAŞELİ PLATOSU

TAŞELİ PLATOSU
28.06.2024
A+
A-

Orta Torosların, Alanya kuzeydoğusu ile Silifke kuzeybatısı arasında uzanan ve kuzey sınırı Hadim – Ermenek – Mut hattı ile çizilebilecek kısmı Taşeli Platosu olarak adlandırılır. Plato, batıda Akseki, doğuda ise Mut – Silifke hattı ile sınırlanır. Göksu havzası ile Orta Anadolu yüzünü ayıran sıradağlar, yani Toroslara giren son devamlı ve düzgün kıvrılma sıradağları kuzeydeki sınırı oluştururlar. Bitki örtüsü de bu ayırmayı kolaylaştırır.

Platonun güneye bakan yamaçları hemen hemen 1000 metreye varan uçurumlar ile sahile inerler. Buna karşılık, kuzey hattı Göksu Nehri hizalarında daha yumuşak bir inişle Orta Anadolu Bölgesi’ne bağlanır. Platonun üstü coğrafi tanımına uygun bir şekilde 1200-1800 metre yükseklikte bir düzlüktür. Burası nerede ise tümü ile dolin ve küçük polyelerle kaplıdır. Plato üzerinde 2000 metreyi geçen az sayıda zirve mevcuttur. En yükseği ise 2339 metre ile Karaçal Tepesi’dir.

Toros Dağları, günümüzden yaklaşık 65 milyon yıl önce oluşan tektonik hareketler sonucu denizden yükseldi. Yükselme esnasında, çoğunlukla kütle biçiminde, bazen plakalar halinde, genellikle beyaz, hava ile fazla temas eden kısımları kurşuni, zaman zaman mermerleşme derecesinde basınç altında kalmış kalın kalker tabakaları Torosların üstünü kaplamış şekilde yüzeye çıkmıştı. Miyosen Dönemde, tektonik hareketler sonucu oluşan çöküntüleri dolduran deniz, Torosların bir kısmını yeniden istila etti. Orta Toroslara bugünkü şeklini verdiren bu son orojenik hareketin ardından tortularını bırakarak tekrar geri çekildi. Taşeli Platosu, Mut – Karaman civarına kadar uzanan bu deniz baskınları ve tektonik hareketler sonucu bugünkü yapısına kavuştu. Her ne kadar aşınma ve sıkışmalar sonucu Akseki – Hadim hattında ve Taşeli Platosunun güney eteklerinde Permokarbonifer bünye açığa çıkmış veya kuzeyde, Göksu civarında Kretase kalker yoğun olarak mevcutsa da platonun hemen hemen tümü Miyosen kalkerdir.

Karstik yapısı dolayısıyla Taşeli Platosu su açısından son derece fakirdir. Platonun kuzeyinde akan Göksu Nehri ve birkaç ufak karstik pınar dışında platonun tamamen kuru olduğunu söyleyebiliriz. Baharda eriyen karların suları hemen her dolinde bulunan düdenlere batar. Bu yeraltı suları daha sonra platonun kuzey ve güney duvarlarından büyük pınarlar halinde tekrar açığa çıkarlar. Kuzey pınarları Göksu Nehri’nin bir kolu olan Ermenek Çayı’nı beslerken güney pınarlarının herbiri kendi nehrini yaratır. Gazipaşa / Sugözü Köyü’nden çıkan su Bıçkıcı Çayı’nın, Çığlık Köyü’nden çıkan Çığlık Deresi’nin, Teniste Köyü’nden çıkan Teniste Çayı’nın, Anamur / Sugözü Köyü’nden çıkan su ise Dragonda Çayı’nın kaynaklarıdır.

Platonun kuzey ve doğusunun ilk kapsamlı jeolojik etüdü 1848-1853 tarihleri arasında Tchihatcheff tarafından yapılmıştır. Kitabında, “Taşeli’ndeki plato gayet büyük bir karstik masadır” demekte ve bu, fevkalade kurak, yazın güneşlerden kavrulan, kışın karlarla savrulan, ıssız, gayet haşin bölge için, “İnsan, girilmesi bu kadar güç ve en zorunlu ihtiyaçların bile temini mümkün olmayan bu yerlere nasıl yerleşebilmiştir?” diye sormaktadır. Bölgedeki kalkerin çoğunlukla Miyosen olduğuna dikkat çeken Tchihatcheff, son orojenik hareketlerde oluşan ve hemen hemen Suğla Gölü güneyinden Ermenek güneyine kadar uzanan Hadim Napı’nı da teşhis etmiştir.

1900-1901 yıllarında Orta Torosların jeolojisi üzerine çalışmalar yapan Schaffer ise, Anamur-Ermenek yolunu geçmiş ve platonun doğu kısmını jeolojik açıdan detaylı bir şekilde incelemiştir. Gezi yolunu göstediği haritada Taşeli Platosu üzerinde Karst Platosu kaydı bulunmaktadır. Özellikle, tava adını verdiği, dolin tipinde, içi terra rosa dolu olan fakat tam anlamı ile ne dolin ne de polye sayılamayacak çukurlara dikkat çeker. Schaffer’den sonra bu bölgede, 1929 yılında Blanchard, 1946 yılında ise Blumenthal jeolojik etüdler yapmışlardır.