Ülkem insanları bu topraklarda özgür, kimsenin kimseye baskısı olmadan kardeşçe yaşamak ister. 1071 yılından bu yana, bu topraklarda Laz, Çerkez, Alevi, Sünni, Süryani, Hıristiyan, Türk birlikte kardeşçe yaşayıp geliyoruz. Hiç birimizin gideceği bir ülke, sığınacak limanı yok. 950 yıl birlikte nasıl yasamışsak devam ettirmek zorundayız.
O yıllarda etnik kökenleri ayrı ayrı idi. Ya şimdi? Aylar, yıllar geçtikçe toplumlar iç içe girmiştir. Çevrenizi inclerseniz bu olguyu görürsünüz. Herkes birbiriyle evlilikler yapmıştır. Et ve kemik olmuşsunuz. 35 alt kimlikli bir toplumuz. Her alt kimlik bir diğerini yok etmeye, suçlamaya kalkarsa; ülkeye barış, özgürlük, özlediğimiz adalet gelir mi?
Bu gidişin ilerisi karanlık. İşleyen tüm fabrikaları sattık. Kefen parası, deprem fonu, işsizlik fonunda biriken tüm paralar da bitti. Sıra Sümerbank, Hes‘ler ve hazine arazilerine gelmiş görünüyor. Hazıra dağ dayanmıyor.
Siyasi iktidar durmaksızın umut satıyor. 2023 ekonomi uçacak yoksulluk tarihimizden silinecek, kişibaşı gelir 25 bin dolar olacaktı, ne oldu? 2071‘de göreceksiniz bizi. Aya, Marsa, Jüpitere, tüm gezegenlerde söz sahibi bir ülke olacağız. Hayal satmaya devam. Nasıl olsa inananların sayısı hâlâ % 40‘larda. Ömrü olanlar görürür mü bilemem; benim görmeyeceğim kesin.
İnanırmısınız, artık televizyon izlemiyorum. Korkuyorum açmaya. Bazı bu gün ne olmuş diye baksam karadeliklerden dem vuruluyor. İki yıl sabretsek, ödenen faizle o yatırım hizmete girer denilmez mi, gel de çıldırma. Bunun adı yatırım, hizmet olabilir mi? Yasal kılıflara sokulmuş soygun bu.
Betona gömülen paralar, ardı ardına açılan kara delikler, ekonomiyi canevinden vurmuş, ekonominin çarkı zıngadak durmuştur. Hiç akılda yokken dünyayı pandemi belası sarmış, el alem işçisine, esnafına, fakir fukarasına para vererek evde kalmasını sağlarken biz; iban numarası verdik.
Yapılan hatalar bize akıl parası olmadı. Yolumuzdan dönmedik. Tasarruf tabana, zevk sefa tavana. Ye babam ye.
Allah tümümüze akıl fikir versin. Esnaflar kepenk indirmiş. Kira, elektrik, kredi borçları derken sersefil durumda. Atanmayı bekleyen 300 bin öğretmen adayı, ziraat, bilgisayar, mimar, mühendis, sağlıkta ebe hemşire, meslek liselerini bitirmiş iş aş bekleyen milyonlar aç ve susuz. Okul yaşantılarında baba ekmeği, mezun olduktan sonra yine babaya avuç açılıyor. Bu genç insanların enerjisini değerlendirmeyen bir ülkenin ekonomisi etkilenmez mi?
İçinde bulunduğumuz, yaşadığımız sorunları çözmek yerıne suçu 1946 öncesine atmak işin kolay yanı. O zamanın hükümetleri, onca yokluklara rağmen ülkenin dört bir yanına fabrikalar, kara demir yolları yapmış, milletin vergileri kurşuna kadar değerlendirilmiştir. Yüzde beş okuma yazma oranından, yüzde 70‘lere çıkarılmıştır. Bu uyanış, aydınlanma hareketinden ülke içinde ve dışında rahatsız olan odaklar oluştu. El ele 55 yıldır Cumhuriyet Devrimlerinin altını oyma, Atatürk izini silme mücadelesi verdiklerini görüyor, yaşıyoruz. Ama boşuna bir uğraşı. 83 milyon tek beden olmuş Atatürk. Gelecek kuşakların da Atasına bağlılığı artan bir sevgiyle süreceği inancı içindeyim.
Milletimiz, şiddet, baskı ve korkularla yönetilmek istemiyor. Bu gün 20 milyona yakın genç kuşak var. Adına (Z) kuşağı diyoruz. Bu kuşak programsız, teknik ve bilim den yoksun, önü kapalı yatırımlar değil; üreten, istihdam yaratan uzun ömürlü yatırımlar istiyor.
Milletimize bu yetenek var. Yeter ki güneşe gölge etmeyelim.
CEMİL COŞGUN
20 MART 2021