DOLAR
19,0168
EURO
20,3956
ALTIN
1.210,31
BIST
4.975,47
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin
Açık
18°C
Mersin
18°C
Açık
Salı Az Bulutlu
18°C
Çarşamba Az Bulutlu
18°C
Perşembe Çok Bulutlu
20°C
Cuma Çok Bulutlu
20°C

MUT’TA EVLENME GELENEKLERİ

MUT’TA EVLENME GELENEKLERİ
A+
A-

Mut’ta Evlenme Gelenekleri

Oğlan evlenme çağına girdiği zaman ana baba oğullarını evlendirmeyi düşünür. Oğlunu evlendirmek anası (aile) için bir muratdır.

Yörede geçmiş dönemlerde bazı evlenmeler kız kaçırma şeklinde (özellikle kırsal kesimde) olmaktaydı. Kız kaçırmalarda, hâkim, kasabanın müftüsü, medresenin hocası, köyün muhtarı veya hatırı sayılır birinin manevi saygınlığı, dinlenirliği, devreye sokulur, anlaşma sağlanarak, evlenme gerçekleştirilirdi.

İster normal yolla, ister kız kaçırma sonrasında olsun evlenmeler düğün törenleriyle gerçekleşir. Tarlasını satıp düğüne harcayanlar vardır.

Mut Köylerinde Düğün Töre ve Süreleri

Zengin fakir demeden her düğün yöresel kurallar içinde yapılır. Çevrede düğünler genellikle hasattan sonra yapıldığı için hasat şenliğinin de havasını verir. Bu yönleriyle düğünler köy halkının tamamını ilgilendiren toplumsal bir olayıdır.

Düğünler haftanın iki bölümünde, pazartesi başlayanlar perşembe günü, perşembe günü başlayanlar da pazar günü biter.

Evlilik gelenekleri Mut yöresinde yaşayan tahtacılarda benzer özellikler göstermekle birlikte bazı farklılıklarla yaşanmaktadır. Tahtacı topluluklarının tamamına yakınında kendi içinden kız alıp kız verme geleneği mevcuttur. Civar köylerden de kız alınıp verilir. Ama esas kıstas, Alevi-Tahtacı olmasıdır.

Kız Beğenme ve İsteme

İster aynı köyden ister komşu köylerden olsun kız beğenmede ailelerin etkisi olmakla beraber evlenecek delikanlının istekleri ön planda tutulur. Köylerde annenin etkinliği söz konusudur. Evlenme çağına gelen delikanlı beğendiği bir kıza rastladığında konuyu önce annesine açar. Karar verme aşamasında baba da devreye girer. Aile münasip görürse dünürcü gönderilir. Kız istenirken “Allahın emri üzere, Peygamberin kavli üzere oğlumuza sizden hısımlık ummaya geldik” sözleri söylenir.

Söz kesme “Allah yazdı ise ne diyelim” kelimelerinden ibarettir. Dünürcüler beraberinde helva (tatlı) götürür. Helvanın kız evi tarafından alıkonulması olumlu bir cevap şeklidir.

Kız beğenilip isteme aşamasına gelinceye kadar köy kızları ile köy delikanlıları arasında kaçma, gizlenme âdetine rastlanılmamaktadır. Ancak kız istenip söz kesildikten sonra gelin olacak genç kız damadın ailesine karşı daha saygılı olmaya başlamaktadır.

Şerbet

Köylerde nişan âdeti şerbet töreni ile yerine getirilir. Oğlan evinden kız evine şerbet malzemesi götürülür. Eş, dost, hısım, akraba çağrılır ve şerbet içilir. Bundan sonra her iki tarafta düğün hazırlıklarına başlar.

Yörede çok yakın zamana kadar nişan yüzüğü takma geleneğinin olmadığı görülmektedir. Günümüzde giderek yayınlaşmıştır.

Okuntu – Düğüne Davet

Davetler biri kadın diğeri erkek iki kişi tarafından yapılır. Buna “okuntu dağıtma” adı verilir. Düğüne davet edilen kişiye önemine göre mendil, çevre, çorap gibi el işlemelerinden veya bir basma parçasından kesilmiş ufak mendiller gönderilir. Köy halkına bir kutu kibrit veya bir adet tahta kaşık gibi okuntular da dağıtılır.

Barışılmaz ölçüde kırgınlığı olmayanlar dışında hemen herkes düğünün doğal davetlisidir.

Bayrak Dikme ve Asbap -Esbap- Günü

Düğün haftasında gerçekleşen faaliyetlerdir. Pazartesi veya Perşembe günü erkek evinin damına bir bayrak dikilir. Bu, dışarıdan gelenler için düğün evinin bulunduğu yeri gösteren bir işarettir. Bayrak direğinin dibine kurban kesilir.

Bayrak direğinin tepesine mevsimine göre bir meyve (genellikle nar, soğan ve portakal) takılır. Gelin erkek evine indikten sonra bu meyveler parçalanır, dağılan nar taneleri kızın oğlan evine bolluk ve bereket getireceği, soğan eskinin -kötü kokuların- dışarıda kalacağı anlamındadır. Meyveyi vuran veya kıran köyün delikanlısı da gelinin bu amaçla daha önceden işleyip hazırladığı çevreyi hatıra olarak almaya hak kazanır.

Düğünden birkaç gün önce asbap -esbap- günü, yani çeyiz gösterme günü yapılır.

Oğlan evi alınan asbabı (kıza alınan çeyiz eşyalarını) kız evine götürür, alınan asbap gelenlere duyurularak gösterilir. Daha sonra toplanan kişiler kendi getirdikleri hediyeyi verir. Getirilen hediyeler de getirenin adı duyurularak kabul edilir.

Tongavıt -Tomgavıt

Orta Asya kökenli olan bu sözcük kız evine yiyecek ve sergi eşyası götürülmesi anlamına gelmektedir. Düğünde kız evinde konuklara ikram edilecek yiyeceklerin tamamı oğlan evinden “kılıf yengesi” (aile düzeni iyi olan ve evleneceklerin mutluluğunu yürekten isteyen kişilerden seçilir) denilen kişiler aracığı ile çalgı çalınarak götürülür.

Yiyeceklerin yanı sıra süslenmiş koyun veya keçi götürülür. Hayvan kesilirken cümbüş kurulur.

Dövme Cümbüşü

Düğünde yemek olarak ikram edilen keşkek önemli bir yer tutar. Keşkek dövülmüş buğdayla yapılır. Düğün dövmesi, köy delikanlıları tarafından topluca yapılır. Dibek taşına konan ıslatılmış buğday, karşılıklı iki delikanlının kullandığı solgu ile dövülür.

Bu sırada cümbüş kurulur.

Düğün Odunu, Düğün Ekmeği

Kız evine tongavıt giderken bir grup gençte kendi hayvanı (eşeği) ile dağa oduna gider ve düğün yemeğinde yakılacak odunu kesip getirirler. Kuşluk vakti odundan dönen gençler odunu doğrudan kız evine yıkar ve hediyelerini alırlar.

Düğün boyunca yenecek yufka ekmekler, kız ve erkek evi tarafından toplanılarak birkaç gün önceden yapılır.

Düğün günü yemekler kız evinde pişirilir. Düğüne gelen herkese yemek ikram edilir.

Kına

Düğünün ilk gecesi kına gecesidir. Tongavıtçı yengeler, kız akrabaları ve köyün genç kızları arasında kız evinde yapılan kına töreni hüzünlüdür.

Kına, kız evinde karıldıktan sonra bir bakır sini veya tepsi üzerine ufak yuvarlaklar halinde dizilir. Birkaç yerine mum veya çıra yakılır. Her odaya götürülüp davetlilere birer kına yuvarlağı ile birer parça üzüm (kuru yemiş) dağıtılır. Kızın eline kına yakılırken çalgıcılar kına yakımı söylerler.

Oğlan evindeki kınada ise, kız evinden etrafı mumlarla süslenmiş tepsi içinde getirilen kınanın, odanın ortasında yan yana oturtulmuş güvey ile sağdıcın eline yakılır.

Kına sırasında meydan cümbüşü kurulur. Ortaya yakılmış ateşin başında oyunlar oynanır, çalgı eşliğinde güreş tutulur ve geç saatlere kadar meydan güreşi adı verilen bu güreş küçüklerden başlayarak büyüklere kadar gider. Güreşte yenilen çekilir yerine bir başkası çıkarılır. En sona kadar yenilmeden kalan gecenin başpehlivanı olur.

üreşler sırasında çalgı devam eder. Burada güreşenlerin hareketlerinin ritmik ve müzikle uyum içerisinde olması dikkat çeker. *)Güreşlerden sonra oyunlar başlar, oyunlara da küçüklerden başlanır. Oynayacak kişi oynayacağı havayı kendisi seçer ve çalgıcılardan çalmasını ister. Oyununu bitirince topluluktan kendi akranından birisini ortaya çeker veya elindeki kaşıkları onun kucağına atarak davetini yapmış olur.

(*) 1960 – 65 yılarına kadar ilçe merkezinde ve hemen hemen bütün köylerinde, özellikle ekonomik durumu iyi olan ailelerin düğünlerinde güreş müsabakaları düzenlenirdi. Müsabakalarda ödül sistemi iddiadır. Genellikle kahramanlık havalarının çalındığı davul-zurna eşliğinde, değişik yaş grupları arasında yapılırdı. 1970’li yıllarda gençler arasındaki siyasi kutuplaşma, güreş müsabakalarını olumsuz yönde etkilemiş, centilmenliğin yerini dövüş aldığından, ya da almasından korkulduğundan güreş müsabakaları da yavaş yavaş yapılmaz olmuştur. Günümüzde bazı köylerde, örneğin Işıklar Köyü-Yellibel Yaylasında düğünlerde güreş müsabakaları devam etmektedir

Tıraş

Gelin alınmaya gidileceği günün sabahı oğlan evinde “tıraş düğünü” kurulur.
Damat ile sağdıcın tıraşı yapılırken, oyuncular damadın istediği oyunları oynarlar.

Gelin Alma

Tıraştan sonra damat ve sağdıcın dışındakiler topluca kız evine gider. Kız hazırlanırken oğlan evinden gelenler eğlenmeye devam ederler. Kız hazırlandıktan sonra babası veya baba yerine geçen en yakın büyüğü gelinin beline kırmızı bir kuşak bağlar. Bu kuşak besmele çekilerek üç kere bağlanır gibi yapıp bırakılır, sonuncusunda ise bağlanır.

Gelin, baba evinden çıkarken, “Cezayir” adı verilen bir parça çalınır. Cezayir adlı sözsüz çalınan bu parça 70 – 75 yıl öncesi yörenin kültürüne girmiştir. Trablusgarp, Cezayir gibi ülkelere günlerce yürüyerek giden, savaşta şehit düşen, evine bir daha dönemeyenlerin anısına yapılan bu müzik, baba evinden çıkan kızın da bir daha baba evine dönemeyeceğini ve ölene kadar kocasının evinde kalacağını hatırlatmak için çalınır. Oğlan evinden gelen yengelerle, kardeşleri tarafından ata bindirilen gelinin atı kayınbaba tarafından çekilir. Günümüzde ise atın yerini arabalar aldığından arabalar süslenir, gelin almaya gelen tüm arabalara kız evi tarafından, havlu, mendil veya yazma bağlanır. Kız evi naz, feryat, figan evidir. Gelin evden çıkmadan kız anası veya babası bu üzüntülerini dile getirecek ağıtlar söylerler.
Erkek evine gelindiğinde evin damından damat ve sağdıç tarafından üzüm, leblebi, şeker ve bozuk para atılır. Bu “sizinde bahtınız açık olsun, umarım benim gibi hayırlar sizide bulur” demektir.

Gelin, oğlanın evinin önüne geldiğinde isterse attan inmez “inmelik” isteyebilir. Kayınbabası geline bazı hediyeler bağışladıktan sonra gelin attan iner. Gelin attan indikten sonra çalgı susar ve bir daha çalmaz.

Geline kapının eşiğinde içi su dolu helke teptirilir. Helkedeki su bolluk, bereket sembolüdür. Yine kapıda, kayınvalide tarafından geline eşiğe bir çivi çaktırılır. Bu ise evine bağlı olsun anlamında yaptırılır. Gelin de beraberinde getirdiği bal ve pekmeze parmağını batırarak kayınvalidesinin eteğine veya kapı üzerine (ilişkilerin tatlı olması dileğiyle) bal veya pekmez sürer. Daha sonra gelin eve damatla birlikte girer.

Günün akşamında, gelin ve bayan sağdıç bir odada, damat ve erkek sağdıç bir odadadır. İlk gecenin mahremiyetine binaen, bu tecrübeyi daha önce yaşamış, gelin ve damadın sırlarını ömür boyu taşıyabilecek ve evli olan sağdıçlar çiftin korkularını yenmelerine yardımcı olacak şekilde konuşurlar. Daha sonra bayan sağdıç odadan çıkar ve damat gelinin yanına gelir. Damat, gelinin yüzünü açmadan yüz görümlüğü olarak ona bir hediye verir.

Sosyal yapıdaki süratli değişme ve ekonomik şartlar her alanda olduğu gibi düğün geleneğini de büyük çapta etkilemiş, artık eski düğün adetlerinden izler görmek olanaksız hale gelmiştir.

Kaynak: DÜNDEN BUGÜNE HER YÖNÜYLE MUT – Nurşen Tekin

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.