Silifke
Kırtıl (Bahçe Obası) köyünde 1897 yılında doğar. Okul yaşı geldiğinde okula
gönderilir. Orada bir yandan eski yazıyı sökerken, saza heveslenir. Eline sazı
tutuştururlar. Çalmaya başlar. Hocası elinde sazı görünce kızar, onu döver. O
da hocaya kızar ve okulu terk eder. Alır eline çöğürü çalar, söyler.
“BEN
ÇALMAZSAM SÖYLEYEMEM, SÖYLEMEZSEM ÇALAMAM” der. Hak’a yürüyünceye kadar çalıp söylemeye
devam eder. Kah eşi Cennet Garı ile birlikte ağıtlar söyler, kah oğlu Mehmet
Duman veya kardeşi Halit kemanla ona eşlik ederler. Samahlarda iki sesli müzik
oluşur. Bugün hala Toroslarda bağlamanın
yanında keman (kemene) vardır.
Kurtuluş
Savaşı’nda Yunan’ı denize döker. “Ben ülkem için savaştım” der, Gazilik Ünvanı’nı
kabul etmez. Köyüne dönünce Cennet Garı ile evlendirirler. Bir arkadaş olurlar;
bir yaşam boyu birbirlerini gözden ırak tutmazlar. Biri çalar, ikisi söyler,
çığırır koşan alayı. İki oğlu, üç kızı olur.
Tahtacı
Türkmenlerinden olduklarından Silifke’nin Hacı Paşalar ile ilişkileri vardır. (Taşeli
yöresinin tüm orman işletme hakkı bu aileye aittir.) Hacı Paşaların oğlu Sadık
Taşucu ile dost olur. Saz, söz adamıdır. Felteş’i çok sever. 1940’lı yıllarda
Muzaffer Sarısözen, Türkiye’yi adım adım gezerken: Sadık Taşucu’nun önerisi ile
Gökbelen Yaylasında; Felteş ile tanışır. Ondan on dört ezgi derler. TRT
arşivinde, Keklik Olsam, Pınarbaşı Mengisi bulunmakta olup, 12 samah ise gizli
kaydı konularak değerlendirmeye alınmaz. 2008 yılı içinde bu derlemelere ait
taş plaklar bulunmuş olup; Nevzat Üçyıldız arşivinde bulunmaktadır.
Muzaffer
Sarısözen ile söyleşileri sırasında ona bir soru sorar.
“
Felteş hangi köylüsün? “ der.
“
Kırtıl köyünden. “ der (O tarihe kadar köyün adı kayıtlarda Korucuk diye geçer.
Diğer Tahtacı obaları da Bahçe Obası derler. Felteş Dede, Kırtıl Dede
Türbesinin eteğinde olan köy olarak öyle tanımlamıştır. O günden sonra gelen
derlemeciler, konuklar, yazarlar köyün adını Kırtıl olarak belirtirler. 1990
yıllarda mahalleden köy tüzel kişiliğine geçerken de KIRTIL KÖYÜ olur. Kırtıl
Samahı, Kırtıl Davulu gibi adlar ile köyün adı tüm ülkeye, dünyaya tanınır.)
“
Felteş, siz Muhammedi mi, Ali’yi mi seversiniz? “ der.
“
Onlar bizim çocuklarımız, onları şöyle kenara koyalım, biz Atatürk’ü severiz.“
“
neden ? “
“O gelinceye kadar ne zaman
öldürüleceğimizi bilemiyorduk. Hep dağlara dağlara kaçtık. Ama o gelince,
öldürülmeyeceğimizi biliyoruz. “
Sarısözen’lerin
öğrencisi Özcan Seyhan kendini halk bilimine adamış; tüm Toroslar’ı dolaşmış,
1958 yılından sonra Felteş’i Kırtıl’da defalarca ziyaret etmiş, Kah Kırtıl’da,
kah Silifke’de evinde derleme çalışmaları devam etmiştir. Felteş konuşur,
konuşur. Çalar, söyler. Gelenekler, mengiler, samahlar, nefesler, demeler
oluşur. Bir kısmı dergi ve gazetelerde yayınlanır. Ancak ciltler dolusu derleme
yayınlanmayı beklemektedir.
Öğretmenler
Derneği, Turizm ve Tanıtma Derneği, Müzik ve Folklor Derneği öncülüğünde:
Silifke Folklor Şenlikleri düzenlenir. Yıllarca süren bu şenliklere davet
edildiğinde tarladaki işini bırakır, hiçbir karşılık beklemeden elinde çöğürü
ile koşar.
Hacı
Keyalar, Tüter Kerimler ile birlikte Felteş bir üçlü Türkmen Kocası örneği
verirler. En fazla Türkmen şenliklerini sever. Orada geçirdiği süreleri hep
güzel duygularla anar.
Türkiye’de
Alevi kimliğinin saklandığı bir dönemde; Hızır Üçyıldız ile birlikte Kırtıl Köyü’nde
mengi ve samah ekibi kurarlar. 1959, 1966 yıllarında Yapı ve Kredi Bankasının
öncülüğünde düzenlenen Halk Oyunları yarışmasına katılırlar. (İstanbul Açık
Hava Tiyatrosunda). 1969 yılında son olarak Adana’da düzenlenir. Silifke Müzik
ve Folklor Festivali başlar, yeterli ilgiyi görmez. Türkmen Şenliklerini sever,
karşılık beklemeden eşi ile birlikte katılır. 1978 yılından sonra ekibi ile
birlikte Hacı Bektaş Şenliklerine, İstanbul
Yakacık Kültür Şenliklerine katılır. Yugoslavya’da Ohri’deki şenliklere
davet edilir, O şenliğe katılmayı çok ister. Ancak o dönem içinde Dış işleri’
Bakanlığından süresi içinde izin alınamaz.
Buna çok üzülür
Felteş’in
asıl adı Ahmet Duman’dır. Göbek adı ise Bektaş. Komşunun çocuğu ona Bektaş
diyemez, Felteş der. İşte o tarihten sonra Felteş diye anılır. Felteş adı halk
bilimi araştırmalarında kaynak bir isimdir. Almanya, İngiltere, Japonya, Hollanda,
Fransa ve Amerika gibi ülkelerden
araştırmacılar ve TV. Programcıları gelmiş programlar yapmış ve makaleler
yayınlamışlardır.
Prof.
Dr. Mehmet Eröz, Kırrtıl Köyüne geldiğinde, bir genç Hakka yürümüştür. Başında
sabaha kadar saz eşliğinde ağıtlar, nefesler söylenir. Hemen bir bağ kurar. Bu
gelenek Orta Asya’dan günümüze gelen kopuz ile ağıt yakma olarak günümüze
taşınmıştır. Onu saptar, hazırladığı Tahtacılar Kitabında bunu vurgular.
Yaşamı
boyunca, hep gençliği ve genç olmayı sevdi. Genç olmayı, genç kalmayı başardı.
Gittiği yerlerde yaşını sorduklarında: 1960 yılında, iki yirmiyi atarsan 22
yaşındayım. 1980 yılında ise üç yirmiyi atarsan, 22 yaşındayım. Yanıtını
vermiştir.
1959
yılından, 1981 yılına kadar bütün çağrıları karşılık beklemeksizin kabul etmiş,
sırtına hırkasını geçirmiş, kırmızı fesini başına giymiş ve çöğürünü elinde
koşmuş oradan oraya. Mengileri, samahları, ağıtlarını çalmış, çığırmıştır.
Mengiler:
Keklik Olsam Yuva Yapsam, Pınarbaşı Ben Olayım, Türkmen Mengisi, Horasan Mengi
Pınara Vurdum Kazmayı, Kalenin Dibinde Koyun Güderken, Kemenem Var, Evlerinin
önü.
Samahlar
: Muhammet Ali Samahı, Turnalar Samahı, Aliyar Samahı, Kırklar Samahı (Dovaz
İmam), Öngürü Dağı Samahı .
Ağıtlar:
Geyik Ağıdı, Heveslik Eyledim, Gitti Dağlar Benim Kuzum Gelmedi, Ölüm var
Neyleyim Dünya Malını, Askere Ağıt, Gelin Ağıdı, Kozan Dağı.
Nefes
ve Demeler : Höykürme, Sorgu Eyledik vs.
MEVLANA /
HÖYKÜRME
Seydim, Seydim
Seyd Ahmet
Ulu Şahım
Muhammet
Muhammedin
yolları
Has bahçenin
gülleri.
Has bahçede bir
kuyu
İçinde zem zem
suyu
Eğildim bir su
içtim
Kanatlandım göğe
uçtum.
Uçmak kapısında
bir üzüm
Hürüler düzüm,
düzüm.
Hürülerin hocası
Bu gün Cuma
gecesi.
Getirdiler
deveyi
Bindirdiler
Ali’yi
Ali kitap
getirdi
Cümlemize
yetirdi.
Zeybek: Körmenli Zeybeği.
Çalıp,
çığırmanın ötesinde bir deryadır. Alevi-Tahtacı inançlarını bir ocak dedesi
kadar bilmekte, Pir Sultan, Şahatay, Kul Himmet’in deyişlerini, nefeslerini,
demeleri belleğinde tutar, sırası geldiğinde söyler. Zaman zaman da
belleğini tazelemek için cönkü’ne bakar. Hevesli gençlere cönk’ten
nefesler yazdırırdı.
Anılan
cönk, Celal Necati Üçyıldız ve Araştırmacı
Yazar Hilmi Dulkadir tarafından yayına hazırlanmıştır.
1
Mayıs 1969 yılında Kırtıl köyünde TRT ekibi Yapımcı Adem Yavuz yönetiminde
Silifke Belgesini hazırladılar. Felteş Dede çaldı, söyledi; gençler, yaşlılar
ayrı, ayrı oyunlar oynadılar. İki gelinle tahta biçti. Coştu, kendi de oynadı.
TRT
Çukurova Radyosu Program Müdürü Kemal Öğretmen, Felteş Dede ile program yapmak üzere Kırtıl’a gitti. Onunla
bir dizi proğram yaptı. “ HALK MÜZİĞİNİ YAŞATANLAR” programının sinyal müziği;
“ TÜRKMEN MENGİSİ” ile yankılanıyordu. Her programda:
“ Dere dere
gidelim.
Kara koyun
güdelim,
İkimizi
görmüşler,
Haydi inkar
edelim.”
O
coşkulu söyleşiye eşi Cennet Duman, oğlu Mehmet Duman kemanı ile katılıyordu.
Halen
TRT Çukurova Radyosu arşivinde,1975 yılında kayda alınan; Pınara Vurdum Kazmayı, Evlerinin Önü Zeytin Sekisi, Aşağıdan Gelen
Telli Turnalar, Yemen Ellerinden bir Dev Yürüdü, Kırklar Samahı, Geyik Ağıdı,
Heveslik Eyledim Yavru Getirdim (Ağıt), Kozan Dağı Ağıdı, Körmenli Zeybeği gibi
ezgileri bulunmaktadır.
Türkiye’de
Halk Bilimi’ne katkı sunan: Muzaffer Sarısözen, Ahmet Kutsim Tecer, Halil Bedi
Yönetken, Rauf Arseven, Behçet Kemal Çağlar, Ümit Kaftancıoğlu, İrfan Ünver
Nasrattınoğlu ve yazar ve şairlerden Fakir Baykurt, Osman Atilla, Osman Şahin
Felteş Dede ile söyleşi yapmış, derleme yapmışlardır.
TRT
program yapımcılarından; Tanju Bayramoğlu, Adem Yavuz, Çetin Öner, Ali Bozkurt
TRT arşivlerine, önemli derlemeleri kazandırmışlar.
Kültür
Bakanlığı Milli Folklor Dairesi (Sonraki adı Halk Kültürünü Araştırmaları Genel
Müdürlüğü) araştırma grupları zaman
zaman gelmiş, derleme yapmışlardır.(Nail Tan, Yaşar Doruk, Hayrettin İVGİN)
Üniversitelerden
özellikle; İstanbul Üniversitesinden Prof. Mehmet Eröz, Ankara Dil Tarih
Coğrafya Fak.Prof. Metin And, Prof. Nurhan Karadağ , Prof.Dr. Berat Alptekin,
gerek kendileri ve gerekse öğrencileri aracılığıyla Felteş’den derlemeler
yapmışlar, tez çalışmalarını yerine getirmişlerdir.
Felteş
Dede 15 Eylül 1981 yılında Erdemli de kızının yanında Hakka yürür. Sazı, her zaman giydiği cepkeni
yok. Olsa onu Kırtıl Köyü müzesinde onurla sergilerdik. Onun çalıp, çığırdığı
ağıtlar, nefesler, mengiler, samahlar hala çalınıyor, çığrılıyor. O her zaman
bizim ile, öğrettiği mengi ve samahları öğretmeye devam ediyoruz.
Kaynak
:
- Kemal Öğretmen in 1975 yılında TRT Çukurova Radyosunda derleme kayıtları.
- Dr. Halil Atılgan‘ın derlem çalışmaları.
- Hilmi Dulkadir’in İçel Kültüründe yer alan söyleşisi.
- Sadık Taşucu‘ndan 1970 yıllarda dinlediklerim.