Bir daha tavşan…
Aslında tüm hayvanlar…
Aslında sevgi…
+++
Bana düşen “cezaya” gelince; ola ki bir yerde bir tavşan mı gördüm, yeriyle yurduyla asla kimseye söylemeyeceğim. İlle de sevgi mi, o zaman “Düşümde ya da gökyüzünde bir tavşan gördüm” diyeceğim…
+++
Olay şu; Özgürlük Yolumda sabahları erkenden yürüyüş yapıyorum ya, yıllar önceydi, aynı tavşan mıydı bilmiyorum, neredeyse her gün bir tavşanla karşılaşıyordum. Bir gün aşağılardan taakk bir tüfek sesi! Tavşana atıldığını hissettim. Zaten tavşanla da karşılaşmaz oldum!..
+++
Bir iki yıldır bir tavşanla yine karşılaşmaya başladım, hatta birinde iki tavşanla. Bu iki tavşanın birisi yavruydu, belli. Sonra o yavruyu bir daha göremedim.
Kalan tek tavşan belki de buraların son tavşanıydı. Her gün ya da gün aşırı karşılaşıyordum. Sevgimden, sevincimden bir gün yazdım bile bunu.
Diyeceğim o ki, ertesi gün yine aşağılardan iki el tüfek sesi, taakktaakk!..
Son tavşanı da vurdu birisi! Çünkü günlerdir karşılaşmaz olduk.
+++
Ne diyeyim şimdi ben, (Kendi cezamı yukarıda kestim zaten) etin 700 liraya çıktığı bu zamanda, ne diyeyim!? Yine de sevgili kardeşim, köşede bucakta kalmış tek tavşanı öldürmenin gerekçesi olamaz bu 700 lira, olamaz. Bak ben “çoğum”, ille de o tüfeği doğrultacaksan, tek kalmış tavşana değil, bana doğrult, ben “çoğum!”
Yine de çamsakızı çoban armağanı:
Tak tak tavşan koydum senin adını
Et 700 olunca
Doyurdun mu tek yemek soykırımını
Tak tak tavşan vuran
Bir adam vardı
Biliyordum ki
Kendisi her gün tavşandı.