DOLAR
19,0510
EURO
20,5023
ALTIN
1.211,97
BIST
5.031,98
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin
Az Bulutlu
20°C
Mersin
20°C
Az Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
19°C
Salı Az Bulutlu
18°C
Çarşamba Az Bulutlu
13°C
Perşembe Az Bulutlu
14°C

Nihat MUSTUL

YAZARIN KALEMİNDEN

MUT KÜLTÜRÜNE ÜÇ KATKI

26.06.2019
A+
A-

Bugünkü konumuz, yıllardır hem Nihat Mustul, hem de Mut Çıtlık Dergisi olarak zaman zaman yüksek sesle, zaman zamansa sessizce dile getirdiğimiz, Mut’un üç kültürel sorunudur. Bunu yer yer sözle yaptık, yer yer yazıyla, yer yer etkinlikle. Ama ne yazık ki bu üç konuda da bugüne kadar, insanların bilincine yerleştirmekten başka, somut hiçbir adımın atılmasını sağlayamadık. Ama çabamızı; sözümüzü yazımızı yine sürdüreceğiz.

İlk başta şunların altını kalın kalın bir daha çizelim isterseniz. Mustafa Kemal’in dediği gibi, “Kültür bizim temelimizdir,” kültürümüzü yitirirsek kimliğimizi yitiririz, kültürümüzü koruyamazsak sağlıklı bir gelecek kuramayız. Çağdaş bir kent olmanın ölçüsü artık o kentteki müze sayısından, kültürel ve sanatsal değerlerden geçiyor. Bir kente dev caddeler açabilir, buraları pırıl pırıl ışıklandırabilir, dev gökdelenler dikebilirsiniz. Ama bir tek müzeniz bile yoksa, kültür sanatınız eksikse, yarımsa, eksik kentsinizdir, yarım kentsinizdir.

Şimdi gelelim bu üç konuya:
Birincisi Mut Kültür Müzesi. En çok da bunun için söylendik, yazdık çizdik, toplantılar, etkinlikler yaptık, bu konuyu dillendirdik.
Yaklaşık 12 yıldır bu konuyu dile getiriyoruz. Bu süre içindeki Kaymakamlarla ve Belediye Başkanlarıyla bu konuyu hep görüştük, onlar da sıcak baktılar, onlar da yanımızdalardı. Çünkü sorun hepimizindi. Hatta sözler bile verildi. Ama ne yayık ki somut bir adım atamadık daha.
Bir de, Manav Ali’nin evi böyle bir müze olacaktı. Oğulları Yaşat ve Yılmaz Manav’la Mersin’de, Mut’ta, İstanbul’da kaç kez görüştüm bu konuyu. Bunu asıl sahiplenense Yaşat Manav’dı. Çok istekliydi, her İstanbul’a gitmemde görüşürdük. Projesi hazırlandı, tabelası asıldı ama yaşamı yetmedi. Çalışma da öylece kaldı gitti.

Kültür varlıklarımız; sabanımız, çıkrığımız, çulfallığımız, haranımız, semerimiz, helkemiz, çulumuz, iğneliğimiz, kevkimiz, kirmenimiz… hızla kaybolup gitmektedir. Yeni kuşaklar bunları bilmemektedir. Bu yüzden de aramızda kültür kopukluğu yaşanmaktadır. İşte bu kültür kopukluğunu kültür müzesiyle aşabiliriz ancak, bu kültür varlıklarımızı buralarda sergileyerek. Bugün bu adımları atmazsak, yarın bunları bulamayabiliriz. Bu yüzden bu sorun birimizin değil hepimizindir, yarının değil bugünün işidir.
İkincisi Kale Değirmeni: Eskiden Çınaraltı’nın altında Kale Değirmeni denilen bir su değirmeni varmış. İşte yıllardır bir isteğimiz de buraya bir su değirmeninin yapılmasıdır.
Su değirmeni de bizim önemli bir kültürümüzdür. Eskiden bırakın köylerini, Mut içinde bile epeyce su değirmeninin olduğu biliniyor. Şimdi ise Mut içinde zaten yok, köylerde de bir Kıravga’da kaldı. O da kapanırsa, böyle bir kültür Mut tarihinden sinip gitmiş olacak. Sorumlusu da hepimiz olacağız.
Bu yüzden derdimiz bu kültürü öldürtmemek, yaşatmak, çocuklarımıza da tanıtmaktır.

Üçüncüsü: Çınaraltı Mut’un tarihi ve kültürel bir yeridir ve ortak değeridir. Mut halkının ortak malıdır, buluşma, dinlenme, kaynaşma, dertleşme, şakalaşma yeridir. İkinci adrestir. Peki burada neden bir iki tane Halk Anıtı olmasın! Amacımız hem halkı simgeleyecek, hem de anıtı dikilecek olan halk insanını yaşatmaktır.
Peki bu bir iki kişi kim olabilir, nasıl belirlenmeli bunlar? Bir kere halkın sevdiği, bildiği, herkese mal olmuş birisi, birileri olmalıdır. Ve de burada çok oturmuş, burada anıları çok olanlar…
Buraya en iyi anıtı dikilecek iki kişi kim biliyor musunuz? Aptal Bayram (Bayram Usta) ve Avukat Cofili. Çünkü ikisi kadar anısı olan yoktur burada ve ikisi de halk insanıdır.
Hadi bakalım, hepimize görev düşüyor bu konuda… Birinci sorumluluksa belediyemize…
Örneğin elinde bu iki insanın fotoğrafı olanlar…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.