Mut’ta Kına Geceleri Cuma günü
öğleden sonraları veya akşamları kadınlar tarafından, geniş bir kapalı alanda
yapılırdı. Bu kapalı alan; düğün Pınarbaşı Mahallesi’nde ise, Mebus Ali
Efendilerin taşlığı, düğün Kale Mahallesi civarında ise Musta Onbaşı’ların
orada (söylendiği gibi yazıldı) yapılırdı.
Kadınlar, kınanın yapılacağı yere; bebeği olanlar kucağındaki çocukla veya yürüyorsa elinden tutarak, en yeni entarilerini giyerek gelirlerdi. Düğünün kınası, bu şekilde, çoluk çocuk toplanan kadınlar arasında yapılırdı. Düğün sahibi, çalgıcı olarak Ortaköy’den Selver’i veya Kelköyden Körkız’ı getirirdi. Çalgıcı bir kenara oturur, önüne içinde kömür yanan bir mangal konur, bu mangal çalgıcının Def’ini sık sık ısıtması için kullanılırdı.
Kına başlar, gelin bir köşede anası ile üzgün vaziyette oturmaktadır. Ortada oyuna kaldıran bir kişi bulunur, bunun görevi oyuna kalkmayanları kolundan tutarak ortaya oyuna çekmektir. Oyun oynamaya çekilen ısrarla oyun bilmediğini söyleyerek zorla ortaya getirilse de, Selver “Benberi, benberisin yallah yallah benberi…” diye çalmaya başlayınca, o oyun bilmeyen kadın, oyun üzerine bütün hünerini döktürür, zorla oyuna kaldırıldığı halde yerine zor otururdu.
Çalgıcı Selver’e her oynayan ortası delik 2,5 kuruş atardı. Selver iyi oynayan olursa iştahla çalar, Def’in ortası ortasına vururdu, oyununu beğenmediği olursa gevşek gevşek çalardı… Vakit ilerlemeye başladığında, gelin ortaya gelirdi. Yüzü allıkla örtülüdür. Bir tepsi kına gelir kına yakma başlar, gelinin her iki eline de kına yakılırdı. Bir taraftan da “Çattılar ocak taşını, vurdular düğün aşını, çağrın gelsin anasını, yaksın kızının kınasını…” diye diye Selver çalar, başta gelinin anası olmak üzere, hısım akrabalar başbaşa vererek hüngür ağlarlar, onlar ağladık sıra Selver daha dokunaklı havalar söylerdi. Örneğin “Gesi bağlarından gelsin geçilsin…” türküsünü bağlayarak kınayı sonlandırırdı.
Bizler ilkokula gidinceye kadar bu kınalara erkek çocuğu olarak girebiliyorduk, okula gittikten sonra almaz oldular büyüdünüz diye. Hatta bazı kadınlar, okula giden çocuklarını da kınaya getirdiklerinde, diğer kadınlar, “babasını da getirseydin bari…” diyerek kızarlar çocuğu çıkarırlardı.
Kınageceleri kadınlarımızın yegane eğlenceleri idi.
Nerden nereye…
NECATİ UĞUR GÜRGEN