Dünyanın en para etmez evi, en penceresiz evidir.
Aykırılar biraz da, eşek döneminde uçağa, uçak döneminde eşeğe binenlerdir.
Kendime henüz yazar/şair diyemesem de, kendimden biliyorum, dallarındaki yeni çiçeklerini yeni bir çiçekle en çok unutanlar yazarlar ve şairlerdir. Bu yüzden de “Gelin Ayşeler”, “Ayşe Gelinler” olurlar.
Kulaklarımı patlatacak dağların sesi!..
Kullandığın sözü sorgulamıyorsan, istersen bin kere “Atatürkçüyüm, laikim, bilimden yanayım” de, hepsi “fasa fiso!”
Herkesin ve her şeyin öğrencisiyim.
Herkes gitti ikiniz kaldınız. Ah size deli deseler, varsın size deli desinler!
Sevgisizliğin, kinin ve tiksintinin, (nefret) bırakın sevgiye dönüşmesi, zararsızlaşması bile yıllar alabilir. Bu yüzden eğitim ve kültür, bir yıllık birkaç yıllık bir olay değildir.
Ağlatmayın kadınları. Çocuklar doğmadan yaşar annesinin gözyaşlarını.
Salgın ölümleri azalsın diye, bir ay kadar önce yatsı zamanı, en yüksek sesle bütün mahallelerde, bütün kentlerde, bütün memlekette bir ses duyuldu, bir anda. Çok insan şaşırdı buna, alışamadı kolay kolay. Ama şimdi öyle bir alışıldı ki, sanki sıradan bir ses, duyuluyor mu duyulmuyor mu, belli bile değil. Ama belli olan bir tek şu var ki; ölümler çoğaldı, çoğalıyor da…
Özlemle koşuyorum, uçarak; üç adımla insana, altı adımla doğaya, on adımla ikisine de!..
On dakikalığına çarşıya gelmiş on ayı, on balina
Pencere, çarşı, dünya, yol, şu bu, şey mey
Ve erken doğumdur bütün çiçeklerim
Ülkeleri yönetenler gerçekleri gizlemek için harcadıkları emeği onları kabul etmek için harcansaydı, Türkiye de, dünya da bambaşka olurdu.