DOLAR
35,6369
EURO
37,1393
ALTIN
3.149,86
BIST
9.999,55
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin
Parçalı Bulutlu
14°C
Mersin
14°C
Parçalı Bulutlu
Perşembe Açık
15°C
Cuma Çok Bulutlu
15°C
Cumartesi Çok Bulutlu
14°C
Pazar Açık
16°C

2023 VE TÜRKİYE

A+
A-

2023 özlemi cumhuriyetimizin 100. Kuruluş yıldönümüne ithafen yapılmış gurur verici bir söylemdir. Bir asrı devirmiş bir cumhuriyet, devlet tecrübesi ve daha da mükemmelleşmiş kurum ve altyapısı ile büyük devlet tasavvurunun işaretidir.  Cumhurbaşkanımızın sürekli dilinden düşürmediği 2023 hedefleri için devlet olarak sadece kutlama etkinlikleri yapılması ve söylem dışına çıkılamamış olması bu hedefin ciddiyetini ortadan kaldırmaktadır.

Büyük devlet tasavvurunun gerektirdiği gelişme ve ilerlemeyi gösteremeyen bir idare maalesef koyduğu tarihsel hedeflere ulaşamayabilir. Devletlerin ayakta kalması ve ilerlemesi konusunda sadece hayaller kurmak yeterli olamaz. Coğrafyamızın jeopolitik şartları ele alındığında devletleri yerle bir eden siyasi olayların, toplumsal sancıların bir kelebek etkisi ile etrafa nasıl yayıldığının bir çok örneği tarihin not defterinde mevcuttur.

2023 özlemi hali hazırda bekleyen bir tarihsel süreç değildir. 2023 devletimiz için aydınlık, apaçık görünen bir hedef değildir maalesef. Türkiye Cumhuriyeti Devletini tasfiye etme eylem ve faaliyetlerinin içeriden ve dışarıdan sürekli  olarak desteklendiğini biliyor ve gözlemliyor olmak aklını ve fikrini kiraya vermemiş, hür vicdan ve düşünce sahibi ülkemiz aydınlarının en büyük korkusudur.

Siyasi bir söylem ve tavır olarak sürekli gündemimizde olan İslamcılık, maalesef saf ve temiz Anadolu müslümanlığının önüne geçmiş ve hareket ve ideolojik liderleri tarafından yığınları peşinden sürüklemiştir. Bu sürüklenme bilinçsiz ve kontrolsüz bir şekilde devam etmektedir.

İslâmcılık; İs­lâm dünyasının içine düşmüş bulunduğu derin krizi açıkça ve gizlenemez bir tarzda iliklerine kadar hissetmeye başladığı XIX. asır Osmanlısı’nda orta­ya çıkan, zamanla değişik mecrâlardan akarak Cumhuriyet’e de intikal eden, fakat 1960’tan îtibâren kökle­riyle bağlarını kopararak başka renk­lere bürünmeye başlayan, kültürel ve siyâsî bir akımdır. Sadece dini bir anlayış ve inanç, ibadet kompleksi olmayan bu anlayışın modernliği reddeden ve tepkisel duruşu kitlelerde en büyük tesirini gösterirken, tehlikeli bazı  anlayışlara da yol açmaktadır.

Tarihin hiç bir çağında (Asr-ı Saadet hariç) ümmet fikri siyasi bütünlüğü sağlayamamıştır. Emevi Devletinin kısa ömrü ve Osmanlı imparatorluğunun 600 yıllık ömrü neticelendiğinde bu sonuçlara dikkat çekilmesi gerekliliğini görebiliriz.

Modern devletçilik anlayışının lağvedilerek, cumhuriyetin milletle ittifakını engellemeye çalışan zihniyetlerin önümüze sürdüğü fikri akımlardan birisi de kozmopolitanizmdir.

Yeryüzü vatandaşlığı manasına gelen  kozmopolitanizmi toplum bir düşünce akımı olarak bilmez, tanımazken, hayat tarzı olarak bilmeyerekte olsa bu tarzla yaşamaktadır.

Bu devletin asli unsuru olan milleti kozmopolitize ederseniz, bunun sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalırsınız.

Kendisini bir millete, devlete ve bir yönetim şekline bağlı hissetmeyen insanların nüfus içerisinde yoğunlaştığı bir memlekette, toprağını, vatanını, bayrağını, devletini sahiplenmeyen insanlar cumhuriyetin devamı noktasında sıkıntıya düşülmesi durumunda kendini görevli olarak hissetmezler.

‘’Bu ülkenin omurgası, asıl taşıyıcı elemanı olan bu insanları kozmopolitanlaştırırsanız, yarın bunun bedelini ödeyemezsiniz; çünki kozmopolitanların intikamı korkunç olur. Zira, anamız vatan, evlatlarından kan bedeli isteğinde vermeğe yanaşmazlar, babamız devlet çatırdamağa başladığında, “zâten benim devletim değildi ki” derler.’’

Yukarıdaki cümle rahmetli Durmuş Hocaoğlu üstada aittir.

Ülkemiz coğrafyamızdaki yangının etkisi ve en başta bahsettiğimiz kelebek etkisiyle müthiş bir göç ve mülteci akınıyla karşı karşıya kalmıştır. Vatansız kalmış milyonlarca mülteciye kucak açmış olmamız ve misafirperverlik gösteriyor olmamız insani değerler açısından çok takdir edilecek bir durumdur.

Fakat savaş sona erdiğinde bile geriye dönmeyecek olan bu insanların bizim coğrafyamıza bırakacak olduğu düşünce vatansızlık olacaktır. İslamcılık düşüncesiyle birlikte  ümmet anlayışı maskesi altında kozmopolitik bir hayatı seçen milyonlar göreceğiz ki sonraki dönemlerde bu topraklar için hiç bir bedel ödemek istemeyecekler ve bedel istendiğinde bu toprakları terkedeceklerdir.

İşte sırf bu yüzden 2023 hedeflerimizin önündeki en büyük engel ve tehlike bu anlayış olacaktır.

Yeryüzü vatandaşlığı anlayışı mültecilerden,öz vatandaşlara sıçramakta ve yaygınlaşmaktadır. Bunun kötü neticeleriyle karşılaşmadan cumhuriyetimizin 100. Yılını görmek istiyoruz.

Nice 100. Yıllar deviren köklü bir cumhuriyet devletimizin yaşaması için gerekli bedelleri ödemeye hazır nesillerin var olması gerçeği biraz da olsa bizi rahatlatıyor.

MUHAMMET KAYHAN

ETİKETLER:
Yazarın Diğer Yazıları