DOLAR
35,9677
EURO
37,1790
ALTIN
3.307,49
BIST
9.951,65
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin
Açık
14°C
Mersin
14°C
Açık
Cumartesi Parçalı Bulutlu
14°C
Pazar Parçalı Bulutlu
14°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
13°C
Salı Çok Bulutlu
13°C

DÖNGÜDE BİR YUSUF ALİ F. BİLİR (*)

A+
A-

NAZIM‘ın dediği gibi: 

“Ben yanmasam, sen yanmasan

Biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıktan aydınlığa“  inanışından güç alarak mücadele verdik. Sonuçta karanlık güçler tarafından gök ekin gibi biçildik. …”

“Kızılçam ormanının ürkütücü ıssızlığında devinen dört can; önde uzun boylu genç adam, onu birkaç adımda izleyen, sırtında bebek sarılı kadınla altı yaşlarında bir oğlan çocuğu, ayaklarında yırtık çarıkları, derin uçurumlu keçi yolunu soluk soluğa tırmanmaktaydılar. “

1950’li yılların, ağalığın tekrar baş kaldırdığı dönemde; köyünde ağa zulmüne isyan eden köylü, Abbas Ağayı vuruyor. Sonra köyden kaçış. Ana, 3 aylık bebek, 6 yaşında oğul… bebek açlıktan ölüyor, Toros dağlarında bir Yörük obası yurdumda isimsiz bir mezar. Dağları, taşları aşıyorlar. Tam kurtulacakken yeni, kuracakları yuvayı düşlerken, Abbas Ağanın adamları geliyor. Kerem’i orada hunharca katlediyorlar. Uzakta onları izleyen eşi Ayşe ve oğlu Yusuf … boynu bükük kente sığınıyorlar. Ana onu okutuyor, öğretmen ediyor. Ama 1968 kuşağının içinde 1970 leri yaşıyorlar. 1990 yıllar, Yusuf ile Elif bir araya geliyor. İşte o devrimci kuşağın romanı. Yazarımız o günlerin içinden gelerek , bu romanı okuyucu ile buluşturuyor. 

“Papazlık deresi, iki yamaca bağ ve bahçe sekisi sıralı. Koyakta kuzeyden güneye , uzak dağlara doğru çınar, ceviz, böğürtlen yarpuz…. Türlü, türlü ağaç, ot ve çiçek eşliğinde gürül, gürül akmaktaydı. Koyak, ötüşen türlü kuş, börtü böcek sesiyle cıvıl, cıvıldı. “

“Bizler, 68 kuşağı gençleri olarak devrimci mücadele başlattık. Emperyalizm ve işbirlikçi siyasi güçlerin faşist baskı ve zulmüne karşı başkaldırdık. İstediğimiz çağdaş, tam bağımsız bir ülke ve sınıfsız, sömürüsüz , özgür ve mutlu yaşayacağımız bir düzendi. Bunu kendimizden çok halkımız için istiyorduk. Ne oldu düşlerimize ? halkımız bizi anlamadı mı? Yoksa biz mi anlatamadık? Sonuç neden bizim düşlediğimiz gibi olmadı? Yenildik mi ? yenildiysek neden yenildik .”

“Anladım ki , geçmişi değerlendirirken, Marx’ın : insanın , hayatın yeni gerçekleri karşısında derinleşip, zenginleşmesi ve kendini aşan düşümce sistematiği oluşturması “  Sanırım , fikrini ve diyalektik materyalist düşünce pratiğini ıskalıyorduk. 68 kuşağı gençliği, politik görüş ve eylemlerinde dünya politik hareketlerinin dönemsel koşullarını gözetip gereğini yaptı. “

 “Yarin yanağından gayrı her şey ortaktır. Diyen Şeyh Bedrettin ‘i dara ağacına astılar. Bedrettin in düşüncesini paylaşan Nazım Hikmet on üç yıl zindanlarda yatırdı.

‘ Gerçekçi ol, imkansızı iste “ diyen Che Guevara‘yı Bolivya dağlarında kurşuna dizdi. Adını andığım o insanlar inançlarından ödün vermediği için gök ekin gibi biçtiler.yenildiler mi ? Hayır yenilmediler. Gün geldi, onların düşleri , düşünceleri gerçek oldu. “

“68 kuşağının gençleri de o öncü devrimcileri örnek aldılar, başlarını eğmeden, umutlarını yitirmeden mücadele verdiler. Baş koydukları yolda gök ekin gibi biçildiler; ama zamanın belleğine ve gelecek kuşaklara önemli bir vasiyet bıraktılar. “

“ 68 kuşağın başkaldırısı bir nostalji değil ; bu günü de ilgilendiren ve insanlar var oldukça yaşacak bir ruh halidir. Bu devrimci ruh, mücadeleye inanların onun sonuçlarından korkmaması gerektiğini göstermiştir. “

Şair ve öykü yazarı Ali F. Bilir ( Ali İhsan Bilir ) 1945 yılında Gülnar da doğar, ilkokulu Silifke, orta okulu mersin de , liseyi Adana Erkek Lisesi, 1969 yılında İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesini bitirir. 1961 yılında başlayan şiir yazma, öyküler, derken ; içinde yaşadığı 1968 kuşağı bir roman olarak karşımıza çıkar. DÖNGÜ DE BİR YUSUF “

16 yaşında bir lise öğrencisi olarak algılamaya başladığım, 12 mart, 12 eylül lerde içimin kan ağlayarak yaşadığımız bir dönem. 1990 yıllar, işte bu kitabı okuyunca yaşamımın bir romanı gibi gördüm. Zaman , zaman duygulandım. Kerem ile Zühre , Yusuf ile Elif; yaşam kaldığı yerde devam ediyor. Abdi Ağa gidiyor, Abbas Ağa geliyor. Toros Dağları, sanki Yaşar Kemal ile dolaşmış o bellerde, ilmik, ilmik işlemiş dağları. O dağlarda Yörükler. O dağlarda ağalığın zulmünde inleyen köylüler. Aynı köylüler, aynı kader.

Devrimci duruş.

O kadar öldürmeye, zindanlarda işkence, zulme karşı, inandıklarını cesurca haykırma. Sözün özü, artık kitabı okuma zamanı. Ellerine, yüreklerine sağlık. Kısa , öz bir roman.

(*) DÖNGÜDE BİR YUSUF /ROMAN / ALİ F. BİLİR – E YAYINLARI

YAZARIN DİĞER ESERLERİ :

  1. Üşüyen sıcak Düşleri- öykü  ( 1994) – E Yayınları
  2. Göç Türküsü – şiir (1995)- E Yayınları
  3. Eleştiriden günceye (1996 )- E Yayınları
  4. Güz anımsamaları – şiir ( 2003) – E Yayınları
  5. Mersin de Aydın olmak – 2005 ( etik yayınları)
  6. Orta Asya dan Toroslara Gülnar ( Dil , Kültür toplumsa yaşam )  – 2016 – Etik – E Yayınları . ( F. Saadet Bilir ile birlikte )
  7. Migration Ballads – şiir ( 2008 )  plain Viev Press – ABD.
  8. Abdulkadir Bulut – Kasaba Lorca – Yaşam Öyküsü- şiir – yazı – F.Saadet Bilir ile birlikte. (2010 ) E yayınları.
  9. Abdulkadir Bulut ‘a Sevgi Sözleri – F. Saadet Bilir ile ) E yayınları.

Yazarımız, May , Güneş Dergisi, Orhan Kemal, Samim Kocagöz öykü ödülleri, İbrahim Yıldız şiir ve Mersin Valiliği ve Üniversitesi tarafından Mersin’de iz bırakanlar ödülü almış bulunmaktadır. 

Yazarın Diğer Yazıları