Bir Pazar sabahı daha uykular yarı bölünerek yola çıkıldı. Çamdüzü, Gökbelen, Gülnar’da sabah çayı içildi. Köseçobanlı, Bardat Pazarı, Moca Geçidi’nde yokuş aşağı virajlar, derken Mersin- Karaman sınırında; ERİKLİ Deresi’ni geçiverdik. Sonra tekrar virajlar, yokuş yukarı tırmanmak, geldiğin yerleri Ermenek Olukpınarı köyünden izlemek. Belkaya Zirvesinde rakım 1500’lerde aşağılara bakmak. Birden karşımızda gölle karşılaşmak.
Araçlardan iniyoruz. Doyasıya aşağılara bakıyoruz. Uzayıp giden Turkuaz Gölü. Bir zamanlar birkaç çayın birleşerek oluşturduğu Ermenek Çayı yatağı sularla dolmuş. Gölün içinde yavaş, yavaş başlayan buharlaşmayı görüyoruz. Karşıda Ermenek ve Mut yolu. Aşağılarda su altında kalan Görmeli Köyü.
Tekrar aşağılara doğru aracımız
iniyor. Biz sola sapıyoruz. Kazancı – Anamur levhası var. Bir süre sonra Zeyve
pazarına ulaşıyoruz. Bir çok yerde olduğu gibi levhalar asılmış. Yayla Pazarı
diyorlar. 500 yıllık Zeyve pazarı adını silmek istiyorlar. Ne kadar
hevesliler. Zeyne’yi Sütlüce yapmak,
şimdi daha iyi anlıyorum; şu Tunceli, Dersim ad koyma yarışını.
Zeyve pazarı girişinde araçlarımızdan
iniyoruz. Rehberimiz Ümit Halit Üçyıldız, değirmen yıkıklarının arasından suyun
gözüne giden patika yola yönlendiriyor. Patika yoldan ilerliyoruz. Suların sesi
geliyor, sonra suları ve dereyi görüyoruz. Patika yolları biraz daha
kolaylaştırsalar daha güzel olacak. Sulardan, taşlardan hoplaya, zıplaya suyun
gözüne ulaşıyoruz. Kış aylarında
fışkıran sular biraz çekilmiş, ama hala nemli toprak gözüküyor. Az ilerde
ağaçların, taşların, kayaların altından bungur bungur suların çıktığını
görüyoruz. Zeyve suları aşağılara doğru
akıyor. Şelaleler oluşturuyor.
Ağaçların altından, kayaların
arasından Pazar yerine doğru gidiyoruz.
Bu gün pazaryeri üniversite sınavı
nedeni ile sakin gözüküyor. Komşu köylerden Kazancı’dan üreticiler gelmişler.
Çilek, kiraz, salatalık, domates var. Fırının basından dumanlar türüyor. Pazarcı
Bahar Teyze kurularını, baharatlarını, kendi ürettiği tohumlardan domates,
biber, patlıcan ilişelerini, fidelerini satıyor. Domates fidesi alıyoruz. Yerli
ince kabuklu, mor, pembe domateslerin fidesi canlı gözüküyor.
Öğle olurken bir saatlik bir gezintiden
sonra tekrar yola çıkıyoruz. Görmeli Köprüsü baraj altında kalmış, Görmeli
Tünelinden geçiyoruz. Tünel ucunda aşağılara giden vadiyi izliyoruz. Aracımız
yokuş yukarı tırmanmaya devam ediyor. Turkuaz Gölü sol yanımızda kalıyor.
Ermenek içine girmeden çevre yolundan
Turkuaz Gölü mesire alanına gidiyoruz. Belediye Sosyal tesislerinde kavurma
balıktan oluşan yemeğimizi yedik. Hevesle aşağı marinaya indik. Nadire
Kanyonuna gidecektik. Hava birden bire bozdu. Daha önce giden tekneden haber
geldi. Dalgalar büyümüş, yağmur başlamış. Tekne turuna çıkamadık. Tesislere
çıkıp, ikram edilen çaylarımızı içip yukarı şehir merkezine çıktık.
Maraspoli Mağarasının önlerine
gittiğimizde, mağaranın kapalı olduğunu üzülerek öğrendik. Daha önce
gittiğimizde görmüştük. Bir mağara içinden eğilerek yürüyorsun. Yola girdinmi
çıkmak yok. Suyun gözüne ulaştığında mutluluk duyuyorsun. Sonra teker teker
çıkıyorsun. Coşkun akan sular, aşağılara doğru hızla akıyor. Ermenek’in ilk
elektriği, bu su ile çalışan hidroelektrik santralinden uzun süre elektrik
üretilmiş.
Poyraz Doğa Gezginleri çevrede yer
alan tarihi evleri gezip, Tekke Parkında çaylarını, kahveleri içtiler. Seyir
terasından Turkuaz gölüne başka bir açıdan baktılar.
Nil Astronot aya ayak bastığında,
heyecanla yürümeye başlar. Bakar ki omzunda tehlizi ile birisi gitmekte, sorar:
“Sen kimsin, nereye
gidiyorsun?”
“Ben Ermenekliyim, birkaç yıl
önce iki Gülnarlı geçmişti. Eğer ektikleri bağlar üzüm verdi ise, tak tak
helvası yapacağım.”
Astronotun hevesi boğazında kalır. Hızla
ilerler gider. Rivayet bu ya, söylence bu ya. Biz de Ermenek’e gelmişken
pekmezden yapılan Ermenek Toros Helva fabrikasına uğradık. Tak tak helva,
şekersiz üzümden yapılan pekmez helvası, üzümden yapılan köpük helvalarımızı
aldık. Masalarında yer alan tak tak helvanın tadına baktık.
Gün kindi olurken, Ermenek’ten
ayrıldık. Artık Ermenek – Mut yolu birkaç yer hariç yapılmış. Dönüşte Gezende Barajını
yukarılardan izledik. Oralara da balık çiftlikleri kurmuşlar. Ermenek Suyu
aşağılara indikçe barajlar yapıp, elektrikler üretmeye devam etmişler.
Hamam önü köyü yakınlarında Suçatı
denilen yerde Ermenek Çayı ve Göksu Çayı birleşerek Göksu Nehri olarak akmaya
başladığını gördük.
Yörede bir bilmece var.
“Eğri gider, büğrü gider, Silifke’ye
doğru gider.”
Yanıtı ise bilin bakalım nedir?
Mut’a girişte Aydoğanlar Zeytinyağı
fabrikası önünde mola verildi. Zeytin, zeytin yağları, bulgurlar alındı.
Kültür gezisine Ankara’dan TRT
Yönetmeni Nevzat Üçyıldız, Erdemli Ayyıldız Gezginleri yöneticileri de konuk
olarak katıldılar.
Silifke’den çıktığımız saatlerde, tekrar Silifke’ye ulaştık. Bir pazar kültür gezisi daha sona erdi. Poyraz Doğa Gezginleri siz sağ olun. Sağlıkla yürümeye devam edin.