Hakk’ın kandilinde gizli sır idim,
Anamın beline indirdin beni.
Ak mürekkep idim, kızıl kan ettin,
Türlü irenklerde yandırdın beni.
Anamın karnında ben neler gördüm,
Yedi derya geçtim, ummana daldım.
Dokuz aylık yoldan sefere geldim,
Bir kapısız hana indirdin beni.
Ben de bildim şu dünyaya geldiğim,
Tuzlandım da çaputlara belendim.
Bir zaman da beşiklerde sallandım,
Anamın sütüne kandırdın beni.
Beş yaşında akıl geldi başıma,
On yaşında gider oldum işime.
Varıp da değince on beş yaşıma,
Bir kuru sevdaya yeldirdin beni.
On beş yaşadım, yirmiye yol oldu,
Otuzunda çevre yanım göl oldu.
Kırk yaşadım hayrım, şerrim bell’oldu,
Hayrımı, şerrimi bildirdin beni.
Ellisinde yolum yokuşa düştü,
Altmışında hazır bildiğim geçti.
Yetmişinde biraz tebdilim şaştı,
Mertebe mertebe indirdin beni.
Sekseninde beratcığım yazıldı,
Doksanında kan damarım üzüldü.
Yüz yaşadım kabirciğim kazıldı,
Şu kara toprağa gönderdin beni.
Karac’oğlan der ki: Yakıp yandırdın,
Aşkın şerbetini verdin kandırdın.
En sonunda Azrail’i gönderdin,
Birden doğmamışa döndürdün beni.
Karacaoğlan