Hele bakın şu leyleğin işine,
Ağustosta uçar gider leylekler.
Aden İskelesi sizin çölünüz,
Orda kılavuzun seçer leylekler.
Aden İskelesi, Arap Dağı’ndan,
Hastalanmış, ayrı düşmüş beğinden.
Deryanın üstünden, Yemen Çölü’nden,
Ordan öte uçar gider leylekler.
Bir millet vardır ki, ağaçta biter,
Kırk güne varışın vadesi yeter.
Deccal, meccal o leyleğe ok atar,
Ordan öte uçar gider leylekler.
Bir millet vardır ki, sade çamurdan,
Onların gününü saymam ömürden.
Bir dağ var yar’altın yarı demirden
Ondan öte uçar gider leylekler.
Bir millet var, tepesinde gözü var,
Deve tabanına benzer izi var.
Çakal derler bir incecik yazı var,
Ondan öte uçar gider leylekler.
Kuh-i Kaf dağına varana kadar
Oradan yavruya kurbanlar adar.
Sultan Süleyman’ı ziyaret eder,
Orda gözyaşını döker leylekler.
Kuh-i Kaf dağının ardını aşar
Oraya varınca yolunu şaşar,
Dünyanın ucunda tuzağa düşer,
Ondan öte uçar gider leylekler.
Bir dağ vardır, sade çakmak taşından,
Bir dağ vardır, hiç aşılmaz başından.
Bir şehir var, varan ölür dışından,
Ondan öte uçar gider leylekler.
Mestine de Karac’oğlan, mestine,
Dostu olan gül alıyor destine.
Bir şehir var, yılan yağar üstüne,
Onu yer de geri döner leylekler.
Karacaoğlan