DOLAR
38,8472
EURO
43,7401
ALTIN
4.032,14
BIST
9.668,36
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin
Açık
26°C
Mersin
26°C
Açık
Salı Az Bulutlu
24°C
Çarşamba Açık
26°C
Perşembe Açık
29°C
Cuma Çok Bulutlu
27°C

Nihat MUSTUL

YAZARIN KALEMİNDEN

İLLE İNSAN DEĞİL, İLLE PARA PUL DEĞİL

A+
A-

Damlama sulama sistemi tarım için, çiftçilik için büyük bir buluş. Hem su kaybını önlüyor hem de sulamayı kolaylaştırıyor. Ama olaya bir de tersinden bakacak olursak, (bu da tümüyle bizim yanlış tarım politikaları yüzünden; bencilliğimizden, açgözlülüğümüzden, para hırsımızdan, vahşi kapitalizmden…) doğa hoyratça yağmalanıyor, başka canlılara yaşama olanağı tanınmıyor.
Diyeceğim şu ki; bu kolaylıkla ve de su kaybını en aza indirmekle dağ taş bağa bahçeye dönüştürüldü, dönüştürülüyor. İnsanlarımızın para hırsı, aslında sağlıklı bir üretimden çok, ölçüsüz tüketim hırsı, aldı başını gidiyor. Nerede bir damla su var hemen boruya alınıyor, doğa hoyratça tarıma açılıyor. Bu dünyanın tek sahibi insan sanki!
Bu yüzden de dereler tam takır kuru bakır. Zaten nice su kaynakları yıllardır kurudu gitti.
Peki ya dağlardaki hayvanlar, kuşlar, börtü böcek n’olacak?..
O kadar bencilleştik ve açgözlü olduk ki, bırakın hayvanları kuşları, komşusuna bile su vermek istemiyor çoğumuz.
Sorun tek tek kendimizde olsa da, aslında kapitalist sistemin ürünüyüz hepimiz. Ve de bu tür sorunları bu çarpık sistem kaldığı sürece değil, bunu aşarak düzelebiliriz ancak.
Peki nereye varacak bunun sonu, neler kazanacağız ya da yitireceğiz bu gidişle?..
Çalı çırpı alanlarının elbette tarıma açılması önemli, buna kimse karşı çıkmıyor zaten. Karşı çıkılan, bu işin plansızca ve hoyratça yapılması. Derelerin suyunun kurutulması, çalının çırpının, börtünün böceğin, kurdun kuşun, kekiğin kekliğin düşünülmemesi…
Geçenlerde, Mut’un suyu en bol köylerden birisine gittim. Orada da dağ taş bahçeye dönüştürülmüş. Dört mevsim su akan derede bir gram su yok. Ağaçlar kurumakla boğuşuyor, kuruyanlar bile var. Peki nereye gitti buranın kuşları, böcekleri, ne olacak o güzelim ağaçları?..
Tıngırında değil kimsenin. Korkunç bir bahçe yapma yarışı! İsrailliler bile katılmış dev bahçelerle bu yarışa.
Tamam, meyve sebze yetiştirelim ama derelerimizi de kurutmayalım arkadaş, kuşlarımızı hayvanlarımızı da yok etmeyelim. Doğru olan bu. Her şey bağ bahçe, para pul değil, kesinlikle değil. İlle bugün değil, bugün kadar da yarın, ille insan değil, insan kadar da başka canlılar…
Çocukluğu, gençliği, yaşamı bu tepelerde, bu yamaçlarda geçen birisi, iki yıl sonra buralardan bir daha geçse, buraları tanıyamaz durumda Ne yazık ki böyle, ne yazık ki!..
Geçen gün yine bir arkadaşla Sertavul’a gidiyoruz, yollarda onlarca sığır tırı, gemilerle Taşucu limanına getirilen sığırlar…
Yine, Mut’un her yerini gezen birisiyim, davar/koyun sürülerinin azaldığı o kadar belirgin ki… Onların beslendiği çalılık alanlar birkaç yıl içinde bağ bahçe oldu şimdi. Bu yüzden de kasaplarda keçi eti bulmak git gide zorlaşıyor.
Velhasıl, o öykü bu arkadaş!

Yazarın Diğer Yazıları