İçinizin aynasıdır
gözler.
Kara yılan gözlüler, bahar gözlüler, temmuz gözlüler,
Kahverengi, ela, yeşil, yavru balaban gözlüler…
Neler gördünüz kim bilir, neler?
Sevdiniz sevdalandınız,
Kimini gerçek, kimini gıyabında öptünüz.
Üç ayrı erkek sevdi çoğunuz.
Babanız, yavuklunuz bir de
Terk edemeyeceğiniz tek erkek: Oğlunuz.
Üçünü de siz doğurdunuz.
Çıplaktınız, anaydınız, onurluydunuz.
Aynalı beşikti kucağınız.
Bere uçlu memelerinizdeki ak süt
Ağız tadımız, damak tadımız.
Adınız neydi, adınız?
İsimsiz birer kadınsınız.
Daha çıkmadan kırkımız
İlk duyduğumuz ezgi, ninniydi.
Ayrılıklara döktünüz acı yaşları.
Gelinlikler giydirip tabutlara
Çektiniz sürmeyi yıldızlara.
Yaka yırtıp diz dövdünüz pişmanlıklara.
Doğurduklarınız: Saçı uzun aklı kısa dediler,
Aşağılandınız, utandınız…
Doğurmaz olaydınız, siz doğurdunuz.
Öpülesi ellerinizle patlattınız şamarı.
Dövüleceğini öğrettiniz kızlarınızın.
Hem gerçek hem de hayaldiniz.
Merdivenler dayadınız aya düğünlerde.
Halaylar çekip gerdanlar kırdınız
Saçları rüzgara verdiğinizde,
Bakmadık mı, sevmedik mi, koşmadık mı?
Tül perdelerin arkasından bakarken
Pek de masum değildiniz hani.
Gelinlik giyip göçmen kuş oldunuz
Sevdiniz baharı, nisanda yağmuru.
Kınalı ellerle yoğurdunuz hamuru.
Kendiniz açken, doyurdunuz başkasını.
Ölüme mahkumken can doğurdunuz.
Severken ateş kırmızı,özlerken griydiniz,
Şeytana ters giydirirken pabucunu
Korkulacak bir tilkiydiniz.
Fidandınız; dikildiniz,
Oyalı mendiller kurutuldu dalınızda.
Güldünüz; budandınız,
Bayram armağanları gibi sunuldunuz.
Aykırı aşklar yüreğinizin kuytusunda.
Yalanlar; allı pembeli, ebruli
Bilmem ki başka ne demeli!
Geçip gidiyor hayat! Of aman aman!
‘Kuzum’ derdi mavi gözlü içli anam!
Ve bahar gözlü sarı sevdam.
Gözleriniz gözlerimde ayan beyan.
Gözlerinizdi benim aynam.
İkinizi de çok sevdim, gerisi yalan…
KERİM HANEDAN