DOLAR
35,9782
EURO
37,3485
ALTIN
3.315,97
BIST
9.868,84
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin
Açık
14°C
Mersin
14°C
Açık
Cumartesi Parçalı Bulutlu
14°C
Pazar Hafif Yağmurlu
14°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
13°C
Salı Hafif Yağmurlu
13°C

Meryem UYSAL

BİLLURİ

Konya Günleri

A+
A-

AMCAM AHMET UYSAL’IN HATIRALARI – 22

Tabi o sırada Konya’da üç kardeşin üç karısı var. Bunları geçindirmek büyük mesele. Ali ağamın karısı Ayşe yenge benim hanımım Ayşe’yi koruyor ama o da Mahmut ağamın Müjgan’a cephe alıyor.

Küçük kardeşlerim Kerim ve Nebi benim yanımda kalıyorlar. Ayşe yenge benim hanımı “Sen deli misin? 6 aydır sen bakıyorsun biraz da Müjgan baksın. Ben de bakarım ama benim çocuklar var” diyerek dolduruyor. Gayet planlı ortalık karışsın yeter. En sonunda birlikte bir at arabası çağırdılar. Kerim ile Nebi’yi tahta bavullarıyla beraber arabaya koyup Mahmut ağamın evine gönderdiler. Müjgan ise onları kapıdan bile sokmamış Kerim ve Nebi aynı arabayla geri geldiler.

Küçük kardeşlerim hem Ali ağama hem Mahmut ağama büyük yüktü. Bunu anlamak benim için oldukça zordu. Lafa gelince Ali ağam benim evde yerler benim evde yatarlar derdi oysa. Aslında söyledikleri gibi bu hizmet onlara düşerdi. Onların ise çocuklara söyledikleri tek şey vardı “Okuyup da ne olacak?”. Ben onların okuması için elimden geleni yaptım. Fakat sonunda ben düşman onlar dost oldu.

1959 senesinde ortaokul ve liselerde şapka ve kravat mecburiyeti vardı. Şapka 1 lira kravat 75 kuruş idi. Benim param yoktu. Şapkayı ne Ali ağam ne Mahmut ağam aldı. Kardeşlerim şapkayı bir hayırseverin okula bağışladığı şapkalardan temin ettiler. Kravatı da ben aldım. Kumaş kravat alacak param yoktu. Onun için ucuz olan naylon kravatlardan aldım.

Kerim ve Nebi Adana’da yurtta kalıyorlar. Babamın yurt parasını ödeyecek hali yoktu. Hayatımda ilk aldığım aylıktan Kerim ve Nebi’nin yurt parasını ödedim. Benim evde senelerce bunun kavgası sürdü.

Konya’da değirmende üç kardeş keçi alıp kesiyoruz. Üçe taksim ediyoruz. –Adalete dikkat- arka bacaklar Ali’ye, ön bacaklar Mahmut’a, kemikli gövde bana. Hepsi ayrı ayrı tartılıyor. Keçinin alış değeri üzerinden hesap ediliyor. Ali ağam “Ahmet sen kalabalıksın” derdi ancak gövdede ne kadar et vardı. İkincisi Kerim ve Nebi benim çocuğum değil kardeşlerimdi ve aynı zamanda onların da kardeşleriydi. Ben onlara baktığım için kimse bana ücret de ödemiyordu. Bu nasıl bir adalet anlayışıydı.

Yine bir gün Siirtli biri küçük un değirmeni almak için bize geldi. Değirmeni ona sattık. Adam üç adet Siirt seccadesi verdi. Üçü de ayrı ayrı kalitedeymiş ben farkında değilim. Ali ağam fark edip en iyisini en alta koymuş. Bize “Çocuklar siz üstten alın ben en alttakini alayım” dedi.

Günün birinde hesap gördük. Mahmut ağam ve ben hesabı bilmeyiz. Kendi alır, kendi satar. Çocuklar 120 bin lira kazanmışız dedi. Sonra da yanlış olmuş diyerek 90 bine ardından 72 bine kadar düşürdü. Nihayetinde ayrılırken beni 1000 lira borçlu çıkardı. Sene 1961 Ağustos ayı.

Elbette irmik işi çok iyi gitmişti. Ben eve gitmeden 24 saat çalışıyordum. Usta, ustabaşı, hamal her şey benim. Ama bunların kıymeti yok. Bütün işi yapan Ali ağam. Kapıdan gelir moral bozmak için ne varsa sayar, gider. Zerrece takdir yok. Hep tenkit. Karısı bir yerden kendisi bir yerden. Durumu değerlendirdiğimde ben orada bir istikbal göremedim ve Almanya’ya gitmeye karar verdim.

BİLLURİ

Meryem UYSAL

Yazarın Diğer Yazıları