DOLAR
32,3347
EURO
35,1658
ALTIN
2.244,39
BIST
8.718,11
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin
Az Bulutlu
18°C
Mersin
18°C
Az Bulutlu
Çarşamba Gök Gürültülü
17°C
Perşembe Az Bulutlu
16°C
Cuma Az Bulutlu
16°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C

Nihat MUSTUL

YAZARIN KALEMİNDEN

KÜÇÜK YAŞAM KESİTLERİ / 19

19.05.2021
A+
A-

Parktaki sabah yürüyüşlerimde bir haftadır bir kadın görüyorum. Benden birkaç yaş büyük gibi. Ben yürüyorum o oturuyor ama. Kafama takılsa da, niye oturduğunu hiç bilmiyorum.
Nedense bugün, tam önünden geçerken beni durdurdu. Durunca daha bir dikkatli baktım yüzüne. Gözleri bomboştu ve korkunçtu! Sözleri de öyleydi:
“Gardaş bee, insanın canına tak ettiyse bu dünya, canına kıymaktan başka yolu kalmadıysa, bunun en kolay yolu nedir, bunu bana deyver ha!?”
Donakaldım birden ve şunu söyleyebildim ancak:
“Bunun yanıtını iki gün içinde sana söyleyeceğim!”
Eve nasıl geldiğimi bilmiyorum. Aklımı mı oynattım yoksa, bunu da bilmiyorum?
Değil iki günü, iki saati bile bekleyemedim!
+++
Birisi alnı sakar bir oğlak, birisi bir yaşında bağırtkan bir bebek.
İkisinin de anası öldü!
Oğlağa katran dalı tütsüsüyle yeni bir ana bulundu. Arkasından büyüdü büyüdü keçi oldu bu oğlak, bir Kurban Bayramında da kurban oldu.
Bebeğeyse bulunamadı ne yeni bir ana, ne de devlet ana. Arkasından da büyüdükçe evsiz oldu bu bebek; dilenci oldu, yalancı oldu, hep kurban oldu!
+++
Cevizli şeker bandırmasını (halk arasında sadrazam da deniliyordu) çok seviyordu. Pekmezlisini de sevebilirdi belki ama o hem çok pahalıydı, hem de şekerli olan kadar etkili değildi; iliklerine kadar yayılan apayrı bir keyif vermiyordu.
Ama kafasına takılan iki sorun vardı. Birincisi sağlıktı; aşırı kiloluydu, hatta çok ilerlememişse de şeker hastasıydı. İkincisiyse ev halkıydı; onların şekerden, şekerli yiyeceklerden uzak durması, “bandırma hastalığına” yakalanmamasıydı.
Hastalığı ağır basıyordu. “Atın ölümü arpadan olsun” bayramını yaşayacaktı ille de. Haftada değil, ayda değil, yılda bicecikti, bicecikten bir şey mi olacaktı sanki!?
Dayanamadı bir gün. Bir kilo bandırma alıp, atlayıp arabasına, sür, dağa gitti. Orada doya doya yiyecek, iliklerinin açlığını susturacak, yürüye yürüye de yediğini eritecekti.
Dağda tanıdık bir çoban bandırmaya ortak oldu da, büyük bir sıkıntıya girmesinden, belki de ölmesinden kurtarıverdi Tosun Ali’yi.
+++
Bu yıl çok zor geçti onun için. Salgından annesi öldü bir, işten atıldı iki, iki kez soyuldu üç, nişanlısı nişanı bozdu dört!..

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.