Demokrasi ile yönetiliyoruz. O zaman bu yönetim sisteminin temel ilkelerine ve kurallarına da uymak zorundayız. Eğer başka bir iddiamız,hedefimiz ve gizli ,kapaklı isteklerimiz yoksa demokratik yönetim sisteminin kurallarına riayet etmekle yükümlüyüz.
Milli egemenlik ilkesi bu kuralların en başta gelenidir. Yönetme yetkisini millete veren bu sistem sayesinde milletler kendi geleceklerini tayin etme ve bu süreçte yönetilme tercihlerini belirlerler.
Bu tercihlerini belirlerken de en sağlıklı biçimde tercih ortaya koyabilmek için seçme ve seçilme haklarına sahip olan milletler,özgür iradesiyle ve katılım sağlayarak karara varırlar.
Demokrasilerde
milletin etkin ve aktif olarak bu sürece destek vermesi en vazgeçilmez
kriterdir. Temsilcilerini belirlerken devlet kurumları ve mevcut yönetimin tüm
millete eşit ve adaletli davranması gerekmektedir.
Temsilde
adalet olabilmesi için herkese ve her görüşe eşit ve tarafsız davranması
gereken devletin belli bir zümre,grup veya düşünceye tolerans göstermesi,taraf
olması demokrasiyi zedeler ve milletin iradesini engeller.
Çoğunluğun
katılımının sağlanabildiği demokratik yönetimlerde en önemli ilkelerden birisi
ise hoşgörü olmaktır.. Milletin kararına saygı duyulmalı ve her düşünceye bir
başka düşünceye ve milli menfaatlere zarar vermediği sürece hoşgörü ile
yaklaşılmalıdır.
Kuvvetler
ayrılığı ilkesi ihlal edilerek demokrasi sağlanamaz. Yasama,yürütme ve yargı
organları tek bir elde toplanamaz. Eğer kuvvetler ayrılığı ilkesi ihlal
edilirse işte o zaman demokrasiden bahsetmek biraz hayal olur.
Seçme
ve seçilme hakkını özgürce kullanan milletin sandığa yansıyan iradesine saygı
duyulması en tepeden başlayarak herkesin uyması gereken bir diğer kuraldır.
Şunu
unutmamak gerekir ki; siyasi partiler devlet değildir. Devletin yönetilmesi
için milletin yetkilendirdiği kurumlardır. İşte o yüzden mevcut iktidara oy
vermemek devlet düşmanlığı değildir. Sadece demokrasinin gereği olarak bir
tercihtir. Seçme yetkisi bulunan her fert bu yetkisini istediği şekilde
kullanabilir. Bu yüzden de suçlanamaz,aşağılanamaz,dışlanamaz ve
ötekileştirilemez. Yönetenler milleti bir ve bütün tutmak için gayret
sarfetmekle yükümlüdür. Aksi taktirde kutuplaştırma,ayrıştırma ve milli iradeye
saygısızlık yapmış olur.
Bir
mahalli seçimleri daha geride bıraktık. Sandıklardan çıkan sonuçları herkes
gördü. Gördü görmesine de acaba sonuçları salim kafayla değerlendirebildi mi?
Bence
hala sandığı sindirebilmiş değiliz.
Birbirimizi
hırsızlıkla ,dolandırıcılıkla suçluyoruz. Normalleşemedik hala. Sakinleşemedik
ne yazık ki!
Bağımsız
yargının denetiminde olması gereken milli iradenin temsil edildiği
sandıklarımızla adaletsizlik şüphelerinin olması endişe verici.
Günlerdir
defalarca sayılan sandıklar varken bazı sandıklarda her türlü itiraza ve çok az
farklar olmasına rağmen sayımın reddedlimesi çok adil gibi görünmüyor.
Aslında
sandıklardan çıkan sonuçlar çok net.
Millet
iktidara ve muhalefete ülkeyi beraber yönetin mesajını çok net bir biçimde
verdi.
Kurumsal
olarak çok fazla sayıda belediyeyi iktidar ve ittifak ettiği partiye
verirken,nüfus yoğunluğu olarakta çok açık bir biçimde metropolleri ve bir çok
büyük şehrin yönetimini muhalefete vermiştir.
Kavga
istemiyor artık milletimiz. Bunu çok açık bir şekilde beyan etmiştir. Kampanya
dönemlerinde her iki tarafında kullandığı dil ve üslubu redderek birbirinizle
iyi geçinin demiştir.
Galip
ve mağlupların birbirini tebrik etmesi çok daha şık ve insani bir durumken
tehdit ve milli iradeyi küçümseyen açıklamalar mesajın anlaşılmadığını
gösteriyor.
Hizmet
ederken rakibine engel olma anlayışı aslında millete hizmete engel olunmak
demektir. Bunu millet takip ediyor ve değerlendiriyor.
Ayakları
denk alma vaktidir artık.
Milli
iradeye saygı gerekmektedir.
Aksi
davranışlar sizleri büyütmez. Tam tersine milletin vicdanında yargılanır ve
değerlendirilirsiniz.
Eğer
demokrasi ile yönetiliyorsak sandığın gör dediğini görecek ve neticelerine
saygı göstereceğiz.
Temel
kural budur.
MUHAMMET KAYHAN