Siyaset,ekonomi,sosyal hayat,tarih,din sebep-sonuç ilişkisi ile anlam kazanır. Sebepsiz sonuç olmaz. Tek yönlü olmak, olaylara kendi penceresinden bakmak insanlardaki benlik duygusunu öne çıkarır. Buda toplumsal olayların çıkmasına, tepkiye tepki ile karşılık vererek hoşgörüsüz bir yapının doğmasına sebep olur. Temelinde cahillik, bilgisizlik vardır. Bilimden uzaktır. Bilim ise, vakıalara dayanan objektif gerçeği aramaktır. Objektiflik ise, insanların hislerini eşya ve olaylara bulaştırmadan doğrudan vakıalardan elde ettiği verilere dayanarak gerçeği yakalama çabasındadır.
Denilebilir ki, objektifliğin olmadığı yerde bilim yoktur. İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerden biri de onun tabiatla yetinmeyip kültüre ve medeniyete yükselebilme kabiliyetidir. Hayvanlar tabiatla yetinirken, insan sahip olduğu soyutlama, genelleme ve yüceltme gibi zihinsel güçlerini kullanarak, en önemli güç kaynağı bilgi ve onun pratik hayata uygulanmış şekli olan teknolojiyi yaratmıştır.
Eğer ki, kişi bencil ise araştırmaz. Mevcut bilgisini muhafaza etmeye çalışır. Kendi bilgisini değerli sanır. Sadece kendini düşünen, kendi fikirlerine sahip çıkmaya çalışan insanlar (cahil) maalesef toplumumuzda oldukça fazladır. Bunların da ortak özellikleri, yeniliğe kapalı olmak, uyum sağlamaya karşı olmak, farklılıklara tahammül edememek en büyük özelliklerindendir. Hayatları hep başkalarını aşağılamakla geçer.Hoşgörüsüzdürler,bencildirler,başkalarının fikirlerine saygı duymazlar. Sadece kendi dünyaları içinde yaşarlar. Oysa insan duyularını ve aklını kullanmak, dış dünya ve kendi nefsi üzerinde devamlı düşünüp araştırmak ve incelemek suretiyle bilgi sahibi olabilirler. Çünkü insan, iradeli ve bilgiye dayanan davranışlarından sorumludur.
Toplum içinde yaşamanın belirli kuralları olduğunu bilmeli. Neyin yasal neyin yasadışı olduğunu, neyin toplum ahlakına aykırı veya değil onu bilmeli, her türlü iyi kötü davranışının bu dünyada ve öbür dünyada karşılıksız bırakılmayacağını bilmeli. Ancak o zaman kötümserlikten uzaklaşır ve hem bu dünyada hem de öbür dünyada mutlu olur. Sosyal medyada olsun, bire bir insani ilişkilerimizde olsun paylaşımlarımızda,yorumlarımızda,yazdıklarımızda,görüşlerimizi bildirirken daha dikkatli olmak zorundayız.
Unutmayın, toplum insanların meydana getirdiği matematiksel bir çoğunluğu değildir. İnsanlar yaşam tarzlarıyla içinde yaşadığı toplumu şekillendirir. Karşılıklı bir iletişim söz konusudur. Hepimizin yasal, ahlaki sorumluluklarımızın olduğunu unutmayalım.
İnternet ortamında, sosyal medyada güzel fikirleri paylaşmaktan çok, duymak istemediğimiz küfürler, hakaretler, aslı astarı olmayan görüşler, haberler, maalesef büyük bir paylaşım kirliliğine sebep olmaktadır.
Ah biraz okusak, biraz araştırsak, olaylara daha geniş bir çerçeveden bakabilsek inanın mutlu bir toplum olmak hiç te zor değil aslında. Hoşgörü toplumunu yaratmak, sevgiyi oluşturmak bizim elimizde. Bu ülke hepimize yeter. Yeter ki, saygı ve sevginin oluşmasında biraz çaba sarf edelim.
Mehmet Ünlü