DOLAR
38,8594
EURO
43,5103
ALTIN
4.020,78
BIST
9.668,36
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin
Az Bulutlu
28°C
Mersin
28°C
Az Bulutlu
Pazar Parçalı Bulutlu
25°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
26°C
Salı Parçalı Bulutlu
24°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
25°C

Nihat MUSTUL

YAZARIN KALEMİNDEN

ADI NURULLAH’TI

A+
A-

Yoksuldu, ilkokuldan sonra okumamıştı, garibandı, dindardı…
Her şeyin ‘alınyazısı’ olduğuna inanırdı…
Çalışma yarışması yapılsa birinci gelirdi, ama “Çalışana Allah verir” diye diye yaşardı…
“Çok şükür” sözünü çok kullanırdı…
50 yaşına gelmişti, ama bu elli yıl 50 metre katkı sunmamıştı yaşamına…
Derken birisi çıkmıştı ortaya…
Diğerlerinden farklıydı bu birisi; kendisi gibi birisiydi; dindardı, namazında niyazındaydı, ağzından “Allah” sözünü düşürmüyordu, dürüstü, gariban yanlısıydı, sarayda saltanatta gözü yoktu, iş verecekti, aş verecekti, dünyaya meydan okuyacaktı, dünya birincisi olacaktı yurdu…
Söylenenler iliklerine, inançlarına, kanına işliyordu…
Ondan başkası yalan söylüyordu, insan kandırıyordu, din düşmanıydı…
Gün gün taparcasına inanmıştı ona, ‘öl’ dese ölebilirdi…
Asla yalan söylemezdi o, asla cebini düşünmezdi…
Adam sayılacaktı artık garibanlar, kendisi…
Sağdan mı kalkmıştı o gün, soldan mı?
Çocukluğundan beri Nurullah’a öğretilmişti ki;
“Çalışırsan Allah verir.”
“Müslüman çalmaz, çırpmaz.”
“Müslüman yalan söylemez, insan kandırmaz.”
“Komşusu açken tok olan bizden değildir!”
“İnsan kinle kanla insan kazanmaz.”
Oysa çalışıyor çalışıyor, bir türlü kendisine vermiyordu Allah.
Yalanla dolanla yüzüyordu gemi.
Gerçekler poyraz gibi çarpmaya başlamıştı yüzüne…
Düşünmüştü ki kendisine verilen bir kaşıktı, kendisinden götürülen bir kazandı…
Dayatıyordu yaşam, dayatıyordu gerçekler…
Ve bir daha düşünmüştü ki, bırakın ceylan derisini, kendi derisiydi koltuklardaki…

Akılsızca kabarmıyordu artık ellerinin içi!..

Yazarın Diğer Yazıları