DOLAR
39,4414
EURO
45,5458
ALTIN
4.367,23
BIST
9.311,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin
Hafif Yağmurlu
30°C
Mersin
30°C
Hafif Yağmurlu
Pazartesi Parçalı Bulutlu
29°C
Salı Parçalı Bulutlu
29°C
Çarşamba Açık
30°C
Perşembe Açık
31°C

Nihat MUSTUL

YAZARIN KALEMİNDEN

ALMANYA İZLENİMLERİ İKİ / 4

A+
A-

Bugün Cumartesi, tatil ya, Dortmund`a gittik. Dortmund Sürth’e 100 km. Giderken her yer ormanlık ve ağaçlar dev dev. Ve de coğrafya dümdüz. Ağaçlar genellikle çınar ve meşe gibi yaprak döken türden. Oysa daha önceki gelmemizde çam ormanlıkları da görmüş ve kuzu göbeği bile toplamıştım. Yine bol bol fabrika bacası. Dev bir kimya fabrikası ki, incecik borularla dantel gibi işlenmiş.
Dört hafta süren Noel Pazarı açılmış burada, 24 Aralık İsa’nın doğum gününe kadar sürecekmiş. Ve dünyanın en yüksek noel ağacının yanındayız; 45 metre yükseklikte, 40 ton ağırlığında ve üzeri 45 bin ışıkla donatılmış. İğne atsanız yere düşmez bir kalabalık. Soğuk olunca herkes sıcak şarap içiyor. Biz de uyuyoruz imama.
+++
Bugünse Pazar, bugün de Bonn’a gittik. Bize yarım saat uzaklıkta. İşte Bonn’un birkaç temel özelliği; Almanya’nın eski başkenti, şirin mi şirin çok güzel bir kent, Beethoven buralı, bir de çok ünlü büyük bir müzesi var.
Bu müzeki; 1945’ten yakın tarihe kadar olan Almanya’yı anlatıyor; İkinci Dünya Savaşını, Doğu ve Batı Almanya’yı, ayrılmalarını ve birleşmelerini; fotoğraflarla, afişlerle, seslerle, her türlü belgelerle. Çok büyük, 4 katlı. Geçmişi yeniden yaşıyor insan, bütün canlılığıyla, İstanbul’dan yola çıkan ilk Türkiyeli işçiler bile var, canlı tarih.
Hani bizim kıyılarda Suriyeli bir bebeğin cansız bedeni bulunmuştu ya, işte o bebeğin fotoğrafı ve 20-30 koruma yelekli bir de sandal var. Oysa bunların nedeni sizlersiniz be kardeşim, sizler! Ne gülünç bir durum!
Akşam oldu eve döndük, bir saattir kar yağıyor. Ahhh, çok dil döküyorum ama bir türlü gönderemiyorum Mut’a, Türkiye’ye! İnsan ne kadar güçsüz daha!
Akşam kar yağdı ya; (yine yağıyor) taa Mut’tan buraya karda yürüyüş yapmak için gelmiş gibi hissettim bir anda kendimi. Ah yurdumun tepeden tırnağına doya doya bir kar yağsa da, onun aklığına baka baka içimiz dışımız ak pak ağarsa! Baktık olmuyor, kar’ın o tertemizliği kurtarsa bizi. Güzellikler uzaksa da düşleri (hayalleri) parasız!
Almanya’da neredeyse bütün yiyecekler hazır iş; paket, kutu, poşet, şişe; 50 gram, 100 gram, 250 gram, yarım kilo, bir kilo, bir tane… Bizde ise bir kilo, bir teneke, bir kasa, bir çuval…
Buzdolapları bunun için küçük küçük şişe dolu, kutu dolu, paket dolu, torba dolu…
Aslında yavaş yavaş biz de buna doğru koşuyoruz. Ama bizimkisi yoksulluktan.
Gezip gördüğüm yerlerde (müzenin dışında) bir tek Almanya bayrağı görmedim daha, görmedim. Bizde ise dağlar taşlar bile bayrak dolu.
Müslümanlıktaki gibi Hıristiyanlıkta da mezhepler var. Bunlar bilinen şeyler olsa da, bilgilerimizi yinelemiş olalım isterseniz: Katolikler, Protestanlar ve Ortodokslar. Katolikler en çok İspanyol ve İtalyanlar, bunlar içlerinde en tutucu olanlar. Protestanlar, bunlar en açıkları, bunlar da en çok Almanlar ve Kuzey Avrupalılar. Ortodokslarsa daha çok Ruslar ve Rumlar, bunlarsa ikisi arasındaki ılımlılar.
Hitler’in çıkardığı 2. Dünya Şavaşını yaşayan Almanya bu sanayiyi, bu kalkınmışlığı, bu anapara (sermaye) birikimini nasıl yakalayabildi acaba?..
Son bölüm için gelecek salıya…

Yazarın Diğer Yazıları