Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin
Az Bulutlu
22°C
Mersin
22°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
19°C
Pazar Parçalı Bulutlu
20°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
21°C
Salı Açık
23°C

Nihat MUSTUL

YAZARIN KALEMİNDEN

OKUMAK YETMEZ Kİ

A+
A-

Bizim buralarda bir adam var. Bildim bileli Cumhuriyet Gazetesi okur. Bir de seçimden seçime oy kullanır. Hepsi bu. Kendini doldur doldur ama doldurduklarını hiç kullanma! Kendinden başka neye yarar ki! Bir gölete benzetirim bu adamı hep; ağzına kadar su dolu ama çevresindeki susuzluk için bir işe yaramaz. Bir gazete okuru, bir de seçmensin. O kadar. Oysa yurdun yanıyor arkadaş!..
Eyleme dönüşmeyen bilgi ve düşünce ne işe yarar ki!..
+++
12 Eylül yıllarında Adana’dayım. Hiçbir zaman “patronluk taslamayan”, oldukça demokrat, hoşgörülü, bencilliğin besi bulaşmamış, cebindeki bir lirasını yanındakilerle paylaşan, cebini doldurma diye asla bir derdi olmayan, yanındakilere hep güvenen, aydın, duyarlı, Adana’nın en güzel insanlarından sevgili dost Ayhan Kara’nın yanında çalışıyorum. Yanımda da iki genç var.
Gençlerden birisi biraz içine kapalı, sessiz mi sessiz ama dürüst mü dürüst, hak hukuk yemez, elindeki ekmeği alsan seslenmez, biraz varlıklı, aileden kalma CHP’li…
Diğeri ise bunun tersine konuşkan, tartışan, soru soran, yanlışlara karşı çıkan, yaratıcı, ama yerine göre hiç güvenilmez, biraz yoksul, aileden kalma MHP’li…
Pazar günleri ben Adana caddelerini doya doya; konuşa konuşa, tartışa tartışa daha çok hangisiyle gezerdim, biliyor musunuz? İkincisiyle…
Bilmiyorum, o yıllarda belki de buna, “Bozkırlarda gezmekle Toroslarda gezmek” demişimdir. Ama giderek gün gün şunu öğrendim ki, “Gezmesini bilen için; yani doğanın dilini bilen için bozkırlarda gezmek de Toroslarda gezmektir. Birisi papatya koklamaksa diğeri sümbül koklamaktır, birisi ilkbaharı görmekse birisi kışı görmektir…”
Birinciye haksızlık etmiş miyimdir sizce!..
+++
Daha Mut’un doğa başyapıtı Yerköprü’yü görmemiştim. Bu da sırtımda büyük bir Mut utancıydı…
Nice arkadaşım, “İlkbahar da göreceksin orayı” demişti.
Bense inadına aralıkta gitmiştim.
Çünkü ilkbahar armutsa aralık elmaydı.
Kim demiş “Aralık çirkindir” diye!..

Yazarın Diğer Yazıları