Canlı ve cansız maddelerden oluşan varlığın tümüne; insan etkinliğinin dışında kendi kendini sürekli olarak yeniden yaratan ve değiştiren güç’e “Doğa” deniyor. Cemre, 20 Şubat ile 5 Mart arası bir havaya, bir toprağa, bir suya, bir de yine doğanın parçası olan ‘yüreğe’ düşermiş…
Cemre, kor halindeki ateş demekmiş…
Yani; doğadaki sıcaklığın artması…
Doğanın ısınması ile birlikte etrafta renk şöleni oluşuyor…
Her yer mis gibi çiçek kokusu…
Her yer mis gibi toprak kokusu ve her yerde güneş…
Güneşin ışınları ile ağaçlar çiçek açıp meyveye gebe kalıyor…
Ve bahar geliyor…
Doğa’nın uyanışıdır bahar.
Doğa uyanır da bağrındaki canlılar durur mu; hele hele gönlüne cemre düşen yürekler…
Güneş ışığı değer değmez tenimize; duyularımız canlanıyor, heyecanlanıyor, içimizdeki coşku kat kat büyüyor…
Doğa’nın uyanışı; gönlümüze baharın gelmesidir, o halde…
Bahar; yaşam sevinci, yürek demek, aşk demek, sevda demek…
Bahar; bir tebessüm, özlem demek…
Umutlara gülüşleri sermek demek bahar…
Bir uyanış, duyumsadığın heyecan…
Baharın müjdecisi leylekler, havada görsel bir şölen sunmak için Mut’a gelmek üzeredir şimdi…
Gelmişlerse eğer Mut‘ta bahar var demektir…