1968’li yıllarda Toros dağlarında devrimci buluşma başlar. Gülnar ilçesi küçük bir ilçedir. Kaymakam Vekili rahmetli Dr. Yüksel Burgutoğlu vardır. Devrimci gençler Gülnar’a gelirler. Bölgede nohut üretilmektedir. Nohut dedikse, nadasta tarla boş kalmasın diye ekilir, tarla dinlenirken, besi kaynağını da alacaktır. Buğday, arpa, mercimek yerine nohut ekilir. İşte gençler sorunu bulur. Köyleri adım adım gezerler. Bir Cuma günü Gülnar meydanı, Dutlu Kahve önünde 5 bin köylü toplanır.
Jandarma komutanı kaymakama durumu bildirir.
“Ne emir buyurursunuz?“
“Kaymakamlığı koruyun, bir fotoğrafçı bulun fotoğraf çeksin, belge olsun. Bir yere zarar veren yoksa izleyin yeter.”
Mitingde atılan slogan:
“Nohut bizim ekmeğimiz, yok pahasına verenin…”
Dutlu Kahve önünde Nohut mitingi yapılır. Gençlere büyük moral verir.
“Artık maya tutmuştur. Eylem zamanı.“ derler.
Gençler 19 Mayıs’ta Samsun’dan yola çıkarlar. “TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE“ derler.
İşte böylesi bir geçmişi olan Gülnar’a 55 yıl sonra devrimci, sol bir parti TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ milletvekili adayları seçim çalışması için Gülnar‘a gelirler. Dutlu Kahvenin önünde dut ağacı yoktur. Ama o kahve yakınlarında bir kahvede Gülnarlılarla birlikte olurlar.
Cuma sabahında Mut Taşhan’da bir araya gelen; Doç. Dr. Hakan Güneş, Ebru Çerçi ve Tenzile Yadigar Ak, dostlarla sohbet ederler. Tarihi binada, tarihi buluşmadır. Karacaoğlan Parkı, Atatürkçü Düşünce Dermeği, Mut Üretici Kadınlar Kooperatifi gibi sivil tolum örgütlerini ziyaret edip, sohbet ederler.
Devrimci hareket, sandıkta oy verme zamanının geldiğini gösterir. Bir evde 4 seçmen varsa, hepsinin Cumhurbaşkanlığında Kemal Kılıçdaroğlu’na, iki oy CHP, iki oy TİP’e, bir hafta önce Muharrem İnce’ye verilecek oyların Kılıçdaroğlu’na yöneldiği bilgilerine ulaşılır.
Öğleye doğru Ebru Çerçi ekibi üzüm bağlarının bol olduğu, üç köyün bir arada Cuma pazarında buluştuğu Gündüzler köyüne doğru giderler.
Doç. Dr. Hakan Güneş ve Tenzile Yadigar Ak ekibi ise Gülnar‘a doğru yola çıkarlar.
Gülnar’da onları devrimci dostları karşılar. Onlarla birlikte, Ziraat Odası gibi sivil toplum örgütleri ziyaret edilir. Ama sokaklarda, kahvelerde ve dere içinde kurulan Cuma pazarında ziyaretler devam eder.
“Biz Türkiye İşçi Partisi milletvekili adaylarıyız”
“Evet biliyoruz. Erkan Baş, bize çok yakın konuşuyor. Biz onu kendimize en yakın bulmaya başladık. Her evde özellikle gençlerimiz ona ilgi duymaya başladı.“
Gülnar sokaklarında dolaşırken, Gülnar Hatun, devrimci önderlerden Dr. Yüksel Burgutoğlu, o dönemi yaşayan Hayrettin Sütlüoğlu’nu saygı ile andık. Dutlu kahve önünde siyaset yapan Veli Yıldız, Avukat Naci Örs, Gülnar’da ilk şarap fabrikasını kuran Baloğlu’nu da unutmadık.
Ankara’da yedi TİP’li öğrencilerin katledildiği evin Gülnarlı bir aileye ait olduğu, ev sahibinin yeğenin içinde olduğu gençlerden birisi olan Hayrettin Sütlüoğlu’nun ise tesadüfen dışarda olduğundan katledilmekten kurtulduğunu öğreniyoruz.
Gülnar Torosların tepenin başında gariban bir ilçe, nohut, üzüm bağları, elma, badem gibi üretim sahaları yetmemiş, hep göç vermiş. Ama eğitimli, kültürlü yapısı ile ülkenin her yerinde örgütlenmiş bir toplum.
Devrimci mayanın ilk ateşlendiği Gülnar’da o ruh yaşıyor. Bu seçimlere ve sonrası yerel seçimlerde kendilerini temsil edecek yöneticilerini seçecek. Buna inanıyoruz.
2024 yerel seçimlerinde neden Gülnar’da sol, devrimci bir belediye başkanı olmasın. İşe o zaman o nohut ekimi destek görecek, nohut sanayi ürünü olarak ihraç edilecek. Üzüm bağları yeniden canlanacak, elma bahçeleri, badem bahçeleri yeninden canlanacak. Bir şarap fabrikası bir meyve suları fabrikası neden kurulmasın. Boş, verimsiz arazilere güneş enerji santralleri kurulmaya başlamış. Hem de Akdeniz kıyısında nükleer enerji santraline inat üretim devam ediyor.
Gülnar’ın başı dertte, Akkkuyu nükleer enerji santrali burnunun dibinde. Teslimiyetçi yerel yönetimler yerine devrimci kararlar verebilen, üretime yönelik projeler üreten siyasete ihtiyaç var. Bunu yalnız Gülnar’da yaşayan, değil başta Mersin’de yaşayan tüm ülkedeki Gülnarlıların yapabileceğine inanıyoruz. Onun için Haydin Gülnar oylarınızın birini Kemal’e, birini de TİP’e verin diyoruz.
Kaynak:
1. Dr. Yüksel Burgutoğlu ile görüşmelerim.
2. Hayrettin Sütlüoğlu ile görüşmelerim.
KİRMEN
Celal Necati ÜÇYILDIZ
