HÜSEYİN SAY – ÇUKUROVA’DAN SESLER SÖYLEŞİ
TRT Çukurova Radyosunda / Yapımcı Mert Şahin tarafından hazırlanan ve TRT Türkü’de yayınlanan programda yer alan söyleşiyi sizlerle paylaşmak diledim.
-Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Adım Celal Necati Üçyıldız, 1952 Silifke doğumluyum, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesinden mezun oldum. Seka Kağıt fabrikalarından emekli oldum.
Halk Bilimci rahmetli Özcan Seyhan’ın öğrencisi ve Türk Folklor Kurumu üyesi olarak birlikte derleme çalışmaları yaptım. Özcan Seyhan aracılığıyla Osman Atilla, İrfan Ünver Nasrattınoğlu, Sadi Yaver Ataman, Nail Tan, Yaşar Doruk, Hayrettin İvgin, Ümit Kaftancıoğlu, Musa Eroğlu, Nejat Birdoğan, Prof. Mehmet Eröz, Prof. Suphi Mayer, Halil Atılgan, Fakir Baykurt, TRT Yapım ve Yönetmenlerinden Adem Gürses, Adem Yavuz, Çetin Öner, Ali Bozkurt, Kemal Öğretmen, Basri Balcı ile tanışmış halk bilimi çalışmaları yaptım.
Lisede öğrencilik döneminde gazeteciliğe başladım. Silifke, Akyol, Memleket, Halkın Sesi, Bingöl, Sesimiz gibi gazetelerde ve Halay, Türk Folkloru Araştırmaları, Silifke Halk Eğitim Merkezi Bülteni, Folklora Doğru, Nefes, İçel Folkloru, Gerçemek, Oy Trabzon gibi dergilerde halk bilim araştırmaları, öykü ve şiirleri yayınlandı.
Halen Kültür Çağlayanı, Mutilçemiz.net, Mut Rengarenk, Akdeniz haberler, Ufukturu Net, Kukun, Silifke Dergisi, Mutun sesi, Gerçek Gündem, Sürek, Yol, Belçika’da Yeni Haber gibi gazete, dergilerde haftalık yazı yazıyorum.
-Hüseyin Say’ı kısaca tanıtır mısınız?
1922 doğumlu, 26.12. 1976 yılında hakka yürüdü. Dedesi KEMENECİ BAYRAM’ dır. Çanakkale de şehit düşmüştür. Babası Kemeneci Hüseyin, Amcası Topak Mustafa’dır. Keman çalmayı onlardan öğrenmiştir. Yanık sesli gür sesleri vardır. Derler ki ;”
Mara yaylasından göçüp gelirken, yokuş başında otururlar bir türkü söylerlermiş, Silifke liler onu duyar,
“Topak Mustafa, Kemeneci Hüseyin yayladan dönüyor” derlermiş. ,Silifke say mahallesinde yaşamıştır. Eşi Yaşar Say ise 2016 yılında hakka yürümüştür. Soyadını aldığı Say mahallesi girişinde evi , babasından kalma olup, bulunduğu sokağın ismi de Hüseyin Say sokak olarak yer almaktadır. Rıza, Hulki , Hüseyin olmak üzere üç oğlu, Ülkü, Ülker, İlfer, Ülter adlarında 4 kızı bulunmaktadır. Oğlu Hüseyin Say davul çalmakta olup, türkü söylemekte. Babasının mesleğini devam ettirmektedir. Rıza tarım üreticisi, Hulki ise Kıbrıs gazisi olarak Kıbrıs ta evlenerek orada yaşamını narenciye üreticisi olarak devam etmektedir.
Silifke folklorunun kaynağı Topak Mustafa nın oğludur. Şık giyinen , iri yapısı ile Koca Hüseyin, Fosforlu Hüseyin olarak anılmıştır.
-Hüseyin Say’ın yetiştiği Silifke’de nasıl bir halk müziği potansiyeli vardı?
Taşeli yöresinde Kıbrıs ile Bolkar Dağları arasında yaşayan toplumların ortak paydası bir kültür vardır. Türkmen, Yörük, Avşar, Rumlar.
Hüseyin Say 3 oktavlık bir sese sahiptir. Gür sesi ile keman çalıp, türkü çağırmıştır. Silifke türkülerini dünyaya tanıtan Gırnatacı Halil Demir, Davulcu İsmail Çakkan ile birlikte bir ekip oluşturmuşlar. TRT repertuarlarına kaynak kişi olarak yer almıştır. Yaşadığı dönem içinde bulunduğu Say mahallesinde onun gibi çalgı grupları onu örnek almıştır.
-Hüseyin Say, müzikal açıdan nasıl özelliklere sahipti?
Gazi Eğitim Müzik Bölümünün kurucusu Sup Mayer Silifke lisesin ziyaret ettiğinde, Müzik odasında bizzat seslerini piyanoda görerek , onun ses basamaklarını görmüş.( 3 oktavlık ses aralığı )
“ eğer kişi benim elime öğrenci olarak geçse idi. Dünyanın en iyi operacısı olurdu.” İfade etmiştir.
-Hüseyin Say’ın, Silifke dışında dikkat çekmesi nasıl oldu?
Muzaffer Sarısözen ‘in 1946 yılından sonra Silifke yöresine geldiğinde , ilk derleme yaptığı kişilerden birisidir. 1959 yılında İstanbul da başlayan Yapı Kredi Bankasının halk oyunları yarışmalarına katılmış, ondan sonra İtalya, Yunanistan,Tunus , Almanya, Amerika, Japonya gibi ülkelerde halk oyunları ekipleri ile gitmiştir. Tunus Kartaca’ da bir gösteri sırasında mikrofon arızalanmış ama onun gür sesi ile mikrofonun yokluğunu izleyiciler farkına varamamıştır. Bu nedenle dünya korkunç ses sanatçısı unvanı almıştır.
İngiltere de kraliçe Elizabet’ e konser vermiş. Söylediği Türkü hoşuna gitmiş,
“ bir daha söyler mi “ deyince,
“ ne bu çorba mı ki, bir daha katalım “ diye espiri yapmış. Ama
ona “ yar, yar nereden gelirsin, Silifke kalesinden diye bir daha türküyü söylemiş. O türkü Kraliçe Elizabet ‘e ona bir opera edası olarak gelmiş.
Fransa da De Gaul’e sarayda bir konser vermiş, halk oyuncuları oynarken, o da el çırparak eşlik etmiş.
İstanbul da açık hava tiyatrosunda gösteriler sırasında , Azis Nesin alkışlarken heyecandan saati düşmüş, bunu eve varınca anlayabilmiş.
-Hüseyin Say’ın Silifke folklor faaliyetlerindeki yerinden söz eder misiniz?
Silifke de halk oyunları ekiplerinin kurulması ile bıkmadan, usanmadan çalışmalara katılmış, gösterilere gitmiş, çağrıldığında Ankara da radyo programlarına katılmıştır.
Silifke Müzik ve folklor derneğinin kurucuları arasında yer almıştır. Türkmen Şenlikleri, festivallerde yer almış. Nüktedan, dost sohbetleri ile yazarların, sanatçıların beğeni odağı olmuştur.
-Hüseyin Say, hayatı boyunca hangi başarılara imza attı?
Yurt içinde ve yurt dışında gittiği halk oyunları çalışmaları ile rekor kırdı. Sevilen bir çalgı grubu olarak çağrılan düğünlerde , bıkmadan, usanmadan yer aldı. Çocuklarına bir ev, hazineden kiraladığı bir tarım araziyi bıraktı. İki oğlunu okuttu. Kızlarını okutmak , örnek olmak istiyordu, o amacına ulaşamadı.
-Hüseyin Say, kendi ekolünde kimlere örnek oldu?
Koca Memet, Öcal, Karaçocuk( Durhasan Demir ) , Deli Bayram, deli Ali, Derinceli Ali, HörlekMemet, Gırnatacı Durhasan, Kemancı Zeynel, Kemancı Durmuş Demir , Kemancı Cevat, Davulcu Celal Köroğlu, Dur hasan Çakkan , Aslan Mustafa, İmren Kaya gibi sanatçılar yer almışlardır.
Kaynak :
1. Rıza Say, say mahallesi – Silifke.
2. Sadi Yaver Ataman- 100 Türk Halk Oyunları . Yapı Kredi Bankası Yayınları 1975
3. Hızır Üçyıldız, Say Mahallesi , Silifke askerlik anıları.
4. Özcan Seyhan – Emekli Müzik öğretmeni, Halk Bilimci.
5. 100 TÜRK HALK OYUNLARI – SADİ YAVER ATAMAN – RUHİ SU .
AÇIL EY ÖMRÜMÜN VARI / HÜSEYİN SAY
Açıl ey ömrümün varı (amman)
Bad-ı sabah olmadan (ben yandım)
Has bahçenin gonca gülü (amman)
Sararıp da solmadan (ben yandım)
Eşim eşim gel gel
Uğrun uğrun gel gel
Can yoldaşım gel
Yürü dilber yürü (amman)
Saçın sürünsün aslanım (ben yandım)
Aç beyaz gerdanın (amman)
Sinen görünsün aslanım (ben yandım)
Eşim eşim gel gel
Uğrun uğrun gel gel
Can yoldaşım gel
Güzeller güzeller (amman)
Nerde gezerler aslanım (ben yandım)
Nerde düğün orda bayram (amman)
Seyran ederler aslanım (ben yandım)
Eşim eşim gel gel
Uğrun uğrun gel gel
Can yoldaşım gel
GERALİ- HAM ÇÖKELEK- Hüseyin Say Silifke
(Amman aman)
Gerali dedikleri bir gençten uşak
Gerali dedikleri bir gençten uşak yar yar
Başına şal bağlar da belinde kuşak
Gerali’m hey hey hey
Dönü dönü ver de ah sekerek
Boğazına dursun ham çökelek
Geli geli ver de gız sekerek
Ümüğüne dursun ham çökelek(Amman aman)
Gır eşeğime biner daş oluktan aşarım
Gır eşeğime biner daş oluktan aşarım yar yar
Canımı sıkmayın avratlar da ikinizi birden boşarım
Kurtulamadım kötü avrat elinden hey hey hey
Dönü dönü ver de ah sekerek
Boğazına dursun ham çökelek
Geli geli ver de gız sekerek
Ümüğüne dursun ham çökelek(Amman aman)
Birine aldık bir metre astar
Biri de şalvarlık ister yar yar
Kadir Mevlam ikisinin acısını birden göster
Kurtulamadım kötü avrat elinden hey hey hey
Dönü dönü ver de ah sekerek
Boğazına dursun ham çökelek
Geli geli ver de gız sekerek
Ümüğüne dursun ham çökelek .