Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin
Açık
21°C
Mersin
21°C
Açık
Salı Açık
23°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
24°C
Perşembe Parçalı Bulutlu
25°C
Cuma Çok Bulutlu
26°C

Nihat MUSTUL

YAZARIN KALEMİNDEN

DİN TİCARETİ

A+
A-

Karl Marx yıllar önce, “Din halkın afyonudur” demişti…
Bu ayrı bir tartışma…
İnsanlıkta; sevgide, adalette, hakta, hukukta, vicdanda, doğrulukta, dürüstlükte dinlere gerek duymadan bile dinleri aşabilmek…
Ama toplum dincilikle (dinle demiyorum) kuşatılmış durumda…
Tabi burada temel bir konu var; laiklik. Laikliğin olmadığı yerde her şey olabilir, din adına dine yakışmayan her şey yapılabilir, dinci dayatmalar ve din ticareti alır başını gider. Laikliğin olduğu yerde ise hiç kimse din adına böylesine saçma sapan atlar koşturamaz, inananlara ve inanmayanlara herkes saygı duyar.
Yaşayarak görüyoruz ki, son yıllarda din diye diye dinin içi boşaltıldı, siyasallaştırıldı, farklı bir din anlayışı dayatıldı. Bizim çocukluğumuzda Müslümanlığın temel kuralı dürüstlüktü; yalan söylememekti, hırsızlık ve haksızlık yapmamaktı. Şimdi ise bunlar ölçü olmaktan çıktı; din resmen ticarete dönüştürüldü. En çok yalan söyleyenler, en çok hak yiyenler, en çok ceplerini dolduranlar bir numaralı dinci olup çıktı. Tam anlamıyla gösterişe dönüştürüldü yeni din anlayışı; cami yapma yarışına. Hele hele, uygun ortamlar da yaratıldı ya, tarikatlar güçlendi de güçlendi, üstelik yeni yenileri de çıktı. İşleri güçleri din sömürüsü, para pul, onur dışı işler…
Ya küçücük çocuklarımızın üç dört yaşından sonra bu tarikatlara teslim edilmesi, o çocuklarımızın düşünme yetilerinin ellerinden alınması, bilimden fenden uzaklaştırılması…
“Din düşmanı” diyorlar bunları dile getirenlere, uygar ülkelere de “kâfir!” Ama ne yaman çelişki ki bu, serbest bırakılsalar, hiçbirisi “daha Müslüman” bir ülkeye değil, hepsi bu “kâfir” ülkelere giderler!
Müslümanlığın, hele hele şeriatın egemen olduğu ülkelere şöyle bir bakıyoruz; bir kesim tümüyle yoksul, bir kesim saray saltanat içinde, bilim ve sanat insanı yetiştirmek yok, insanların en çok yaptığı din adına birbirlerini boğazlamak.
“Peki bu anlayışla, bu uygulamalarla, bu din ticaretleriyle, bu fenden bilimden uzaklıkla bir tek Müslüman ülkesi kalkınabilmiş, çağdaşlaşabilmiş mi?”
Büyükkk bir hayır. Bir tek örneği yok.
Her şey nerede biliyor musunuz? Akılda, bilimde, sevgide, dürüstlükte, çevremizde olup bitenleri sorgulayabilmekte, körü körüne her şeye inanmamakta, laiklikte…
Hangimiz sevmeyiz ki yurdumuzu? Ama hiçbirimizin yalana yanlışa, haksızlığa hukuksuzluğa, kine kana sahip çıkma durumunda olmaması gerekir.
Din ticareti, din sömürüsü mü? Aman aman!…

Yazarın Diğer Yazıları