Vakti zamanı içinde İngiltere’de hastalıklar kol gezermiş, doktorların tedavisine yanıt vermeyen hastaları, alırlar, gemilere yerleştirirlermiş. İspanya, Roma, Atina, Girit derken Bodrum adasına bırakıp giderlermiş. Suriye, Filistin, Mısır derken , gemiler birkaç ay sonra tekrar Bodrum’a döndüklerinde, hastaların iyileştiğini, görürler, onları alarak tekrar İngiltere ye götürürlermiş.
İşte bunu duyan iki İngiliz bir gün Bodrum
Yalıkavak’a gelirler. Orada Selami Amca vardır. Kalacak yer sorarlar, otel,
han, pansiyon sorarlar. Yanıt yok. Selami Amca onlara sorar,
“ size çadır kursam orada yatar mısınız?
“ yanıt olumlu olunca, sahile bir çadır
kurar, onlar bir süre kalırlar giderler. Bir yıl sonra daha fazla kalabalık
gelir, onlara beş çadır kurar. Ama üçüncü yıl pansiyonlar yapılır, sonra ; Selami Amca otelci olur.
Ünlü iş adamı klüp başkanı na doktorlar der ki ;
“ kısa bir ömrün var. Git Bodrum’a, her gün
yürümeye devam et, yaşayabildiğin yaşa “ der. O da kalkar, Yalıkavak, Gündoğdu
oralara gelir,önce Karavan kurar, sonra köşk yapar. Her gün köpeği ile yürüyüşe
çıkar. Biraz gerisinden onu bir sağlıkçısı takip eder. Aradan yirmi beş yıl geçer. O iş adamı hala
yürümeye, sağlıklı yaşama devam eder.
Bodrum da kış aylarında evlerinde kömür
yakmazlar. Elektrikli klimalar, odun sobaları , kuzineler kurulur. Aman doğa
kirlenmesin. Eski rum evleri elden geçirilir. İki katlı beyaz rum mimamrisi
devam eder. İki katlı beyaz badanalı taş
evler. Oteller yapılır , onlarda aynı şekilde yapılır. İmara uyulur. Son
yılarda zorlamalar olur. Kaçak yapılar yapılır. Ama yeni belediye başkanı
onları birer, birer yıkmaya devam ediyor. Alt yapı sorunlarını , büyük şehir
belediyesi, DSİ ile birlikte çözmeye kararlı. 500 milyon luk bir yatırımdan söz
ediliyor.
İşte tarihi, turizm kenti Bodrum’un kısa
öyküsü. İstanbul, Ankara , dünyanın her bir yerinden insanlar gelip ev
yapmışlar, oteller yapmışlar. % 20 yerli halk çalışan , % 80 i ise burada
yaşamına devam ettiren bir yer.
Halikarnas BALIKÇISI, Zeki Müren, derken tüm
ünlülerin uğrak yeri. Kültür aktiviteler, spor, sağlıklı yaşama merhaba diyen
insanlar. 1989 yıllarında Bodrum da insanlara balık sunmak üzere Balık
Çiftlikleri kurulur. Bir iki, derken 2004 lere geldiğinde, koylarda kirlenme
başlar. Turizm vardır, otel işletmecileri ayağa kalkar. 2008 lerde iki çalık çiftliği
sökülür, kıyıdan 2 mil açışa taşınır. Torba Koyu temizlenir, ama Güllük koyu
olduğu gibi kalır. Oysa Güllük Koyu deniz içi, bir ayna gibidir. Güzellikleri
içinde barındırır. Dünyanın her bir yerinden dalgıçlar geliri su altı
güzelliklerini izler, izletir.
Ama şimdi oralar çamur yığını, Kürşat Tüzmen gibi dalgıçlar artık buralara gelmez. Sırf dalma merakı yüzünden
Milas’a yerleşen doktor, artık başka yerlere dalmaya gidiyor.
Balık çiftlikleri yörenin balık ihtiyacını karşıladığı
gibi, dış satım da yapıyor. Karlı bir iş, balık çiftliklerini büyütmek lazım.
Ama Bodrum da ki planlama buna izin vermiyor. Hatta tüm kaldırılması için lobi
çalışmaları devam ediyor.
Yıllar önce Taşucu yakınlarına yapılan küçük
bir balık çiftliği onlara ilham veriyor. Haydin Akdeniz’e, Mersin ‘e gidelim “
diyorlar. Silifke Dana adası yakınlarına iki firma geliyor. derken duyan
harekete geçiyor. 20 firma, 60 balık çiftliği .oysa bölge 1. Derece sit alanı.
Binlerce yıllık liman ve gemi yapım yerleri ortaya çıkıyor. Tam deniz altı
merak edilirken, işte karşımıza balık çiftlikleri çıkıyor.
Balık çiftlikleri ile istihdam gelecek, yöre
halkı balık yiyecek. Ama deniz dibi akıntı haritalarına bakılmadan başlayan
planlama ile bir on sene içinde kıyılar çamur yığınına dönecek. Bu çamur yığını ile çamur banyosu yapılmaz. O bölgede deniz altını
merak eden dalgıçlar artık dalamaz.
Aydıncık ilçesinde her yıl dünyanın her bir
tarafından dalgıçlar gelerek , yörede cennet koyları iliyorlar. Hatta bir de
bunun ile ilgili Yüksek Okul açılmış.
Silifke, Anamur arasında tertemiz kalabilmiş bir yöreye göz dikmişler.
Hani şu 7 turizm bölgesi var ya, yıllardır bir
türlü başlanamıyor. İşte onlar temeli bir atmaya başlasa, bu balık çiftlikleri,
termik santrallerin adı anılmaz. Kirli işler lobisi bu turizm bölgeleri
projelerini, Göksu üzerine ,yapılması düşünülen Kayraktepe Baraj projesini bir
türlü başlatamıyorlar.
Bu günlerde yapılan Çevre DEĞERENDDİRME
toplantıları bu anlamda çok önemli.
Bodrum da ki turizm lobisi bu bölge de yok. Ama yerel yönetimler, halk
bir araya gelirse, balık çiftlikleri buralara kurulmaz. 7 turizm bölgesi
kurulduğunda, öyle 5000 yerine 40-50 bin kişi istihdam sağlanır.
Eğer termik santrallerden vazgeçilir, rüzgar
ve güneş santralleri projelerine destek sağlanırsa, Nükleer santrale bile gerek
kalmaz. El değmemiş, Mersin, Anamur arası dünya cenneti, insanlara miras kalır.
Bodrum u anlatmıştık ya, işte başta Göksu
vadisi olmak üzere bu bölgede yaşam ömrü 20-30 yıl uzamakta. İnsanlar sağlıklı
yaşamak için buralara akın etmekte. Gelin bu cenneti yaratalım. Anamur ,
Silifke belediye Başkanı, Büyük şehir Belediye Başkanı ve en önemlisi Aycıncık Belediye başkanın içi kan ağlıyor. Yörelerini
seviyorlar. Bu güzelim yerleri cennete çevirme zamanı. Planları tekrar gözen
geçirelim. Ya yaşanılacak bir cennet
yaratalım. Ya da çöplük olmasına göz yumalım.
Birkaç gündür
BODRUM sokaklarında dolaştım.
Yazar Prof. Dr. Özer- Filiz Ozankaya çifti, gazeteci Yaşar Anter, çevreci dalgıç Çağlayan ÜÇPINAR ,
buraya yerleşen Silifke li , Özcan Seyhan
, Mehmet Doğan, Deniz Cennet Yiğit, yat işleten Akdereli
Kahraman Ardıç, onlar ile sohbet
ettik, dedikleri aynen şu :
“ Balığın ilk tadına kanmayın, sonra kurtulmak
için çok uğraş verirsiniz. Şu anda Bodrum da turizm devleri başlarına gelen
belayı atlatmak için uğraş veriyorlar. Yeni Turizm Bakanına ümit bağlamışlar.
Mersin ‘in seçilmiş 13 vekiline seslenmek
istiyorum. El ele tutuşun, Boğsak , Dana
,Adası, Aydıncık, Anamur arasında bir tekne ile gezin, görün, şu cennet
koylarına balık çiftliklerini kurdurmayın.
Şimdilerde Bodrum Torba limanına gidersen,
balıkçılar üzgün. Her gün balığa çıkıyorlar. Ama elleri boş geliyor. Galiba
balıklar mekan değiştirmişler. Artık deniz dibinde kirlikten kaçmışlar. Turgut Reis, Yalıkavak balıkçıları daha
farkına varmamışlar. Onlar şimdilik avlanmaya devam ediyorlar.