T.C. vatandaşıyım. Vatanımı, bayrağımı seven, Misaki MİLLİ sınırlarımız içinde, kimliğinde T.C. yazan tüm yurttaşlarımızı ayrımsız severim. Hiç kimse; kimseden daha Atatürkçü, milliyetçi, vatansever değildir. İşte bu yüzden sonsuza kadar, bu topraklarda barış içinde kardeşçe yaşamak zorundayız.
23 senedir vaadettiğiniz, toplumsal, siyasi, ekonomik huzur sağlanamadı. Toplum olarak derin fakirlikte çırpınıyoruz. Gelecek umutlarımız yerle bir oldu. Tencere kaynamıyor, erzak fileleri dolmuyor; açız. Dağarcığımızdan çıkaracak gelecek senelerimiz kalmadı. Bu acı gerçeklerle boğulmaktan bıktı millet.
Seher vakti evler polisiye koçlarla kırılıyor, ters kelepçelerle gözaltılar… Bu insanların büyük çoğunluğu çağrı yapılsa gelip ifade verecek türdeler. Yaratılan kaosla toplumda kaynaşma yaratmak amaç. Açlık, yoksulluk, ekonomik travma unutulsun. Gerçi tok, açın halinden anlamaz. İçinden güler. Bu çirkin, akıllara durgunluk veren gözaltılar artık dozunu iyice kaçırdı. Herhangi bir durumda halkın elinden alınan yargıya başvurma hakkı da zedelenmiştir. Yargı tam anlamıyla siyasi iktidarın uhdesinde yer almış, tarafsızlığını yitirmiştir. Cezaevleri, ifadeleri alınarak serbest bırakılacak türde tutuklularla dolu.
Nereye kadar baskılar sürecek?
Bu siyasi erki elinde tutanlar da yenilir elbet. Üç “Y” ile (yolsuzluk,yoksulluk ve yasaklar) iktidar olanların ülkeyi ne hale soktuklarını gözlerimiz ıslak seyrediyoruz. Etnik milliyetçi anlayışıyla, hukuk tanımazlıkla, yargıyı siyasallaştırmakla, demokrasiyi tanımazlıkla sorunlar çözülemez.
Büyükşehir Belediyeleri iktidarın ezberini bozdu. Açtıkları kreşler, kent lokantaları, öğrenci yurtları… Sosyal belediyecilik eylemleri ile dar gelirlilerin kalbini çaldılar. İnsanlar bizim kara kaşımız, kara gözümüz için CHP’ye destek vermiyorlar. Toplumsal refahın CHP iktidarında sağlanacağına inanıyorlar. Ki, o yüzden % 24’lere çivilenmiş CHP % 36’lara varmıştır. Bu halkın verilen pembe umutlar yerine ağırlaşan geçim sıkıntısını hala şiddetli yaşamalarına sebeb olması, tercihini CHP için yapmasının sonucudur.
Toplum hayat pahalılığında kasıp kavrulurken Erdoğan karşı taarruza geçti. Mevcut Anayasa bize dar geliyor. Yeni demokratik, Sivil Anayasaya acil lhtiyaç var. 12 Eylül faşist darbe Anayasası ile olmuyor işte demekte. Mevcut Anayasanın 133 maddesi zaten iktidarca değiştirildi. Uymadığın Anayasanın hangi maddesi neden, niçin değiştirilmek isteniyor? Oyun içinde oyun var. Açık, milletin anladığı dilden bir açıklamadan kaçılıyor?
Ya DEM’in duruşuna ne demeli? Selahattin DEMİRTAŞ “Seni Başkan yaptırmayacağım” ifadesiyle yıllardır içeride. Ahmet Türk, halk iradesiyle seçildiği gün, diğer seçilenler gibi yerlerine kayyum atandı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Gezi davasından hâlâ içeride bulunan tutsaklar ortada iken iktidara DEM’in yeşil ışık yakması düşünülemez. Partiler arası görüşmeler ne sonuçlar verdi; kamu aydınlatılmamıştır. En tepeden biri on hukukçuyu Anayasa yapmak için seçiyor. Bu komisyon Anayasa yapacakmış. Ben yaptım olur mantığıyla millet kucaklanır mı, toplumsal mutabakat sağlanır mı?
Emperyal güçler, yüzyıl öncesinin rövanşını almak için çalışmalar yürütüyor. Irak üçe, Suriye dört parçaya, Libya tuz buz oldu. Ortadoğuda kalan tek üniter devlet Türkiye. Haydi dış emperyalistler Lozan, Möntro’yü delmeye çalışırlar, anlarız. Ya içte de benzerler yaşanıyorsa onu ne yaparız? Bizler de kan ve gözyaşı ile kurulmuş T.C.’ni kimselere yâr etmeyiz. Gerçi görülen bu rüya tarih boyunca gerçekleşmiyecektir. Unutulmamalı ki; Türk milleti yeri gelmiş duraklamış, gerilemiş ve yıkılmıştır ama küllerinden yeniden doğmasını bilmiştir.
Önümüzde zor, çözümsüz günler bekliyor bizleri. Her kurumu çürümekte birbiriyle yarışan bir ülke olduk. Yönetim, idare noktasında yer almış yöneticiler, sorunların kökten çözümünü bildikleri halde tek isim onay vermeden bir şey yapamıyorlar. Yanlış, doğru karar yetkileri yok. Ben bilirimden, biz bilirize geçemedik bir türlü. Çoğulcu radikal önlemler almak yerine tekelci zihniyetler gelecek kuşaklarımıza ağır yükler bırakıyoruz.
Ben her şeye rağmen gelecek kuşaklarımızdan umutluyum. A politik dediğimiz gençlerin özgüvenleri yüksek. Yaşatıldıkları düzenden memnun olmadıkları ortada. Hukukun araçsallaştırılmasına, özgür yaşama zincir vurulmasına isyan ediyorlar. Barışın, sevginin egemen olduğu bir ülke hasreti içindeler. Onlara borcumuz var ödenecek. Sonraya bırakacak zaman yok. Daha çocuk, olgunlaşsınlar diye beklemeye hiç hakkımız yok.
09 06 2025
Cemil COŞGUN