“İnsan çeşit çeşit, yer damar damar” demişti Nazım.
Her gün değişiyor insan.
Keşke iyi yönde olsa!
Oran gittikçe azalıyor…
Eskiden biz hiç evimizi kitlemezdik. Komşumuz evi açıp girer, ihtiyaci olanı alır aldığını söylerdi. Olanağı olduğunda da getirip yerine yenisini koyardı. Buğdayımız tarlada üzeri bezle örtülüp bir hafta kalırdı. Kamyonumuz seferden gelip yükleyip götürür ya satar, ya da ambara dökerdik.
Zeytinimizi toplar çuvallara doldurur biraz da yanlış bilgiyle şerbetlensin, yağı artsın diye tarlada çuvallarla bir hafta bekletir öyle götürürdük köye eve. Bugün tarlada bir gün durduramazsın, bir gecede toparlayıp götürürler.
Bugün zeytini gece ağaçtan toplayıp götürüyorlar. Çalan bilinse de hiç oralı bile olmayıp toplum içinde daha da gostak yürüyüp gezebiliyor. Eskiden böyle durumda köyü terkedip ya da insan içine çikamazdı bu hırsızlığı yapanlar. Günümüzde insan figürü değişti. Eskilerde biz bahçemizi ya da sebzemizi suladığımızda küreğimizi hiç yere atmazdık, hep karık başında bir yere dikili bırakırdık. Komşumuz görsün de kullanıp yerine koysun diye, öyle de olurdu.
Bugün öyle bir durum söz konusu değil. Kilitli bir yere bıraksanız yerinde yeller esebiliyor. Kısaca insanlık her geçen gün kötü yönde degişimde ve de kirlenmekte…
Bu kapitalist düzende her şey kirleniyor, para insanlığın katili olarak en büyuk rolü oynamakta…
Dostluk, arkadaşlık nesli tükenen insan suretinde gizlenmekte. Bu kadar güvensiz bir toplumda hiç bir şey birleştirici rol oynamamakta… Ne vatan, ne bayrak, ne din, ne aile hiçbiri kutsal değerinde değil, hiç kimse için. Kirlenme ve çürüme heryerde… Yine de bu dünyada yaşıyoruz, bir avuç insan kalsa da az ve öz güveneceğiz, güven duyacağız.
İnsanoğlunun bu kadar bozulması, başta eğitim ve bencilligin pirim yapmasından.
Yeryüzünün bütün canlıları sevgiyi ve saygıyı hak ederken bugün adam kadından zarar gördüyse düşman kadın, kadın adamdan zarar gördüyse adam düşman… Oysa yeryüzü bütün canlılar da dahil ortak yaşanılan bir yer… Bütün canlıları sevip saydığın zaman sorun az da olsa çözülür…
Bu güzelim dünya nasıl bu denli yaşanılmaz hale getirildi. Bunun başlıca sebebi yeterinden daha çok istek… Bunu da yapan kapitalizm… Güzelim dünyanın bu denli yaşanılmaz hale gelmesi, daha fazla lüks… Bunu da bir başkasının üzerinden yapmak… Savaşlar, daha çok silah satışı, daha çok sömürge sahibi olma…
Dünya üzerinde bakıldığında nerdeyse hiç savaşın olmadığı islam coğrafyası yok. Hem de müslümanı müslümanla şavastırıp, her iki tarafı da idare edip, menfaat tarafı neresi ise son durak orası olması…
İnsanlık bu kadar ileri düzeyde olmasına rağmen en gerici çağını yaşamakta…
Türkiye toplumunu bekleyen büyük tehlikeler var…
İleriye yönelik iyilik belirtileri yok denecek kadar az. Dilerim olmaz. Sonumuz Suriye’den daha kötüye gider. Bizdeki iç savaş Irak’tan ve Suriye’den daha beter olur. Bunu isteyenler bir olup yavaş yavaş bu durumu hazırlıyorlar. Gümüzde sadece iki ülke arası savaş ya da iç savaş söz konusu bunu da emperyalist devletler iyi organize etmekte…
Günümüzde her şey kapitalizmin istediği şekilde gitmekte…
Bu durum hep böyle gitmez ama koşullar gecikmekte…
Sonunda iyilik kazanır ama çok şeyler kaybedildikten sonra…
Üreterek tüketmek gerek…
Demokrasi herkes için bir yaşam tarzı olması gerek…
Sevgiyle.