Kirle, kinle, kanla korkunç bir yolculuk… İnanın ki bu yolculuk Irak, Mısır, Suriye duraklarından geçer.
Geçen gün bir partinin açık hava toplantısını (miting) izledim. Cuma pazarından gelip kalabalığın kenarından/içinden geçen birkaç kadın, bir iki erkek çok korkuttu beni. O sekiz on kişinin yüz görüntüleri, kalabalığa ve sesin geldiği yöne doğru gözlerini bir santim bile çevirmemeleri, sanki o kalabalık bir zehirdi de bulaşmamak için bütün hızlarıyla gidişleri beni çok kaygılandırdı.
Demek ki bu kadar tek kanallı, tek pencereli olmuştu bu insanlar. Kimdi konuşan, yüzü gözü nasıldı, insan mıydı değil miydi, ne söylüyordu?.. Bir dakika da olsa dönüp bakmaz mıydı insan? Sanki düşman yığınıydı o kalabalık, cehennemlikti hepsi.
Oysa biz zaman zaman Tercüman gazetesini de okurduk eskiden. Böyle bir kültürden geldik, böyle bir bilinç taşırız. Şimdi de öyleyiz. Çünkü birisini eleştirmek için onun ne söylediğini bilmek gerekir. Tek pencere yetmez insana.
Bir de parti bildirgelerine bakıyorum, kültür sanat yok gibi bir şey, varsa da bir cümlecik, o da en son. Bu da şunu anımsatıyor bana; hani cenaze namazında imam duayı herkese yollar yollar, en son da ölene yollar ya, kalırsa o da! Aynı…
Bir kente on tane fabrika kurabilir, dev caddeler açabilir, bu caddeleri pırıl pırıl ışıklandırabilir, yüz kat gökdelenler dikebilirsiniz. Ya bir tane bile müzeniz yoksa, bir tane bile eski yapı/eski ev aslına uygun onarılıp yaşatılmamışsa, onlarca su değirmeni kaybolup giderken birisi bile gelecek kuşaklara aktarılmamışsa, kültür sanat eksikse, yarımsa ve hatta yoksa o kente nasıl gelişmiş, kalkınmış, çağdaş bir kent diyebiliriz ki?..
Kültür sanatsız bir kent eksik, çirkin ve yarım bir kenttir kesinlikle…
Ve bunu böyle bilmek zorundayız. Ama kuru bilginin bir işe yaramadığını da bilmek zorundayız.
“Kültür bizim temelimizdir.”
“Sanatsız kalan toplumların yaşam damarlarından birisi koparılmış demektir.”
Kim söylemişti bu altın sözleri?..
Ve kültürle ve sanatla kurtuluruz ancak bu kinden, bu kandan, bu düşmanlıktan, bu bölünmeden, bu savaştan…
Sevgiyle, barışla, kardeşlikle, hep birlikte yaşamakla…
Ya gürül gürül umut, ya kitlesel umutsuzluk…