Çevremde bir kitaplık yazısı ya da şiiri olan kimi gençler zaman zaman arıyor beni. “Hocam, bir kitap bastırmak istiyorum, ne diyorsunuz?..”
Tabi aramayanlar da var. Zaten bunların çoğu da bir solukluk oluyor hep. Gerçeklerle yüz yüze gelince ne heyecanları kalıyor, ne yazma istekleri.
İşte bunun için de beni arayıp görüşümü soranlara teşekkür ediyorum ilk önce. Çünkü başkalarının düşüncelerini, önerilerini, birikimlerini alarak doğrusunu yapıyorlar.
Beni arayanlara ivedi davranmamasını söylüyorum ilk başta. Sonra yaşını soruyorum ve çalışmalarından birkaç örnek istiyorum.
Ben ilk kitabımı 52 yaşımda çıkarmıştım. Tabi o günlerin koşulları çok farklıydı, zorluklarla, olanaksızlıklarla doluydu. Kimseye görüş sorma ve çalışmalarımı gösterme durumum olmamıştı.
Arkasından sorularımı sürdürüyorum:
“Sürekli okuduğun, hatta sürdürümcüsü olduğun bir iki tane dergi var mı, bu dergilerde hiç çalışmaların yayımlandı mı?..”
Otuzlu yaşlarımda ben Varlık, Türk Dili, zaman zaman da Yaba dergisini okuyordum. Yanılmıyorsam ilk ikisinin de sürdürümcüsüydüm.
“Sonra kaç yazar, kaç şair tanıyorsun, bunların kaç kitabını okudun?..”
Bir kitaplık bir heves mi, yoksa arkası gelecek bir yetenek, bir çaba, bir bilinç mi, az çok anlıyorsunuz zaten.
“Boşuna hiç uğraşma” dediğim hiç olmamıştır…
Geçenlerde lise öğrencisi bir gençle tanıştım. Bir kitap çıkarmış. Kitabı çıkarmadan değil de çıkardıktan sonra aradı beni. Kitabının on sayfasını zor okudum. Cesaretini kutlayabildim yalnızca. Artık yazar olduğunu ve para kazanmak için bu kitabı yazdığını söyledi.
20 yaşında da kitap çıkarabilir bir insan. Sorun ille de yaş sorunu değil. Sorun yetenek ve emek sorunudur, sorun okumak sorunudur, sorun bir kitaplık bir heyecan değil, arkası gelecek bir heyecan sorunudur…
Bir de, elbette kitap, ama ille de kitap değil. Ama ille yazar, ille şair…