DOLAR
35,4856
EURO
36,4774
ALTIN
3.091,70
BIST
9.977,94
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin
Açık
16°C
Mersin
16°C
Açık
Cumartesi Açık
16°C
Pazar Açık
17°C
Pazartesi Az Bulutlu
16°C
Salı Çok Bulutlu
15°C

KIZAMIKTAN KORONAYA

15.04.2020
A+
A-

Dışarda bütün güzellikleriyle bahar var, biz hapisteyiz. Dağlarda karlar eriyor, yüreğim oralarda geziniyor, bir dal navruzda kaldı aklım. Bu günler yörük hısımlarımın yaylalara göç zamanı. Keçiler yönünü yaylaya doğru çevirdi, diyor bir cadım. Haydi, biz sabır edelim, diyorum da, Akdeniz sahillerinin bunaltıcı sıcağında nasıl durur o sürüler? Onların yüksek yaylalara çıkma zamanı. Onlara da mayıs ayına kadar bekleyin, demiş, yetkililer.
Yirmi yaş altı gençler, altmış beş yaş üstü yaşlılar tıkılıp kaldık içeriye.
Mahşerin dört atlısı savaş, salgın, ölüm, kıtlık kasıp kavuruyor yeryüzünü. Her gün binlerce insan ölüyor. Zengin yoksul, yetkili yetkisiz tanımıyor korona. Bizde de günde yüz cenaze kalkıyor. Uzak durun, diyorlar, en yakınlarınızdan bile uzak durun. Daha ne kadar hasret kalacağız sevdiklerimize, doyasıya bir kucaklayamayacak mıyız, kokularını hissedemeyecek miyiz?
Çocukluk yıllarım geliyor aklıma.
Çok kar yağardı, kar yolları kapatırdı. Aylarca ulaşılmazdı şehre. Bir greyderin gelip de Sille’ye kadar olan sekiz km. lik yolun açılmasını beklerdik. Biz çocuklar bu ulaşılmazlığın pek farkına varmazdık ama büyüklerimiz çok yakınırdı bundan.
Yolun açılmasını beklerdi k ama çiçek, kızamık hastalıkları, o kapalı yolu nasıl aşıyorlarsa aşıp geliyor ve çocukları öldürüyordu. Gıran gelmiş, derlerdi büyüklerimiz. Bu sözün ardından sela vermeye başlardı hoca. Küçücük mezarlar kazılırdı, ölen çocuk bile olsa acıydı, yemekler götürülürdü ölü evine. Ölü ekmeği, denirdi buna. Benim hikâyelerimden birinin adıdır “Ölü Ekmeği”. Günlerce radyonun düğmesini çevirmezdik. Çocuk bile olsa ölüye saygı duyulurdu.
“Mezer arasında harman olur mu? Bizim Tatköyünün türküsüdür. Genç yaşında bıçaklanarak öldürülen Kazim için yakılmıştır. İki büyük mezarın ortasından geçilerek girilir köye. Bu mezarlarda en çok çocuklar yatar. Yıllar önce çiçek, kızamık hastalıkları vurmuştur onları. Beni ve akranlarımı da yapılan aşılar kurtardı. Sol kolumda o aşının izini taşırım hala.
Sille’nin batısındaki mezarlığın en tepesinde küçük kilise vardır. Selçuklu Belediyesi orayı restore ederek “Zaman Müzesi” yaptı. Müzenin kuzey batısında bir sıra çocuk mezarı görürsünüz. Altmış yıl öncesinin acı birer anısı gibi dururlar öylece.

Zeki Oğuz

Yazarın Diğer Yazıları