Ülkemizde birçok alanda doğrudan yani kaynağından vergi alınamadığı için dolaylı vergilere yüklenildiği bilinen bir gerçektir. Sağlıklı işleyen ekonomilerde aslolan doğrudan vergi alabilmektir. Bugün birçok işletmenin (güzellik merkezleri, diş merkezleri, doktorlar, kuyumcular ve diğer işletmeler vs.) vergilerini tam olarak ödemediğini, gelirini tam olarak kayıtlara yansıtmadığını hepimiz biliyoruz. Bazı verilere göre Türkiye’de denetim oranı % 1.68, bazı kaynaklara göre ise %3’ü geçmiyor. Denetim düzeyinin bu kadar düşük olduğu bir ortamda ise ister istemez vergi kaçırmak hak oluyor!
Bu durumda ise vergisini kaçırmayan tek kitle vergileri kaynağında kesilen ve en düşük gelir grubuna ait olan sabit gelirliler oluyor. Doğru ve adil bir vergi sistemi, ekonomik büyümeyi teşvik etmek ve toplumsal refahı artırmak için hayati öneme sahiptir. En büyük başarısızlıklarımızdan biri de kayıtların gerçeği yansıtmaması ve verginin doğru tahsil edilmemesidir.
Diğer taraftan teknoloji her alanda hızla dönüşüm yaratmaya devam ediyor. Son yıllarda, özellikle dijitalleşme süreciyle birlikte, vergi daireleri ve mükellefler arasında etkileşimler de farklı boyutlara taşındı. Elektronik ortamda düzenlenen vergi beyannameleri, dijital defterler ve çevrimiçi vergi ödeme sistemleri, vergi sürecinin daha şeffaf ve izlenebilir hale gelmesini sağlamıştır.
Yapay zeka giderek birçok işi insanlığın elinden alarak neredeyse sıfır hatayla yapmaya aday hale gelmektedir. Yapay zeka, büyük veri analitiği ve makine öğrenimi gibi gelişmiş teknolojiler, vergi denetiminde önemli bir rol oynamaktadır. Bu teknolojiler sayesinde; veri analizi ve raporlama, risk ölçümü, dolandırıcılık tespiti, otomatikleşmiş raporlama ve bildirim kolaylaşacaktır. Vergi denetiminde yapay zeka kullanımı, aynı zamanda vergi adaletini sağlama açısından büyük bir fırsat sunmaktadır. Bu teknolojiler sayesinde %3 civarındaki denetim oranlarının %90’ları aşması bekleniyor. Bu anlamda önümüzdeki yıllar vergi denetimi ve adalet açısından ilginç gelişmelere gebe olduğunu ve bu anlamda işletmeleri farklı stratejiler geliştirmeye zorlayacağı öngörülmektedir.
Sonuç olarak, dijital çağ ve bu çağın getirdiği gelişmeler, ekonomik sistemi ve işletme pratiklerini derinden sarsacak ve dönüştürecektir. Her şeyin hızla değiştiği bu dönemde işletmelerin de hızla adapte olmaları gerekmektedir. Aksi takdirde, sistemin dışında kalma riskiyle karşı karşıya kalabilecekleri öngörülmektedir.