Ellerim ki, bugüne kadar hiç silah sahibi olmadı, hiç silah çekmedi…
Ellerim ki, çocukluğunda çok kuş öldürdü. Ama şimdi kuş öldürenleri okula gönderir…
Ellerim ki, nice kalem tuttu, kitap tuttu, binlerce sözcük yazdı…
Ellerim ki, belli bir bilinçten sonra, (anne babamın dışında) ne el öptü, ne el öptürdü…
Ellerim ki, bir resim yapamaz, bir çalgı çalamaz…
Elerim ki, işaret parmağı her zaman ayağa kalktı…
Ellerim ki, bilinçlendikçe hiç yalvarmadı…
Ellerim ki, okşadı…
Ellerim ki, yumruk olup sıktı dişlerini…
Ellerim ki, süt kadar ak…
Ellerim ki, gökyüzüm…
Ellerim ki, aynam…
Ellerim ki, sıfırdan sonrası…
Ellerim ki, ekmek çalanların ellini kesmez…
Ellerim ki, tokalaşmayacağı kimse yok…
Ellerim ki, eşeğim…
Ellerim ki, postacım…
Ellerim ki, merhemim…
Ellerim ki, bir elin nesi var, iki elin sesi var…
Ellerim ki, paylaşımcı…
Ellerim ki, çıra kokulu…
Elerim ki, bir elim yağda bir elim balda olmadı hiç…
Babamdan tokat yediğimi hiç anımsamıyorum. Oysa annemin sayısız tokadını, maşasını, oklavasını, süpürgesini yedim. Benim ellerim de tokat olmadı çocuklarıma. Ama okulda uydum düzene. İşte o ellerim ki şimdi, tokat vurduğum bütün öğrencilerimden utanarak özür diler.
Ellerim ki, binlerce çiçek sevdi, ama onlarca çiçek götürdü…
Ellerim ki, “Beş parmağın beşi de bir mi?” yi hiç emdirmedi…
Ellerim ki, başkalarından farkım…
Ellerim ki, ikinci gözlerim…
Ellerim ki, şakacıdır…
Ellerim ki, ter kokar içi…
Ellerim ki el ele…
Ellerim ki, alkış…
Ellerim ki, dilenci üretim fabrikası olmadı hiç…
Ellerim ki, yıl yıl fotoğrafım…
Köyde çocuğum daha. Komşumuz bir kadın bağırıp çağırmaya başladı. “Nihat her gün kümesten yumurtamızı çalıyor” diye anneme yüklendi kaldı. Bir arkadaşımla kümeslerinin oralarda oyun oynamıştık, görmüş bizi. Annem de “Kıracağım senin ellerini!” diyerek bana yüklendi. “Ben çalmadım” desem de, ellerime bir iki değnek yapıştırdı, hırsını alamayıp, çeşmenin yalağındaki buz gibi suya ısladı beni. Halam gelip kurtardı.
Bir iki gün sonra gerçek ortaya çıktı ki, yumurtaları çalan saksağanmış!..