Sevgili arkadaşlarım…
Ben unutkan birisiyim. Bu yüzden konuşmama başlamadan önce şu duyuruyu yapmak istiyorum. Bizim bu etkinliğimizden sonra, saat 19.30’da Çınaraltı’ndan başlayacak olan Fener Alayı Yürüyüşü yapılacaktır. Buraya katılan bütün arkadaşlarımızı oraya da bekliyoruz.
Sevgili arkadaşlarım, sevgili doğacılar, doğa yürüyüşçüleri, sevgili Mustafa Kemalciler, Cumhuriyetçiler, Cumhuriyetin emanet edildiği gençler, çocuklar ve bebekler… Hepinizi doğanın güzelliğiyle, Mustafa Kemal ve onun kurduğu Cumhuriyetin aydınlık ışığıyla selamlıyorum!
Bugün en büyük günümüz, Mustafa Kemal’in bize en büyük armağanı. Emperyalizme karşı kazanılan Kurtuluş Savaşının arkasından kurulur Cumhuriyet. Bu yüzden Cumhuriyetin kanında direniş vardır, bağımsızlık vardır, özgürlük vardır. İşte bu nedenle de biz, her zaman Filistin halkının yanında olduk, yanındayız.
Evet arkadaşlarım, söylediğim gibi Cumhuriyet direniştir, bağımsızlıktır, özgürlüktür, Cumhuriyet laikliktir, demokrasidir, kadın erkek eşitliğidir, çağdaşlıktır, bilimdir, aydınlıktır, halktan yana ve devrimci olmaktır. Cumhuriyet ileri ileri, daha da ileri olmaktır. Bunlardan birisi bile eksik olsa, gerçek bir cumhuriyet olmaz.
Evet, Cumhuriyetin 100. yılını kutluyoruz. Ama ne yazık ki Cumhuriyet yeterli cumhuriyet olamadı daha. Biz aslında geldiğimiz Cumhuriyeti değil, gelmesini istediğimiz Cumhuriyeti kutluyoruz. Gelmiş olduğumuz Cumhuriyeti kutlamış olsaydık eğer, başarısızlık ve üzgünlük ağıtları yakardık. Cumhuriyetin karşısına zaman zaman duvarlar ördüler, engeller çıkardılar. Bu topraklara, bu Anadolu’ya Cumhuriyet tohumu ekildi bir kere, yediden yetmişe insanlarınyüreğine Atatürk sevgisi kazındı bir kere. Kimse silip atamaz bunu, kimse.
Şöyle bir an Ortadoğu’ya bakalım. Hepsi ABD’nin güdümünde, ortaçağ karanlığında ve birbirlerini boğazlıyorlar. Eğer biz 100 yıldır Ortadoğulu olmadıysak ve buna direndiysek, bu, Mustafa Kemal ve Cumhuriyet sayesindedir.
Sevgili arkadaşlarım, bizlerin Cumhuriyete sahip çıkma ve onu geliştirme diye bir sorumluluğumuz var. Bunu hiç unutmayalım.
Sevgili arkadaşlarım…
Bizler doğacıyız, doğa yürüyüşçüleriyiz. Doğada yürürken doğa bilincimizi de geliştirmek zorundayız. Bakın, bir avuç maden için binlerce ağaç kesiliyor, börtü böceğin, kuşların, hayvanların ve insanlarım yaşam alanlara daraltılıyor. Kim güvence verebilir, 40-50 yıl sonra Göksu’nun kurumayacağını? Ya yarın doğa biterse, nerede yürüyeceğiz o zaman? Bu yüzden işte, Cumhuriyete sahip çıkma gibi doğaya da sahip çıkma sorumluluğum vardır.
Evet arkadaşlarım…
Bir Mut anlatısıyla sözlerimi bitirmek istiyorum. Hacıahmetli köyünden GasarKiya diye birisi vardı. Yıllar önce bu dünyayı terk edip gitti. Varınca öbür tarafa başlar sorgu sual:
“Söyle bakalım amca geldiğin yerde kaç memleket gördün?”
“Üç.”
Şırap, bir tokat sağına bir tokat soluna!
“N’oluyor çocuklar bee, dayak yemeye mi geldik buraya?”
“Ulen amca, 85 yıl yaşamışsın, 85 yılda üç yer mi görür insan?”
Bir tokat daha, bir tokat daha.
Yaşamınız uzun olsun, gerekirse dünyaya direk kalın. Ama insanız, gününüz saatiniz gelir de öbür tarafa varınca sorgu başlarsa:
“Yahu sizin Mut’ta, taa 2010 yılında Mut Çıtlık Doğa Grubu diye bir doğa grubu kurulmuş, durmadan doğa yürüyüşleri yaparmış, hiç katıldın mı yürüyüşlerine?”
“Katılmadım.”
Bir tokat sağınıza, bir tokat solunuza! Benden söylemesi.
Evet arkadaşlarım, yaşasın Cumhuriyet, yaşasın Cumhuriyet, daha da ileri, daha da ileri…