Doğa, ille de, inadına…
Bu yazıyı okuyup okumamanız çok önemli değil, önemli olan doğacı mısınız, değil misiniz, bu? Doğacıysanız da nasıl bir doğacısınız?..
Çocukluğumuzda ve gençliğimizde kimse “doğa” demedi bize. Şimdiki doğacılığımızı ise büyük oranda doğa içinde büyüyüp gelişmemize ve giderek gelişen doğa bilincimize borçluyuz.
Çocukluğumuzda ve gençliğimizde kimse bize “doğa” demedi ama biz çocuklarımıza ve gençlerimize “doğa” demeliyiz ve de demek zorundayız. Bu, doğa için, doğadaki bütün canlılar için, dolaysıyla kendimiz için, geleceğimiz için gereklidir.
Çocuklar ve gençler deyince, bizim doğa grubumuz da içinde, bütün doğa gruplarının en temel sorunlarından birisi, doğa yürüyüşlerine ve gezilerine en az gençlerin ve çocukların katılmasıdır.
Bunun nedenini çok düşünmeye gerek yok aslında, her şey uluorta.
Çocuklarımız doğadan kopuk, doğa bilincinden yoksun, doğaya zamanları yok… Böyle bir eğitim sistemi. Düşünüp sorgulamayan, dinci, paracı, şükürcü, yalnız, kul…
Asıl nedenin birisi de, yetişkinler olarak çoğumuzun bu yanlış sisteme karşı olması, ama bu sisteme de teslim olması.
Oysa inadına doğacı yetiştirmeliyiz çocuklarımızı, doğadan koparmamalıyız onları. Onların gelecekleri için; beden ve ruh sağlıkları için…
Ama bunun yolu da kendimizden geçer. Kendimiz kitap okumazsak, kendimiz tırnağımızı kesmezsek, nasıl bekleriz bunları çocuklarımızdan!..
Doğa ortak paydamız. Doğaya karşı sorumluluklarımız da ortak olmalı bu yüzden. Doğayı hepimiz sevebiliriz. Hatta dünyanın en büyük sevgilerinden birisi bu olabilir. Ama içi boşsa bu sevginin, çok bir önemi olmaz ki o zaman.
Doğa sevgisi kadar ille de doğa bilinci; doğayı tanıma, doğayı koruma…
Doğa durmadan yağmalansın, dereleri kurutulsun, avcılık adına hayvanları yok edilsin… Biz de büyük bir doğa sevgisiyle bunlara sessiz kalalım!..
Kırk yıl öncesine kadar doğa böyle değildi; dağlarımız yemyeşildi, derelerimiz gürül gürül su doluydu, sayısız kuşlar, hayvanlar vardı…
Ya şimdi?..
Kırk yıl önce hiçbirimizin aklına, doğanın bir gün böyle yağmalanacağı, hayvanının kuşunun tüketileceği gelmemişti bile…
Talan çok hızlı, doğayı koruyamazsak eğer, önce doğa gider, arkasından doğadaki bütün canlılar, arkasından biz; çocuklarımız, geleceğimiz…
Evet, doğa yürüyüşleriyle ve gezileriyle daha bir somutlaşıyor doğa sevgimiz, doğa bilincimiz. Ve daha bir sosyalleşip özgürleşiyoruz doğa yürüyüşlerinde. Doğayı yaşıyor, doğayı okuyoruz çünkü. Doğanın bir ürünü olduğumuzu öğreniyoruz…
Sağlıklı geleceğimiz doğadan kopmamaksa, doğayı korumaksa, ki öyledir, hepimize, en çok da gençlere görev düşüyor öyleyse…
Gitmediğin yerler senin değildir!..
Görmediğin yerler senin değildir!..